Akkuyu Nükleer Santralı için Rus şirketinin “nükleer” reklamı yaptığı “bilgilendirme” bürolarına karşı, Nükleer Karşıtı Platform da kentte birçok yerde “bilgilendirme” standları açıp, mitingler yaparak mücadele etmeye hazırlanıyor. CHP Parti Meclisi üyesi Fikri Sağlar, “Nükleer santral yetmezmiş gibi; bir çimento fabrikası ve kimi rivayete göre 3, kimine göre 10 termik santral daha yapılacak. Burayı bitirecekler” diyor.
Türey Köse'nin Cumhuriyet'te yer alan haberine göre, CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı da, “ÇED süreci Putin’e rüşvet oldu, Mersin halkı rüşvete kurban gitti ama direniyor. Onlar hızlanacak, biz de hızlanacağız etten duvar öreceğiz”diyerek mücadele kararlılıklarının altını çiziyor.
ÇED raporunun onaylanmasından sonra Akkuyu’da nükleer kavgası yeniden alevlendi. Özel güvenlik bölgesi ilan edilen Akkuyu Nükleer Santral alanına giriş yasak olduğundan ancak bir patika yoldan tepeye çıktığımızda santral alanını görebildik. Alanda iş makinaları harıl harıl çalışıyordu, hafriyat çalışmaları yürütülüyordu. Rus şirket hem Mersin’de, hem de Akkuyu’da açtığı “bilgilendirme”bürolarıyla halka “nükleer” reklamları izletiyor. Hatta, kapıdaki güvenlik görevlileri ayak üstü bize de“propaganda” yaptılar. Bizi içeri almadıkları santral bölgesinde doğal ortamın nasıl da korunduğunu,“yaban keçileri, hatta geyikler” bile olduğunu söylediler. Sorularla üsteleyince“geyiklerden” pek emin olamadılar, “duymuşlar, ama görmemişler.”
Santralin yapılacağı yörede yaşayan köylülerin hem Rus şirketin yoğun halkla ilişkiler, propaganda faaliyeti, hem de iş beklentisiyle ilk yıllardaki direnişi zayıflamış. “Devlet yapar, direnmek çaresiz”noktasına gelmişler büyük ölçüde. Ama Mersin Nükleer Karşıtı Platform, mücadeleden vazgeçmiyor. Platform sözcüsü Seyfettin Atar “ÇED sürecinde de, yapım sürecinde de ve eğer tamamlanıp çalıştırılabilirse, ondan sonra da mücadelenin süreceğini” söylüyor. Şirketin “bilgilendirme” bürolarına karşı kentte “bilgilendirme”standları açıp, halka nükleer santralleri anlatma kararı almışlar. Şirketin“okul kıyafetleri, çantalar gibi hediyeler dağıtarak, güç ve propaganda ile bazı yurttaşları etkilediğini”anlatan Atar, mücadeleyi büyütmenin önemini vurgularken, “işe siyaset bulaşmaması”gerektiği görüşünde:
“Radyasyon bütün toplumu etkiler. Siyasi tercih tanımaz. Santralin ekolojik yaşama, insan hayatına, geleceğimize yönelik zararları iyi anlatılmalı. Siyaset bulaşınca mücadelenin büyümesi engelleniyor. Bölgesel referandum olmalı. Sadece Mersin değil, Adana, Antalya ve Kıbrıs’ı da katmak gerekir. Nükleer santralden hepsi etkilenecek, hepsine sorulmalı.”
‘Mersin, rüşvete kurban edilemez’
CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, iktidarın ve santrali yapan şirketin çeşitli vaatlerle bazı yurttaşları etkilediğini, “geçmişte 1 numaralı nükleer karşıtı olanların bugün nükleerci olduğunu” anlatıyor. “AKP gelince önce belde belediye başkanından başladılar, sonra halk önderlerine, köylülere el attılar” diyen Atıcı, yaşananları şöyle özetliyor:
“Orada geçmişte dillere destan eylemler oldu. Ama sonra çocuklarını işe aldılar, baskı yaptılar. İnsanlar sustu, ama özellikle kadınlar direniyor. Onlar ÇED’den sonra hızlanır, biz de hızlanacağız, etten duvar öreceğiz. ÇED süreci Putin’e rüşvet oldu. Mersin halkı rüşvete kurban gitti, ama mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Daha önce 1. ÇED raporu reddedilmişti. Orada itiraz edilenlerin hiçbiri dikkate alınmamış yeni raporda. Şimdi itiraz edilir, ÇED raporunun yürütmesinin durdurulması için davalar açılır. Anayasa Mahkemesi’ne de santralden etkilenecek olanların bireysel başvurusu olur. Mersin halkı 38 yıldır direniyor, direnmeye devam edecek. CHP, HDP santrale karşı, hatta artık MHP de ‘Mersin’e olmasın’ diyor. AKP’liler bile istemiyor.”
‘Nükleer yetmez, termik santraller de gelsin!’
CHP PM üyesi, Mersinli politikacı Fikri Sağlar, santralin yaratacağı tehlikelere dikkat çekerken, Avrupa Parlamentosu raporunda fay hattı üzerindeki santralin Akdeniz’e büyük zararları olacağının altının çizildiğini anımsatıyor. Geçmişte TBMM’de yaptığı bir konuşmayı aktarırken de, “Bunları anlattığımda ‘Yunanlılar bizi kıskanıyor’ demişti bir bakan!. Nükleer santralde ısrar edilmesi, karşılıklı jestlerle hareket edilmesi dehşet verici. Şimdi de Çevre Bakanı ‘Velev ki jest’ diyebiliyor” diyor. Santralin yapılacağı alanın caretta carettaların, Akdeniz aslanının yaşam alanı olduğunu da vurgulayan Sağlar, bölgeyi bekleyen “seri” tehlikelerle ilgili olarak da şu bilgileri veriyor:
“İnşaat 5 yıl sürecek, bu inşaat için gerekli çimentonun üretilmesi için çimento fabrikası kurulacak. Ayrıca enerji ihtiyacı için bir rivayete göre 3, bir başka rivayete göre 10 termik santral kurulacak. Doğa harikası olan bu yerde nükleer santral yetmiyormuş gibi bir de bunlar yapılacak. O bölgeyi bitirecekler. Balıkçı barınağını da liman yapıyorlar. Orada deniz aslanı yuvaları var. Bölge halkını da kandırıyorlar, ama mücadele sürecek.”