17 Şubat 2025 16:43
Güncelleme: 17 Şubat 2025 16:48
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’un HÜDA PAR’ın çalıştayı ile ilgili açıklamalarına ilişkin, “Mehmet Uçum Bey'le birebir bu konuda aynı şeyleri düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti üniter bir devlettir. 85 milyon varlığımızın adı Türk milletidir. Bayrağımızın adı Türk bayrağıdır, milletimizin adı Türk milletidir, dilimiz Türkçedir. Bunlardan taviz vermek esasına dayalı hiçbir hevese müsaade edilmeyecektir” dedi.
Anahtar Parti lideri Yavuz Ağıralioğlu, partisinin genel merkez binasında düzenlediği haftalık basın toplantısında konuştu. Ağıralioğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye’nin etrafında uzun bir zamandır bedelini bizim ödemekte olduğumuz Suriye kriziyle başlayan şimdi Şam’ın düşmesinde itibaren İsrail'in yeni güvenlik programına dönüştürülen evveli de zaten böyleydi, bir süreç var. Kamuoyunun dikkatini çekiyoruz. Türk milletine haber veriyoruz. Türk devletinin yöneticilerini uyarıyoruz. Sınırlarımızın hemen bitişiğinde bir Amerikan projesi, bir İsrail güvenlik programının en kuvvetli sacayağı oluşturuluyor. Bu oluştururken gözümüzün içine baka baka NATO hukuku çiğneniyor. Teröristler Amerika'nın hava araçlarıyla, helikopterlerle, askeri araçlarla aktör haline getirilecek şekilde Irak'a taşınıyor.
Irak'ta birbiriyle problemli olan unsurlar barıştırılıyor. Peşmerge Bakanlığı kuruluyor. 100 bin kişilik ordudan bahsediliyor. Kerkük’e İngiliz üssü kuruluyor. Hava savunma sistemleri de dahil birtakım tertibatlar alınıyor. PKK-PYD Suriye'de Amerika Birleşik Devleti'nin kara gücü haline dönüştürülüyor. Asker eğitimler veriliyor, uçuşa yasak bölgeler ilan ediliyor. Askeri üsler Güney Kıbrıs Rum kesimine hukukumuzu çiğneyecek, bölgedeki varlığımızı tehdit edecek şekilde askeri yığınaklar yapılıyor. Adalar silahlandırılıyor.
Yunanistan'a Amerika Birleşik Devletleri Türkiye'deki üsleri boşaltacak şekilde yeni bir mevzilenmeye imkân alacak şekilde yerleşiyor. Görülüyor ki, bölgede bir mutabakat var ve mutabakat Türkiye'nin aleyhine. İmralı canisini İmralı sakinliği yapmaya dönüştüren berbat sürecinde bu işlerle alakalı tarafları var. Görülmesi lazımdır ki, bu çözüm çalıştayı, Hüdapar'ın öncülük ettiği çözüm çalıştayı, anayasa tartışmaların içerisindeki kimlik mevzuları bütün bunlar Türkiye'nin önümüzdeki dönem yükünün çok ağırlaşacağını gösteriyor”
Ağıralioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ağırlaşan şartlara güçlü devlet lazım. Ağırlaşan şartlara akıllı, iradeli, ferasetli, cesaretli, maharetli bir yönetim lazım. Bu ağırlaşan şartları Türk milleti, Türk devletinin lehine yönetebilecek bir dirayet lazım. Bu ağırlaşan şartları siyasette ağlama duvarına çevirmeyecek, mızmızlanyacak, devamlı şikâyet etmeyecek, inisiyatif kullanacak, güçlü olacak, kudretli olacak, devletini milletini birleştirecek bir yönetim ciddiyeti lazım.
Görülüyor ki, her geçen gün sadece olanı biteni gördük, ne yapmaya çalıştığınızı heves ettik demekten daha önemli işler yapmak zorundayız. Bundan sonraki işlerimizin çerçevesinde şu oturması lazım. ‘Biz sizi muhatap aldığınız teröristlere muhatap almayacağız. Size bu devleti kurdurmayacağız. Elinde silah olup bizim sınırımıza yığdığınız ne kadar alçak varsa ellerindeki silahlar alacağız. Kurmayı hayal ettiği devleti başınıza yıkacağız.
Irak'ta heves ettiğiniz üsleri bizim devletimizin aleyhine kullanmanıza engel olacağız. Kerkük’ün, Halep'in, Şam'ın içerisine mevzilenmiş İsrail güvenlik programını hesap yapanların başında paralayacağız’ diyebilecek bir devlet iradesi lazım. Bunu diyebilmek için de güçlü devlet olacağız. Türkiye'nin görünümüyle alakalı bu mevzu ettiklerimizin siyasi politik tartışmaların dışından bir gözle bakılınca bile ülkenin görünümümüzle ilgili kötü bir kötü bir hal arz ettiğini ifade etmek isteriz."
Ağıralioğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye'de siyaset maalesef meselelerin doğru konuşma imkanını uzunca zaman önce kaybetti. Anahtar Parti'nin bir mesuliyeti var. Biz bu tahterevalliyi bozacağız. İtiraza muhteva, itiraza nezaket, itiraza sorumlulukla güvenli bir alan açacağız.
