T24 - ODA TV davası kapsamında yaklaşık bir yıldır tutuklu olarak yargılanan gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Şait Çakır ve Coşkun Musluk 11. duruşmada tahliye edildiler. Şık, henüz yayımlanmamış kitap çalışması "İmamın Ordusu", Şener de yayımlanmış kitapları nedeniyle Ergenekon terör örgütüne yardım etmekle suçlanıyordu. Şener, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun Hrant Dink cinayetine ilişkin soruşturma ve yargılamadaki eksiklere de işaret eden raporuna ilişkin olarak kitap yazmak istediğini söyledi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, tahliye kararını ''suç vasfının değişme ihtimali'' ve ''tutuklu kaldıkları süreyi göz önüne alarak'' kararlaştırdı.
Tahliye edilen isimlerin ODA TV davası kapsamındaki yargılamaları tutuksuz olarak devam edecek.
Odatv davasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın'ın da aralarında bulunduğu 10'u tutuklu 13 sanık hakkında açılan davanın 11. duruşmasında 4 tahliye kararı çıktı. Gazeteci Yazar Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın da aralarında bulunduğu 4 kişi tahliye oldu. İstanbul 16 Ağır Ceza Mahkemesi Odatv davası kapsamında tutuklu yargılanan Nedim Şener, Ahmet Şık, Şait Çakır ve Coşkun Musluk'un tahliyesine karar verdi.
Duruşmada ara karar öncesinde Ahmet Şık ve Nedim Şener'in çapraz sorguları yapıldı. Ahmet Şık, sorgusunda darbe günlükleriyle ilgili soru üzerine, "Haberi ben yazmadım ancak bir gazeteci olarak bu habere imza atmak isterdim" dedi. Şık, Kitap konusunda ise Nedim Şener'den hiçbir destek almadığını dile getirdi. Nedim Şener ise kitap hakkında kendisine yöneltilen soruya, 'katkım olmadı' yanıtını verdi. Şener, ayrıca ''Ahmet'le mahkemede ayrıldık. Ben 'ilahi adalet' diyorum, o 'diyalektik' diyor'' dedi.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Odatv davasında, tutuklu sanık Ahmet Şık, mahkeme heyetinin sorularını cevapladı. Ahmet Şık, söylenecek çok şeyin bulunduğunu ancak susmayı tercih ettiğini belirtip, suskunluğunun masumiyetinden ve haklılığından geldiğini söyledi. Şık, üye hakimin, gazeteci Alper Görmüş'ün Nokta Dergisinde yayınlanan 'darbe günlükleri' haberine ilişkin soru sorması üzerine, sinirlenerek ses tonunu yükseltti. Şık, ''Bana doğru dürüst soru sorun. Bunun davayla ne ilgisi var?'' demesi üzerine Başkan Ekinci, Şık'ı uyararak sorulara cevap vermesini, aksi takdirde yerine oturmasını istedi. Ahmet Şık, yüksek ses tonuyla konuşmaya devam edince bazı jandarma görevlilerinin ayağa kalktığı görüldü.
Şık, Alper Görmüş'ün yaptığı haberde kendi adının bulunmadığını ancak bir gazeteci olarak böyle bir habere imza atmak isteyeceğini ifade etti. Üye hakimin, iddianamede yer alan telefon tapelerine dair sorularını da cevaplayan Şık, ''Tapelerin tamamının okunması lazım. Savcı işine gelen yerleri almış, gelmeyen yerleri almamış. Yazdığım kitapta kimsenin katkısı yoktur ve kimseden kitabımla ilgili talimat almadım. Nedim Şener'in bu kitapla hiçbir ilgisi yok. Olsaydı söylerdim. Ben kimsenin emeğini yemem. Telefonda 'Fikret Ağabey' dediğim kişi avukatımdır. Avukatım bile davanın gizli sanığı haline gelmiştir.'' şeklinde konuştu.
Ahmet Şık'ın ardından kürsüye gelen Nedim Şener de üye hakimlerin sorularını cevapladı. Nedim Şener, yapmadığı ve yazmadığı bir şeyi anlatmaya çalıştığını ve bunun çok zor olduğunu söyledi. Şener, gözaltına alınmadan önce bir kitap çalışmasının bulunmadığını ancak tahliye edildiğinde Devlet Denetleme Kurulu raporları doğrultusunda, Hrant Dink cinayetiyle ilgili yeni bir kitap yazacağını kaydetti. Sanık Şener, ''Ahmet'le mahkemede ayrıldık. Ben 'ilahi adalet' diyorum, o 'diyalektik adalet' diyor.'' ifadesini kullanarak tahliyesini talep etti.
