Bugünlerde evimi taşımaya çalışıyorum. Yazıyı da etrafımı saran kolilerin arasından yazıyorum. Karşımda duran vazodaki taze çiçeklerimden güç alarak.
Londra'da şu sıralar ev sahipleri bırakın kiraya zam yapmayı kiracıları çıkmasın diye indirim bile yapıyorlar. Oysa benim Türk ev sahibim bana zam bile yaptı. Neyse ben de hemen karar verip ev aramaya başladım ve aynı binada daha uygun fiyata ev buldum, şimdi taşınıyorum.
Bu arada tanıştığım bir emlak ajansının sahibiyle de arkadaş oldum, o da işin kazancı oldu. Onunla sohbet ederken, ne kadar çok soru sorduğumu ve meraklı birisi olduğumu hemen keşfediverdi.
Senin kadar insan tanımaya aç birini görmedim dedi. Çok güldük... Küçüklüğümden beri insanları izlemeye ve tanımaya bayılırım.
Hatta sorularımla bazen bunaltabilirim de. Tanıştığım kişiler başka ülkelerden ve kültürlerden ise daha da çok ilgimi çeker.
Meraklıyım ben, insan yaşamlarına ve onların renkli öykülerine...
Şimdi size Londra'da yaşayan yeni tanıştığım bir kadını anlatacağım.
Adı Yasemin.
Neden Yasemin' i anlatmak istiyorum biliyor musunuz? İçimizden biri. Çok gerçek, yaşamımıza sıkı sıkı tutunmamızı sağlayacak güçlü ve başarılı bir kadın. Genç insanlar için bir pusula.
Başarısının parayla pulla hiç alakası yok. O bir yaşam ermişi. Beni etkileyen tarafı da bu. Yoksa işteki başarısını anlatmaya gerek bile yok, öyle zaten.
Dört çocuklu bir ailenin en küçük kızı. İki abisi ve bir de ablası var.
Annesiyle babası, Adana'daki soba imalathaneleri yanınca, yeni bir hayat kurmak için Bursa'ya göçmüşler. Durumları fakirlik sınırında.
Baba Bursa'da seyyar satıcılık yapmaya başlıyor, anne ise el işleriyle ev ekonomisine destek. Dikiş dikiyor, örgü dantel elinden ne gelirse. Yasemin de gülerek ben her türlü tığ işi yaparım yani diye ekliyor.
Anne de baba da okuma yazma bilmiyor. Yasemin annesini anlatırken gözleri parlıyor. Belli ki hayattaki rol modeli anne. Annesini çok bilge buluyor.
İki abi de üniversiteye gitmemiş ama Yasemin de ablası da eğitimlerine devam etmişler.
Ailede iki kızın dışında dayıları da eğitimli ve Türkiye'de bir üniversitede profesör.
Yasemin okulu bir an önce bitirip annesine ve babasına bakmak istemiş. Annesi de açıkçası bunu talep etmiş.
Hayattaki amaçlarını anlatırken "Türkiye'de iken anneme bakmak, buraya geldiğimde ise kendimi geliştirmek" diye anlatıyor. Kendisini öyle bir okuyup geliştirmiş ki, sonunda herkesin öğrenci olarak gitmek istediği University College London'da (UCL) hoca olmuş. Bu okuma öğrenme arzusu onda hiç bitmemiş, hâlâ uzaktan eğitimle sürekli yeni şeyler öğrenmeye devam ediyor.
Ruhunun 600 yaşında olduğuna inanıyor. Spiritüel bir tarafı var. Sanki hayata öğrenmek ve öğretmek için gelmiş gibi. Yüzlerce çocuğa ve aileye eğitim vermiş.
Yasemin'in annesi gayet kuvvetli bir karakter anladığım kadarıyla. Onun hayatını şekillendirmiş. Arkeoloji okumak istedim annem izin vermedi diyor. O da İstanbul Üniversitesi'nde psikolojik danışmanlık okumuş.
Yaşamını değiştiren ilk adım patronundan! "İngilizce öğrenmelisin..."
Üniversiteden sonra Prof. Dr. Sırrı Bektaş'ın yanında çalışmaya başlamış. Hocasının yönlendirmesiyle İngiltere'ye dil öğrenmeye aupair olarak gelmiş. İlk olarak 80 yaşında yaşlı bir amcaya bakmaya başlıyor. Hiç İngilizce bilmeden vücut dili falan idare ediyor. Sonra başka aileler, derken dil okuluna gitmeye başlıyor.
Parasını yetiştiremediği için zengin bir evde temizlik işlerinde de çalışmaya başlamış. Yasemin bana bunları anlatırken o kadar rahat, kendinden emin, o kadar güzel anlatıyor ki; benim oğlum da onu dinlesin istiyorum...
Hayat sadece ders kitaplarından ibaret değil, yaşam öykülerinden öğrenilecek ne kadar çok şey var.
Yasemin o evde çalışırken bir de para biriktirip anacığına ayda 50 pound göndermeyi de hiç ihmal etmiyor. