Gündem

Akademisyenlere "Oluk oluk kan akıtacağız" diyen Sedat Peker: Ben silahlı olmayanları tehdit etmedim

Peker, akademisyenler için "Kanlarınızla duş alacağız" demişti

15 Ocak 2016 15:20

Suç örgütü lideri Sedat Peker, Güneydoğu'da yaşanan sokağa çıkma yasakları ve çatışma ortamı neticesinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin imza kampanyası düzenleyerek, “Bu suça ortak olmayacağız” diyen Barış İçin Akademisyenler inisiyatifiyle bir araya gelen 1128 akademisyene "Sözde aydınlar çanlar ilk önce sizim için çalacak; oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız!” demesi üzerine yanlış anlaşıldığını söyleyen bir yazı daha kaleme aldı. Peker, yazısında “Aydın görünümlü terör destekçileri için yazdığım yazıyı baştan sona kadar okumanızı tavsiye ederim, ben silahı olmayanları tehdit etmedim” dedi.

Peker'in kişisel internet sitesinde kaleme aldığı ve yazım hataları kendine ait olan yazı şöyle: 

 

Kıymetli Dostlarım,

Cumanızı kutluyor, bu mübarek günün var olan onur ve şerefinizi çoğaltarak devam ettirmesini, Türk İslam Alemine mutluluk, huzur ve başarı getirmesini YÜCE ALLAH'dan diliyorum.

Mihraç Ural isimli bir terör örgütü liderinin şahsımla ilgili yazmış olduğu, beni BAYIRBUCAK'a davet eden sözlerini okuyabilme imkanım oldu. Gerçi kendisinin yazdığına dair biraz şüphelerim var.Daha çok sosyal medya hesaplarını yöneten çocuğu veya yeğeni tarafından yazılmış gibi geldi bana (Eğer kendisi yazmışsa bundan sonraki yazdıklarımın hepsi şahsına aittir.)...

Mihraç Ural; sen Suriyenin, iranın, rusyanın istihbaratlarının korumasında,mahsum insanları şehit ederek devrimcilik yapılabileceğini mi zannediyorsun? Eğer böyle düşünüyorsan hiç kusura bakma ama sen kendini kandırıyorsun. Benim bildiğim solculuk ve devrimcilik evrensel bir mücadeledir. Sizin yaptığınız gibi mezhepsel bir mücadele asla değildir.

DAEŞ’in (ışid) teröristlerini, kadınları köle pazarında satmakla suçlayıp verdiğin mücadeleyi dünya kamuoyunda yasallaştırmaya çalışacaksın, TÜRKMEN köylerine yaptığın baskınlarda ise o garip kız kardeşlerimize her türlü iğrençliği yapacaksın (Daha sonrasında ise 20 yaşında gençleri ölüme yollarkende onları sizler devrimci ahlak için şehit oluyorsunuz diyerek galeyana getireceksin.).

Davetinde bana savaşmanın ahlakından bahsetmişsin. Kusura bakma ama bu dünyadaki her şey bir gün kabul görse bile sizlerin vereceği ahlak dersi asla kabul görmeyecektir. Gençliğimin ilk yıllarında aksiyoner bir hayatı seçerken öldürülme riskimin her zaman var olduğunu biliyordum (Ölmek ya da kendi canını korurken birilerini öldürmek zorunda kalmak.).Bunların hepsi hayata dair şeyler... Ancak benim hayat felsefeme göre bunlar onurluca olmalı (Çoluk çocuk,kadın öldürerek değil).

Geçmişte Vietnamlı bir devrimcinin işkencelere çok uzun süreler dayanmış olduğunu öğrenince onun hatıralarını yazan kitabı getirterek dikkatlice okumuştum. Ayrıcada Che Guevara’nın, Fidel Castro’nun, Frank pais ve kardeşi josue pais’in de içinde yer aldığı dünyadaki epeyce devrimcinin hayatınıda okudum. Afrika'da ki sol hareketlerle ilgili çok fazla olmasada birkaç kitap karıştırabilme imkanım oldu. TÜRKİYE’deki devrimcilerinde (deniz gezmiş) başta olmak üzere birçoğunun hayatını okudum. Lütfen kusura bakmayın ama sizlerin tüm bu saydığım devrimcilere dair hiçbir benzerliğini bulamadım.

İstihbarat teşkilatlarına kas gücü olarak hizmet ederek solculuk yapamazsınız (Evrensel solculuk, devrimcilik mücadelesini mezhepsel bir mücadele haline çeviremezsiniz.). Bence geçmiş tarihlerde yaşanmış hatalı mezhep savaşlarındaki zulümleri yeni nesillere aktararak onları ölüme gidecek birer robota çeviren derebeyleri'nden başka hiçbir şey değilsiniz.