Yalçın küçük gelmedi
Özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 11 duruşmasına aralarında Nedim Şener, Ahmet Şık ve Hanefi Avcı'nın da bulunduğu tutuklu 9 sanık katılırken ikinci Ergenekon davasının tutuksuz sanığı bu davanın tutuklu sanığı Yalçın Küçük ise duruşmaya katılmadı. Yalçın Küçük'ün ikinci Ergenekon davasında savunmasının alınmasına başlanmıştı. Tutuksuz sanıklar Ahmet Mümtaz İdil ve Doğan Yurdakul ise duruşmaya katılmazken tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli de duruşmada hazır bulundu.
TÜBİTAK'a dijital deliller gönderildi
Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, dava dosyasıyla ilgili gelişmeleri açıkladı. Başkan Ekinci, TÜBİTAK'a müzekkere yazıldığını daha önce belirlenen bilirkişi listesine yapılan itiraz nedeniyle başka bir bilirkişi listesi istendiğini, gelen 10 kişilik listeden ise 3 kişinin belirlendiğini belirtti. Başkan Ekinci, dosyadaki dijital delillerin imajlarının ve sanık avukatlarının konuyla ilgili verdiği dilekçeler ve mahkemenin hazırladığı sorularla birlikte gönderildiğini ifade etti. Başkan Ekinci ayrıca, kuruma raporun en hızlı şekilde hazırlanmasını istediklerini belirten bir yazıda gönderdiklerini bildirdi.
Emniyet: Ergenekon terör örgütüdür
Emniyet Genel Müdürlüğü'nden mahkemeye gönderilen Ergenekon yapılanmasının bir terör örgütü olup olmadığına ilişkin cevap yazısındaki, "Konu kovuşturmayı yürüten bağımsız mahkemelerin yetkisinde kalmakla beraber 'Ergenekon' yapılanması bir terör örgütüdür" açıklaması Başkan Ekinci tarafından okundu. Davanın tutuklu sanığı Barış Terkoğlu'nun ikametinde ele geçirilen ve MİT'e ait olduğu belirtilen dokümanların "gizlilik" derecesinde olduğunu açıklayan Başkan Ekinci, bu nedenle söz konusu belgelerin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından muhafaza altına alındığını söyledi. Başkan Ekinci İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nden Hanefi Avcı'nın yargılandığı Devrimci Karargah davası dosyasının bir örneğinin talep üzerine gönderildiğini kaydetti. Duruşmada, Ahmet Şık'ın avukatı Fikret İlkiz'in savunmasında eksik kalan bölümleri anlatması için söz verildi.
Ahmet Şık ve Nedim Şener'in çapraz sorgusu
Şık: Susmam suçsuzluğumdandır
Ahmet Şık çapraz sorgusunda şunları söyledi:
''Yine susma hakkımı kullanıyorum. Bilin ki susmam suçsuzluğumdan ve haklılığımdan.
Tapelerin tamamının okunması lazım. Savcı işine gelen yerleri almış, gelmeyen yerleri almamış.
Nedim Şener'in bu kitapla hiçbir ilgisi yok. Olsaydı söylerdim. Ben kimsenin emeğini yemem.Bu kitabı yazmakta tek katkı benim haber kaynaklarım''
Nedim Şener: Ahmete katkım olmadı
Üye hakim, Şener'e Dink cinayeti ile ilgili yeni kitap çalışmalarını sordu. Şener, ''Çıkınca DDK'nın Dink cinayetiyle ilgili ortaya çıkardığı skandalı da anlatacağım bir kitap yazacağım.'' dedi.
Nedim Şener sorusuna 'Ahmet Şık'ın kitabının çıkması için yardımcı oldunuz mu?'' sorusuna ''Yayınevinden Ertürk Bey'i tanırım. Ahmet'e katkım yoktur'' yanıtını verdi.
Şener: Ahmetle mahkemede ayrıldık
Şener, sorgusunda şunları söyledi:
Bu davada herkes yazdığı şeyden sorumlu. Benim zorluğum, başkalarının yazdıkları yüzünden suçlanıyor olmam Beni dinleten Emniyet. İçine şifre de konmuş. Dink cinayeti üzerinden emniyet ve jandarma yıpratılıyor. Ahmet'le mahkemede ayrıldık. Ben 'ilahi adalet' diyorum, o 'diyalektik' diyor
Kitapları yazdığıma ve katkı yaptığıma dair tek delil yok. Yargılama konum gazetecilik faaliyetimdir.
