Afyon’da 25 askerin ölümüyle sonuçlanan patlamanın görüldüğü dava, mahkemesiz kaldı. Son duruşmada askeri savcının sanık subaylar hakkında tutuklama kararı verilmesini talep etmesi üzerine mahkemenin heyeti değişti, ardından tüm heyet yargılamadan çekildi. Çekilme kararını değerlendirmesi üzerine dosyanın gönderildiği üst mahkeme de “Karar vermeye yetkili değilim” dedi. En sonunda dosya, Askeri Yargıtay’a yollandı. Askeri Yargıtay’ın karar vermesi beklenirken, asker ailelerinin avukatı Altan Ulutaş, “Sanıklar hakkında tutuklmama kararı verileceği noktata özel bir karışıklık mı yaratıldı” diye soruyor. Patlamada, babası Bedri Naim’i kaybeden Üsteğmen Yiğit Naim Şahin, davayı takip ettiği için subaylar tarafından baskıya uğradığını ileri sürüyor.
İsmail Saymaz'ın radikal.com.tr'de yayımlanan haberine göre; Afyon Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası 4. Mühimmat Bölge Komutanlığı 41. Mühimmat Bölük Komutanlığı’nda, geçen yıl 5 Eylül’de 32 numaralı cephanelik deposuna mühimmat taşındığı sırada meydana gelen patlamada 25 asker hayatını kaybetmişti. Bunun üzerine, 2. Mühimmat Bölge Komutanı Kıdemli Albay Veysel Özbay, Mühimmat Bölük Komutanı Binbaşı Ali Duran ve depoların bakım ve güvenliğinden sorumlu Üsteğmen Tuncay Aydın ’a, “birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” iddiasıyla Eskişehir 1. Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde dava açılmıştı.
Davanın 31 Temmuz’daki duruşmasında hem askeri savcı hem asker aileleri sanıkların tutuklanmasını istedi. Mahkeme heyeti ise talebi değerlendirmek üzere 1 Ağustos’a karar vereceğini açıkladı. Fakat ertesi günkü duruşmaya, bir başka heyet çıktı. Askeri aileleri, değişikliğe tepki gösterdi. Verilen aradan sonra bir sanık avukatı dilekçe vererek, “mahkemenin masumiyet ilkesini koruyamadığını, sanıkların linç edilmelerine izin verdiğini ve bağıran, çağıran ve duygu sömürüsü yapan ailelerin baskısı altında tarafsızlığını yitirdiğini” iddia ederek, mahkeme başkanı Binbaşı Ahmet Mithat Acar ve Üsteğmen Yusuf Hatip’in reddini istedi. Aradan sonra hakimler davadan çekildi. Dosya çekilme konusunda karar vermek üzere Gölcük Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderildi. Bu mahkeme de, karar vermeye yetkili olmadığı gerekçesiyle dosyayı Askeri Yargıtay’a gönderdi. Böylece dosya ortada kaldı. Avukat Altan Ulutaş, Askeri Ceza Mahkemeleri Kuruluş ve Yargılama Usul Kanunu’nda, hakimlerin çekilmesine ilişkin madde bulunmadığını, Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nda ise hakimin çekilmesinin kendi kendini ret anlamına geldiğinin ifade edildiğini belirtiyor. Dosyanın mahkemesiz kaldığını vurgulayan Ulutaş, “Soru işaretlerinden birisi şudur: Sanıklar hakkında tutuklmama kararı verileceği noktada özel bir karışıklık mı yaratıldı?” diye soruyor.
Patlamada hayatını kaybeden Başçavuş Bedri Naim’in, kendisi gibi çavuş olarak TSK ’da çalışan oğlu Yiğit Şahin Naim de 1 Ağustos’taki duruşmada söz alarak, davadan ötürü subaylardan baskı gördüğünü savunarak, şunları söylemişti:
“Ben kendim bakım sınıfına mensup personel olmamla birlikte şu anda çalışmış olduğum iş yerimde sanıkların daha öncesinde diğer birliklerde çalışmış oldukları iş arkadaşlarıyla görev yapmaktayım. Bu personeller tarafından gerek izin taleplerinde gerek istirahat vakitlerinde ters tepkiler almaktayım. Hatta ve hatta babamın hukuk mücadelesinde bulunmam bile kendilerinin hal ve hareket ve sözlü emir ve yaptırımlarına maruz kalmaktayım. Bu yaşadığım olaylar çerçevesinde tanık dahi olmayan meslektaşlarını bu kadar etkileyebilen sanıkların tutuksuz yargılanma durumunda dıyarıya karşı güçlü ve korkutucu bir güç taşıyacağı tartışmasızdır."