Gençliğimin ilk yıllarında Kadıköy'deki 18 Mart mahallesinin oralarda polisin bir hücre evine baskın yaptığını, baskın esnasında hücre evindeki militanların polislere “Evde ufak çocuk var. “diyerek önce çocuğu verdiklerini sonrasında ise çatışma boyunca marşlar söyleyerek öldüklerini, operasyona katılan bir polisten öğrenmiştim. Bu polisin onlar hakkında küfürlü konuşması sonucunda onunla tartışmış düşman olsa bile onurluca ölmüşler. Onlar bence daha iyi bir şekilde anılmayı hak ediyor demiştim (Taktir edersinizki o polis memuru ile bir daha aram hiç düzelmedi.).

Daha sonraki yıllarda o insanların Karacaahmet mezarlığında gömülü olduğunu öğrendim. Mezarlarını ziyaret ederek onlara dua ettiğimde yanımdaki arkadaşlarım bozuldular. Ben dua etmek için ısrar edince bu sefer birileri görür, rezil oluruz,diye dua etmemem için rica ettiler. Ancak ben büyük bir keyifle mezarlarında dua ettim [ Hatta mezar taşlarında (Öldüler ama yenilmediler.)tarzında bir yazı yazıyordu.].

Daha sonraki yıllarda Gaziantep'te kendini dini motifli bir örgüt olarak tanımlayan kişilerin bulunduğu hücre evi, polisler tarafından çevrilince onların polislere “Evde bebek var bebeği dışarı yollayalım.” diyerek bir polis çağırdıklarını, daha sonrasında ise gelen polisi ŞEHİT ettiklerini basından öğrenmiştim. Meğerse polise evin içinden gösterdikleri bebek oyuncak bir bebekmiş. Kendilerince ölmeden önce hileye baş vurarak birkaç polis ŞEHİT etmek istemişler.

Kusura bakmayın ancak sizin mücadele tarzınız, benim okuduğum ve duyduğum 60’lı, 70’li, 80’li yıllardaki devrimcilere hiç benzemiyor. Maalesef biraz önce anlatmış olduğum hile hurda yollarına başvuran sahte dinci örgüte daha çok benziyor.Yayınladığınız fiyakalı fotoğraflarda askeri kamuflajlı kıyafetlerinizi gördüm. Herhalde sizler o kıyafetleri giyince kendinizi büyük bir komutan zannettiniz. Bizim burada ki mercan yokuşunda o kıyafetlerin en kalitelisi 250 TL’ye satılıyor (Sünnet olurken ağlamayan çocuklara da komutancılık oynasın diye hediye olarak veriliyor.).

Beni BAYIRBUCAK'a davet edip yol paramı da karşılayacağınızı söyleyip incelik göstermişsiniz.Bunun için size teşekkür ederim. Ancak şu an orada benim adıma bulunan kardeşlerim var. Siz onlarla mücadeleye devam edin. Benim tüm bölgeyle ilgili ileriye dönük daha önemli planlarım var. Bunların altyapısını hazırlayabilmek için biraz daha çalışma yapmam gerekiyor. Ayrıca da siz oradaki devlet istihbaratları adına faaliyet gösteriyorsunuz. Bu şartlarda benim muhattabım siz değil bulunduğunuz ülkenin istihbarat başkanları ve yöneticileri olacaktır(Çünkü siz onların sadece kas gücüsünüz.).

Bir Kızılderili öğretisi şöyle der; “ALLAH’ım yarın savaş alanında karşılaşacağım düşmanım onurlu, cesur ve bilge olmasını nasip edin. Eğer yarın ki savaşın galibi ben olursam bundan gurur duyabileyim.” Eğer bir gün karşılıklı savaşımız olursa benim cephemdeki mücadelenin sizler için yabancı bir tanım olsada adil ve kaliteli bir şekilde olacağını bilmenizi isterim.

Aydın görünümlü terör destekçileri için yazdığım yazıyı baştan sona kadar okumanızı da sizlere önemle tavsiye ederim.Ben silahı olmayanları tehdit etmedim. Bir gün önce 5 aylık bir bebeğin kanıyla banyo yapanların ve onları destekleyenleri eğer ki bir gün DEVLETİMİZİ yıkmayı başarırlarsa başlarına gelecekleri kendilerine açık bir şekilde söyledim!!!

BİR UMUTTUR YAŞAMAK

SEDAT PEKER

İlgili Haberler