Haziran ayında Türkiye’nin gündemini sarsan, uluslararası planda da olağanüstü yankı uyandıran Gezi Parkı eylemleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gündemine taşınıyor.
Çok sayıda sivil toplum kuruluşundan oluşan Taksim Dayanışması olaylarda polisin kullandığı aşırı güç ve aşırı güce başvuran polisler hakkında yeterli soruşturma yapılmadığı iddialarıyla bu hafta içinde Ankara’ya karşı Strasbourg Mahkemesi önünde dava başvurusunda bulunacak.
3 hak ihlali ile başvurulacak
Dava başvurusunun Gezi Parkı eylemlerinde öldürülen Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz ve Abdullah Cömert’in yakınları adına avukat Kazım Bayraktar tarafından 10 Ekim Perşembe günü Strasbourg’da AİHM’ye elden iletileceği bildirildi. Geçen hafta Strasbourg’da düzenlenen Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) genel kurul toplantıları paralelinde Avrupalı parlamenterlerle görüşen Bayraktar, Taksim Dayanışması temsilcileriyle düzenlediği ortak basın toplantısında, AİHM’ye başvurunun 'Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşama hakkıyla ilgili 2’nci, 'toplantı ve gösteri düzenleme hakkı'yla ilgili 11’inci ve 'işkence ve kötü muamelenin yasaklanması'yla ilgili 3’üncü maddelerinin Gezi Parkı eylemleri sırasında ihlâl edildiği temelinde yapılacağını bildirdi.
İç hukuk yolları tükenmedi ama etkisizleşti
Başvuru henüz yapılmadı ama daha şimdiden Strasbourg kulislerinde tartışma konusu. Zira AİHM’de dava açmak için öncelikli olarak bir ülkedeki iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekiyor. Avukat Kazım Bayraktar, basın toplantısında yaptığı açıklamada, “polis şiddetinin yol açtığı yaşam, toplantı ve gösteri hakkı ihlalleri ile kötü muameleye karşın iç hukuk yollarının etkisizleştiğini” ve “işlemez hale geldiğini” söyledi. “Suç işleyen polis memurları ve amirlerinin hukuka ve yargıya karşı kollandığını, kendilerine fiilî dokunulmazlık sağlandığını” savundu.
AİHM kulislerinde de başvurunun normal şartlarda iç hukuk yolları tüketilmeden kabul edilmesinin “zor olduğu” söyleniyor. Buna karşılık, “Başvurucuyu mevcut hukuk yollarını tüketme yükümlülüğünden muaf tutmayı gerektiren özel koşullar bulunabileceği” belirtiliyor. Mahkeme kaynakları, “Sözleşme’ye aykırı eylemlerin tekrarından ve bu eylemlere kamu makamlarının resmen hoşgörü göstermelerinden oluşan bir idari pratiğin bulunduğu gösterilmiş ise ve bu pratik yargılamayı yararsız ve etkisiz kılacak nitelikte ise, iç hukuk yollarını tüketme kuralı uygulanmaz” şeklinde konuşuyor.
Aynı kaynaklar, “Başvurucudan belirli bir hukuk yolunu tüketmesinin istenmesinin pratikte makul olmadığı ve başvurucunun Sözleşme’nin kişisel başvurularla ilgili 34. maddesindeki bireysel başvuru hakkını kullanmasının önünde orantısız bir engel oluşturduğu hallerde, AİHM’nin başvurucunun bu şartı yerine getirmekten muaf tutulması gerektiği sonucuna varabileceğini” de söylüyor.
Heyet siyasetçilerle de görüşecek
Geçen hafta AKPM'deki siyasi gruplar ve Avrupa İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks ile görüşen Türk Tabipler Birliği, Taksim Dayanışması ve İnsan Hakları Derneği temsilcileri bu hafta yine Strasbourg’da AİHM dışında Avrupa Parlamentosu’nda (AP) da temaslarda bulunacaklar. Heyetin görüşeceği isimler arasında AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Fransız parlamenter Helene Flautre ile AP Sosyalist ve Demokratlar Grubu (S&D) Başkanı Avusturyalı parlamenter Hannes Swoboda da yer alıyor.
(Deutsche Welle Türkçe)