Türkiye'de itirazımız daha iyi bir ülke, daha güçlü bir memleket, daha güçlü yarınlar için bizim itirazımız, bizim gayretimiz, alın terimiz, çocuklarımız bizim bulduklarımızdan daha iyi şartlar bulsun onun için. Buna istinaden önce itiraza güvenli bir liman, önce itiraza daha iyisini arayış iradesi olduğu için, daha iyisini arama gayreti olduğu için itibar. Böyle bir alan açmak zorundayız. Her itiraz edene düşman, her itiraz edene memleket, millet hasmı gösteren bu siyasal iklim memleket için daha iyisini konuşabilme imkanına mahrum bırakır bizi.
Biz daha iyisini konuşanlarız. Daha iyisine inanılırız. Daha iyisinin yapılabileceği güçlü yarınlarımız için emek eden, alın teri dökenleriz. Bu ülke bugün bu şartlarda yaşıyorsa bundan çok daha iyisini yaşayabileceğine, bundan daha fazlasını yapabileceğimize, bundan daha zengin olabileceğimize, bundan daha kuvvetli, kudretli bir ülkeyi ayağa kaldırabileceğimize olan inancımızla siyaset yapıyoruz.
Bu çözüm laflarının bizim hafızamızdaki, tedai ettirdiği şeyi daha önce büyük çözülme olduğu için bu Çözüm Çalıştaylarına, Çözülme Çalıştayları demeyi ben adet edinmiştim. Eski zaman çözümde olduğu gibi. Daha önce de uyardım. Bir daha uyarıyorum. Mehmet Uçum Bey'le birebir bu konuda aynı şeyleri düşünüyorum. Mehmet Bey’in açıklamasını okudum. Hüdapar Çalıştayına söylüyor; ‘Ne yaparsanız yapın terörsüz Türkiye pazarlıksız, kayıtsız, şartsız gerçekleştirecektir’.
Terörsüz Türkiye geçildiğinde milli devletin esaslarını, Cumhuriyet, üniter yapı, Türk milleti, Türk vatandaşlığı ve Türkçeyi, Türk bayrağı ve İstiklal Marşı'nı kimse tartışmaya açamayacaktır’. Kıymetli bir laf. ‘Cumhuriyetle kazanılan milli devleti tartışmaya açmak ve beka sorunu çıkarmak kimsenin haddi değildir. Buna asla geçit verilmeyecektir. Tam tersine terörsüz Türkiye, milli devleti daha da güçlendirecek, adımların atılmasını sağlayacak ve yurtsever demokrasiyi güçlendirecektir’. Herkes duysun. Hükümetin içerisinde mevzilenen, bölücülük de duysun. Bu son süreçte Suriye'den başlayan ve Türkiye'ye giden sınırlarımızı yalayacak şekilde ateş hattına çekebilecek olan sürecin heveslileri de duysun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti üniter bir devlettir.
85 milyon varlığımızın adı Türk milletidir. Bayrağımızın adı Türk bayrağıdır, milletimizin adı Türk milletidir, dilimiz Türkçedir. Bunlardan taviz vermek esasına dayalı hiçbir hevese müsaade edilmeyecektir. Bu hassasiyet merkezinde önümüzdeki dönem bir bölünme hevesini, ana dilde eğitimle, anayasada bir üniter yapıyı haleldar edecek bir gevşemeyle buluşturma heveslerini bu sertlikle göğüslüyor olmalarını çok kıymetli buluyorum. Umarım bu hassasiyetler hükümetin bu süreçle ilgili kırmızı çizgileri olur.
O bizim çok hassasiyetli üstünde durduğumuz bir şeydir. Çünkü önümüzdeki dönem bir taraftan da Tayyip Bey dahil anayasa tartışmaları gündemdedir. Anayasa tartışmalarının merkezinde bu Mehmet Uçum Bey şu lafları nezaret etmelidir. Yani anayasa tartışmalarının olmazsa olmaz ilk şartı cumhuriyet, üniter yapı, Türk milleti, Türk vatandaşlığı, Türkçeyi ve İstiklal Marşı’nı asla tartışmayacağımız bir kırmızı çizgi hattında konuşabilirsiniz.
O zaman konuştuklarımıza biraz kulak kabartabiliriz. Bunların herhangi birinin haleldar olacağı bir zemini tartışmayı, müzakereyi devlet millet varlığımıza tehlike sayarız. Kabul etmeyeceğimizi beyan ederiz” (DHA)
Hayatının baharında iki genç, 'Bir Ömrün Sonbaharı'nda |
Günün öne çıkan haberleri...TIKLAYIN - Ankara'da sahte içkiden can kaybı 54'e yükseldi; 28 şüpheli tutuklandı TIKLAYIN - İstanbul'da peş peşe kar uyarıları: Uzun zamandır görülmeyen bir yağış görülecek! TIKLAYIN - Dünyanın ilk açık kimlikli eşcinsel imamı, silahlı saldırıda öldürüldü TIKLAYIN - KONDA'nın 2024 raporu: Türkiye'de en fazla taraftarı olan takım hangisi? |
© Tüm hakları saklıdır.