100'e yakın davaya çıktım. 'İleride soracaklar neden yattın?' diye 'Yazmadığım kitaplardan' demek zorunda kalacağım.
Şener tahliyesini istedi
Çapraz sorgusunu bitiren Nedim Şener tahliyesini istedi.
Soner Yalçın: Bu böyle sürüp gidecek
Soner Yalçın çapraz sorgusunda ''Büyük ihtimalle bizi yine burdan Silivri'ye göndereceksınız. Yenıi bir tarih vereceksiniz. Biz tekrar gelip gazetecilik, yazarlık üzerine konuşmalar yapacağız. Masumiyetimizi anlatacağız ve tekrar Silivri'ye döneceğız. Bu böyle sürüp gidecek. Bu yüzden herhangi bir talebim yok. Tutukluluk kararı veren hakim ve savcıların en az 3 gün hapishanede yatması gerekir'' ifadelerini kullandı.
Barış Terkoğlu: Beni hapsederek engelleyemezsiniz
Gazeteci Barış Terkoğlu da çapraz sorgusunda şunları söyledi:
Ben inandıklarımı yazmaya devam edeceğim. Beni hapsederek engelleyemezsiniz. Gir çık, gir çık olacaksa müebbet verin veya tedavi ettirin beni. Çünkü ben tüm yazdıklarıma sonuna kadar inanıyorum. Ben Balyoz'la ilgili bir haber yapıyorum. Bir yanlışlığı düzeltiyorum. Ben adalete yardımcı oluyorum. Yaptığım haberlere ait bir düzeltme var mı? Yok. Demek ki doğru yapmışız.Sizden sadece bu tabloya baktığınızda bir hata yapılıyor mu diye bakmanızı istiyorum. Sizden tahliye isteyerek sizi zor durumda bırakmak istemiyorum. Ben adalet istiyorum. Bilgisayar kullanmamız konusunda kararınıza rağmen bilgisayarı kullanamamaktayız. Size çok şey söyleyecektim ama nasılsa beni bırakmayacaktınız. Bir dahaki sefere anlatırım. Odatv çalışanlarının evlerine son altı ayda 3 kez hırsız girdi. Hiç bir şey alınmadı, ev karıştırıldı. Ahmet Şık'ın kitabını Odatv'ye kimin koyduğunu bir dahaki duruşmada söyleyeceğim. Nasılsa tutukluluğum devam edecek.
Müyesser Uğur: Artık hüküm verin
Müyesser Uğur da çapraz sorgusunda 'Artık hüküm verin'' dedi ve şunları söyledi:
Bizim konumumuzu anlaşılır halde açıklayabilir misiniz lütfen? Tecavüzcü mü, terörist mi ne? Artık bana hüküm verin. Buraya gelip gitmekten utanıyorum.
İklim Bayraktar benden daha ağır suçlarla yargılanıyor ama o tutuksuz ben tutuklu. Bunun nedeni onun sarışın benim esmer oluşum mu? Annemin durumu ağırlaşırsa onu görmek için izin istiyorum.
Davadan notlar:
- Mahkeme Başkanı Yalçın Küçük'ün gelmediğini görünce "Yalçın Küçük yoksa duruşmanın yarısı bitmiş demektir" dedi ve güldü.
- Aralarda sanıkların kulağına birşeyler fısıldadığı görülen Emin Aslan salondan çıkartıldı. Hakim, ''İleride tanıklığına başvurulabilir'' dedi.
- Hanefi Avcı kitabının çıktığı yayınevinin redaktör ve editörlerinin duruşmaya getirilmesini bu tarih karmaşasını aydınlatmalarını talep etti
- Hanefi Avcı gelecek duruşmada 1 saat bilgisayarlı sunum yapma sözü aldı hakimden.
- Avukat Celal Ülgen, Doğan Yurdakul'un tahliyesi için "Yetmez ama teşekkürler" dedi.
- Sait Çakır gazetelerde çıkan 'Tuncay Özkan'ın tecriti bitti' haberleri hakkında "Özkan tecritten alınmadı. Ben tecrite Tuncay Özkan'ın yanına alındım" dedi.
- Duruşmaya, aralarında Ruşen Çakır ve Haluk Şahin'in de bulunduğu çok sayıda gazeteci de tutuklu gazetecilere destek olmak amacıtyla izleyici olarak katıldı. Yurt dışından bazı basın mensuplarının da duruşmayı izlediği görüldü.