Dijital platformlarda izleyiciyle buluşan 'The Night Agent', 'Black Doves', 'The Agency', 'Slow Horses' gibi yapımlarla casusluk dramaları dünya çapında altın çağını yaşıyor.
Uzmanlara göre bu dizilerin popülaritesi çağımızı yansıtıyor. Uluslar arasındaki ilişkilerin yıprandığı, büyük teknolojinin (ve dezenformasyonun) yükseldiği, halkın hükümetlere ve kurumlara olan güvensizliğinin arttığı bir çağda, insanlar istikrarsız bir dünyayı anlamlandırabilmek için TV programlarına bakıyor.
Bu hafta The Night Agent'ın ikinci sezonu Netflix'in listesinde zirveye tırmanırken, Leo Woodall'ın başrolünü oynadığı casusluk gerilimi 'Prime Target' Apple TV'nin en çok izlenen programı oldu. 'Black Doves', 'The Diplomat' (her ikisi de Netflix), Slow Horses (Apple TV+), The Day of the Jackal (Sky Atlantic) ve The Agency (Paramount Plus) gibi diğer diziler de büyük ilgi gördü.
"Dünya pek çok insana belirsiz geliyor"
Keira Knightley ve Ben Whishaw'un başrollerini paylaştığı, kiralık casusluk örgütünü anlatan Black Doves'un yazarı ve yaratıcısı Joe Barton, bu ilgiyi “Dünya şu anda pek çok insana çok belirsiz geliyor ve insanların gerçekten dayanamadığı bir şey varsa o da belirsizliktir" sözleriyle açıklıyor.
The Guardian'ın haberine göre, Hull Üniversitesi'nde istihbarat ve ulusal güvenlik profesörü olan Robert Dover, izleyicilerin “derin devlet ‘in nasıl işlediğini anlamak istediklerini çünkü ’2016'dan bu yana bu konudaki siyasi ve medyatik söylemlerin arttığını” söyledi.
Tüm konu çeşitliliklerine rağmen, mevcut casus dizilerinin ortak bir noktası var: kötülüğü karşı iyilik gibi ikili karşıtlıkların geçerliliğini sorguluyorlar. Bu türün kahramanları çoğunlukla kusurlu oluyor ve karşılaştıkları karanlık tehdit genellikle kendi saflarından geliyor.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, soğuk savaş ve ABD'nin 11 Eylül sonrası geliştirdiği “terörle savaşı” konsepti sırasında kötü adamlar genellikle Naziler, Sovyetler ya da "teröristlerdi". Ancak şimdi birçoğu hükümet içinden geliyor.
"İstihbarat kurumlarına güvenin düşük olduğu dönemlere denk geliyor"
Swansea Üniversitesi'nde istihbarat ve gizli eylem uzmanı olan Dr Luca Trenta da, bu dizilerin “ana kötü karakterlerin kim olduğuna dair bazı ilginç dinamikler” içerdiğini söyledi.
Trenta, "İçimizdeki düşman anlatıları genellikle hükümetlere ya da istihbarat kurumlarına güvenin düşük olduğu dönemlere denk geliyor” dedi. Watergate gibi skandalların yaşandığı 1970'lerde Sydney Pollack'ın Three Days of the Condor ve Alan Pakula'nın The Parallax View gibi paranoyak gerilim filmleri popülerdi. Şimdi ise, Trump'ın söylemlerinden Brexit tartışmalarına duyulan güvensizliğe kadar, derin devlet ve düzen karşıtı söylemler bir kez daha haberlerde öne çıkıyor” dedi.
Geçen yıl yapılan bir araştırmaya göre Birleşik Krallık'ta halkın yüzde 45'i hükümetlerin ulusun ihtiyaçlarını kendi çıkarlarının üstünde tutacağına “neredeyse hiçbir zaman” güvenmediğini belirtti. ABD'de ise halkın sadece %8'i Kongre'ye büyük ölçüde güvendiğini söyledi.