Medya

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut: Yeni dezenformasyon yasasının ifade özgürlüğü üzerinde daha fazla baskıya sebep olabileceği hususunda endişeliyiz

AB Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri bugün Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen tören ile sahiplerine takdim edildi

21 Kasım 2022 22:29

Batı Balkanlar ve Türkiye, Avrupa Birliği (AB) Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri bugün Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen tören ile sahiplerine takdim edildi. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin burada ödül alan gazeteciler için, “Böylesine güzel araştırmacı gazeteciliğin örnek haberlerini yaparak hem mesleğimizi hem bizi onurlandırdılar” dedi. Törene katılan AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut, “Türkiye aday ülke statüsünde olduğu için medya özgürlüğü, ifade özgürlüğü, demokrasi ve yargı bağımsızlığı konularında durumu yakından izliyor ve her yıl rapor hazırlıyoruz. Son yıllarda, ne yazık ki, bu alanlardaki gerilemeye yer vermek zorunda kaldık. Yeni dezenformasyon yasasının ifade özgürlüğü üzerinde daha fazla baskıya sebep olabileceği hususunda endişeliyiz” diye konuştu.

Batı Balkanlar ve Türkiye AB Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri bugün Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen tören ile sahiplerine takdim edildi. AB desteğiyle Gazeteciler Cemiyeti ve Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı tarafından verilen ödüller için düzenlenen törende finale kalan beş haberden üçüne derece ödülleri ve iki habere Jüri Özel Ödülü verildi. Törene AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Meyer-Landrut ve birçok ülkenin yabancı misyon temsilcileri katıldı.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin: Böylesine güzel araştırmacı gazeteciliğin örnek haberlerini yaparak hem mesleğimizi hem bizi onurlandırdılar

Cemiyet Başkanı Bilgin, açılış konuşmasında şunları kaydetti:

“Bugün vereceğimiz ödüller, mesleğimizin en zor alanı, araştırmacı gazetecilik. Araştırmacı gazeteciler genellikle toplumun bir kesimi tarafından sevilmezler. Hatta zaman zaman, kendi çalıştıkları gazetelerinin yöneticileri tarafından da sevilmezler. Ama bütün bunlara rağmen bu toplumun aydınlık yüzüdür araştırmacı gazeteciler. Bizi aydınlığa götüren, hataları, yanlışları yazan ve bunu yaparken de işsiz kalmayı, kovulmayı göze alan kişilerdir.

Bugün 6 arkadaşımız bizi onurlandırdılar. Böylesine güzel araştırmacı gazeteciliğin örnek haberlerini yaparak hem mesleğimizi hem bizi onurlandırdılar.”

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut: Medya özgürlüğü ve çoğulculuk, demokrasinin temel taşlarıdır

Bilgin’in ardından söz alan ve zor koşullar altında çalışan gazetecileri takdir etmek üzere burada bulunduklarını belirten Büyükelçi Meyer-Landrut, şöyle konuştu:

“AB Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri, çalışmanıza duyduğumuz takdirin bir parçasıdır. Medya özgürlüğü ve çoğulculuk, demokrasinin temel taşlarıdır ve açık ve özgür bir demokratik tartışma için olmazsa olmaz şartlardandır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, her bireyin fikirlerini özgürce açıklama hakkına sahip olduğunu ve herkesin bu haktan hiçbir müdahale ve etki olmaksızın yararlanacağını belirtir. Türkiye aday ülke statüsünde olduğu için medya özgürlüğü, ifade özgürlüğü, demokrasi ve yargı bağımsızlığı konularında durumu yakından izliyor ve her yıl rapor hazırlıyoruz. Son yıllarda, ne yazık ki, bu alanlardaki gerilemeye yer vermek zorunda kaldık. Yeni dezenformasyon yasasının ifade özgürlüğü üzerinde daha fazla baskıya sebep olabileceği hususunda endişeliyiz. Gazetecilikte ifade özgürlüğüne yürekten inanıyoruz ve AB'de, aday ülkelerde ve tüm dünyada medya özgürlüğünü ve çoğulculuğu desteklemeyi sürdüreceğiz.”

Açılış konuşmalarının ardından gazetecilere ödülleri takdim edildi.

Can Özçelik: Bağımsız, mücadele eden gazetecilere armağan ediyorum ödülümü

Can Özçelik ödül için teşekkürlerini sunarak, “Bağımsız, mücadele eden gazetecilere armağan ediyorum ödülümü” diye konuştu.

