Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 2009’da ortaya atılan kendisine yönelik suikast iddiasıyla ilgili, “Bu süreç ilerledikçe ve bu darbe teşebbüsü ortaya çıktıktan sonra, kafama takılan soru şu oldu: Acaba benim üzerimden bir operasyon mu yaptılar? Çok çirkin bir tabir ama kullanmak zorundayım. Acaba kullanmak mı istediler?” dedi.
Arınç, Habertürk televizyonunda önceki gece yayınlanan “Gündem Siyaset” programında konuştu.
Yetkisini zamanında ve kararında kullanmasını bilir
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmesine ilişkin, “Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı gerekli görürse Bakanlar Kurulu’na başkanlık edebilir. Ben inanıyorum, Sayın Cumhurbaşkanımız bu yetkisini zamanında ve kararında kullanmasını hepimizden daha iyi biliyor” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmeyeceğini söylediğini, bunun bir başkasına sorulmasının doğru olmadığını belirten Arınç, şunları söyledi:
“Bu tarihi veren kişi Binali Yıldırım ise yani onun şahsıyla ilgili değil ama onun yerine başka birisi olsaydı böyle bir hakkı yoktu.
Yıldırım’ın pozisyonu yok
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında kalması gereken ve birlikte görüştüklerine göre de birlikte karar vermeleri gereken bir konuda, hiçbir sıfat taşımayan bir insanın ‘5 Ocak’ta hükümet Cumhurbaşkanımızın başkanlığında toplanacak’ demesi yanlıştır. Ben de bunun yanlış olduğuna inanıyorum. Binali Yıldırım’ın İzmir milletvekilli olmasının dışında başka bir pozisyonu yoktur. Binali Yıldırım’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı veya sözcü değil, kendisine böyle bir görev de verilmedi. Belki bunu bir sohbet sırasında bir ihtimaliyet içerisinde de söylemiş olabilir ama ben onu takip etmiştim Meclis’te gazetecilerle yaptığı bir sohbet esnasında konuşmuş. Bunlar ulu orta konuşulacak şeyler değil. Farklı anlamalara yol açabilir.”
Biz iyi yüzünü gördük
Arınç “Fethullah Gülen’i ve Cemaat’i yakından tanıyan biri olarak hiç tereddüt edip etmediği” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Biz bunların iyi yüzünü, hizmet yüzünü, eğitim, irşad, tebliğ yüzünü gördük. Emniyet’teki, TİB’deki, yargıdaki yapılanmadan hiçbir haberim ve kuşkum da olmadı. 17 ve 25 Aralık sonrasında ortaya çıkanlar işin başka bir yüzünü ortaya koydu. Öncesi var. MİT çekişmesi, Emniyet’teki yapılanmanın MİT’ten rahatsız olması var. Komşu bir ülkeyle, ismini vermek istemiyorum, bizim başımızdaki insanların sürekli irtibat halinde olduğu gibi bir paranoya var.
İçimdeki kuşku büyüyor
Bunun suikast teşebbüsü olmadığına o sıralar karar verdim. Yakalanan kişiler gözetleme yaptı ama bunun ne için olduğunu bilemeyeceğim. O zamanlar Ergenekon ile ilgili sert söylemlerim nedeniyle bu gözetlemenin yapılıyor olabileceğini düşündüm. Aradan geçen süreçte konuyu takip etmedim, savcılar değişti. Yani kozmik odaya girmeleri gerekiyordu da böyle bir ciddi olayı (suikast iddiasını) kamuflaj aracı olarak mı kullandılar? Yalan söylemem gerekmez, içimdeki bir şüphe büyümeye başladı. Çünkü bazı olayların kumpas olduğu söylendi ve iddialar da bir nebze ortaya çıktığı için bunlar bana niye bir suikast yapsınlar? Böyle bir şey varsa da niye bunlar hâlâ dava açmadı? Ama emsali olaylarda birtakım mizansenler kullanıldığı için savcı ve hâkimlerin işbirliğiyle isimleri bilerek yanlış verildiği için bazı dinlemeler de yapıldığına göre, bunlar da bir şekilde bir delil üretme kampanyasının aleti olabildiğine göre, içimdeki kuşku büyüyor. Acaba bu olay sebebiyle benim üzerimden bir başka operasyon yapmış olabilirler mi diye.”
Eşim ve kızım evdeler
Bülent Arınç, sosyal medyada yayılan, cemaate yönelik operasyonların ardından eşi Münevver Arınç’ın evi terk ettiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını söyledi. Arınç, eşinin de bu tür iddialara çok üzüldüğünü, çok uzun yıllardır süren mutlu bir evlilikleri olduğunu, eşinin yanı sıra kızının ve kayınvalidesinin de kendi evlerinde bulunduğunu söyledi.
Fethullah Gülen'in özür açıklamasıyla ilgili konuşan Arınç, “O bir tekliftir, onun zamanı geçti. Kendilerinden özür dilenecek bir hal yok” ifadelerini kullandı.