Ermeni olduğunu 82 yaşında ölüm döşeğindeyken söyleyen annesi Hoşana’nın hikâyesini “Hoşana’nın Son Sözü” kitabında anlatan gazeteci-yazar Ahmet Abakay, “Halama Ermeni diyemezsin. Kitabını toplattırırım” tehditleriyle karşılaştığını söyledi. Annesinin Ermeni olduğunu yazdığı için akraba çevresinden bile tepki gördüğünü kaydeden Abakay, “Benim akrabalarım bugün bile bunu diyorsa bunca yıl Hoşana’nın korkması son derece doğal” dedi.
Abakay, Ankara ’daki imza gününde, kitabının yazım sürecini ve aldığı tepkileri Görünüm gazetesinden Nelly Sokolova ve Vural Erişmiş’e anlattı.
Kitabı için özellikle yakın çevresinden ‘niye yazdın’ diyenler olduğunu söyleyen Abakay, “Fakat duygusal bir şey var ve bu yüzden biraz frene bastım. ‘Çevreme de çok rahatsızlık verir miyim’ diye endişem oldu ama insanlar aşmalı bunları” diye konuştu.
'Kitabını toplatırım'
Kitap çıktıktan ve gazetelerde yer aldıktan sonra akrabalarından yoğun tepki geldiğini söyleyen Abakay, yaşadığı en ilginç deneyimi şöyle anlatıyor:
Öz dayımın çocukları beni aradı. Diyor ki 'Ermeni’ lafını çıkartacaksın. Halamı ‘Ermeni’ diye taktim edemezsin. Toplatırım kitabı.’ Benim akrabalarım bugün bile bunu diyorsa bunca yıl Hoşana’nın korkması son derece doğal.
Annesinin ismini yıllarca “Hoş Ana” olarak bildiklerini söyleyen Abakay, sonrasında araştırdığında bu ismin Ermenice “Kutsal gece, duaların kabul edildiği gece” anlamına geldiğini öğrendiğini belirtti.
Annesinin vasiyeti
Kitapta çocukluğundan başlayarak eğitim, gazetecilik ve siyaset anılarını anlatan Ahmet Abakay, ilk notlarını çıkardıktan sonra öğrendiği bu bilgiyi kendisine saklamak istemediğini dile getirdi. Toplumsal bir sorun olan bu konunun bilinmesine ve sorunun çözümüne katkı sunmasına hizmet edebilmek için yazdığını ifade eden Abakay, annesinin kendisine ‘ambargo koyduğunu’ belirtti. Hoşanan’nın kendisini “Ben ölmeden çocuklarına, kardeşlerine, Ermeni olduğumu asla anlatmayacaksın” diye tembihlediğini söyleyen Abakay, annesi öldükten sonra tedirginlik içeresinde konuyu ailesiyle paylaştığını, eşi ve kızının kendisini desteklediğini fakat yakın akraba çevresinden ‘sakın böyle bir şeye girme’ telkinleri aldığını kaydetti.
Abakay, “Bana sürekli ‘ortalık kötü, Annenin gayrimüslim olduğunu sakın etrafına söyleme’ şeklinde uyarılar geliyordu. Ama bu Türkiye’nin bir gerçeği. Bunun bilinmesi gerek. Saklayamazdım. Onun için hiç tereddütsüz yazdım” dedi.
'Açıklamak kolay değil; linç kültürü var'
Annesinin Ermeni olduğunu öğrendikten sonra Ermeni sorununa bakışının değişmediğini aktaran Abakay şunları kaydetti:
“Ben zaten sosyalist bir çevrede büyüdüm. Rus olmuş, Amerikalı olmuş çok önemli değil. Benim için önemli olan ilerici, demokrat olması. Bu sıralar Hrant Dink suikasti ve benzeri olaylar var. Ermeniliğini açıklamak o kadar kolay değil. Çünkü hala bir linç kültürü var. Son yıllarda bu tür olaylar epey ortaya çıkmaya başladı. Fikirlerimde bir değişiklik olmadı ben merakımdan inceleme gereği duydum. Ermeni olmak benim için gurur verici. Rus olmak, Türk olmak çok fark etmiyor benim için. Ben sosyalist bir insanım. Solculuğu, ilerici, demokrat olmayı içime sindirdiğim için etkilemedi. Neysem oyum. Sadece duygusal yönden etkiledi beni, bu korkunun insanların üzerine bu kadar çökmüş olması etkiledi. Yazarken duyusal olarak çok zorlandım. Ağlayarak yazdığım yerler oldu.”
Ermeni meslektaşlardan 'Hoşgeldin' mailleri
Kitap yayımlandıktan sonra olumlu tepkilerle de karşılaştığını dile getiren Abakay sosyal medyada hiç tanımadığı kişilerden tebrik ve iletişim istekleri aldığını söyledi. Abakay, Ermeni meslektaşlarından bazılarının da “Aramıza hoş geldin” diye mailler gönderdiklerini ifade etti.
Uzun yıllardır Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanlığı görevini yürüten Abakay’ın öz yaşam öyküsünü anlattığı kitapta, Hüseyin Cevahir, Abdullah Öcalan, Kesire Öcalan, halen PKK üst yöneticisi ve kurucularından Ali Haydar Kaytan ve Haki Karer eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar gibi isimlerle ilgili anıları da yer alıyor. Abakay, kitapta “gerçek politik arkadaşları, yoldaşları” olarak nitelediği Behice Boran, Nihat Sargın, Sadun Aren ve Aziz Nesin gibi isimlerle yaşadıklarını da anlatıyor.