İbrahim Gündüz ise konuşmasında, “Böyle bir ödüle layık görüldüğüm için çok teşekkür ederim. Türkiye’de son 10-15 yıldır adına madencilik denilen bir yağma talan denen düzeni acımasızca devam etmektedir. Türkiye’de bir sömürge madenciliği düzeni kurulmuş durumdadır” ifadelerini kullandı.

Hazal Ocak: Şu anda gazetecilik yapmak Türkiye şartlarında çok zor

Bu ödüle layık görüldüğü için teşekkür ederek konuşmasına başlayan Hazal Ocak, “Türkiye’de bir Dezenformasyon Yasası çıktı ve bu, gazeteciler için gerçekten bir sansür yasası anlamına geliyor. Türkiye’de şu anda gazetecilik yapmak çok zor. Bunu zaten meslektaşlarım çok iyi biliyor. Bu haber de yine zorlu bir süreçte yazıldı” dedi. Ocak, ödülünü zorluklara rağmen haber yapan meslektaşlarına adadığını belirtti.

Ocak, bu ödüllerin gazetecilere motivasyon olduğunu belirterek, “Çünkü gerçekten şu anda gazetecilik yapmak Türkiye şartlarında çok zor. Son Dezenformasyon Yasası ile daha da zorlaştı. Böyle bir dosyada da ödül almış olmak beni çok mutlu etti” diye konuştu. Yaptığı haberlerden dolayı hakkında pek çok dava açılan Ocak sözlerini, “Gazeteciler bu tarz davalarla ya da farklı türlü baskılarla korkutulmaya ve göz dağı verilmeye çalışılıyor. Biz de aynı şekilde buna direnerek mesleği yapmayı sürdürüyoruz” diyerek bitirdi.

Pelin Ünker ise şu konuşmayı yaptı:

“Ödül törenlerinde yıllardır gazeteciler tarafından benzer talepler dile getiriliyor. Evet, özgürlük istiyoruz, adalet istiyoruz. Umuyorum ki gelecek yıl, bu özgürlük ve adalet taleplerinin biraz olsun yerine geldiği bir Türkiye’ye kavuşuruz. Herkese tekrardan teşekkürler. Ödülümüzü, bu zorlu şartlar altında mesleklerini yapmaya devam eden meslektaşlarıma adıyorum.”

Çiğdem Toker: Engellerin her türlüsü söz konusu ve hem hukuki hem fiziki bir kuşatma altında gazetecilik

Son olarak ödülünü alan Çiğdem Toker ise, “Bu ödüle değer görülen ayrıca hukuk devleti ve demokratik standartların da altını çiziyor. Ben buna inanıyorum. Buna inanmak istiyorum. Ödülü de ifade özgürlüğü için bedel ödeyen bütün meslektaşlarım adına alıyorum” diye konuştu.

Gazeteciliğin giderek zorlaştığını belirten Toker ise şu açıklamada bulundu:

“Her sene, bir önceki seneyi aratır hâlde. Engellerin her türlüsü söz konusu ve hem hukuki hem fiziki bir kuşatma altında gazetecilik. Bu kuşatma altında hakikatin peşinden koşabilmek, yılmamak, boyun eğmemek giderek daha fazla önem kazanmaya başladı. Bunun görülüp kıymetlendirilmesi de tabii ki bütün meslektaşlar gibi beni de mutlu ediyor.

Gazetecilik dünyanın en güzel mesleğidir. Çünkü içinde hiyerarşi yoktur. Sizi yöneten insanlara eşit koşullar altında soru sorabilme ve bunun cevabını bekleme hakkıdır gazetecilik. Çünkü halkın haber alma hakkı adına yapılır. Bu özgürlük başka hiçbir meslekte yoktur. Konuşmamda da söylediğim gibi, siyasal iktidarlar çok büyük güç kullanıyorlar. O gücü bizim adımıza kullanıyorlar. Bu gücü nasıl, nereye ve neden kullanıldığını gazeteciliğin özüdür. Bu tutkuyla yapılabilecek bir şey gazetecilik. Onun için hiç kimse yılmasın.” (ANKA)  

TIKLAYIN | AB Araştırmacılık Gazetecilik Ödülü T24 Yazarı Çiğdem Toker’e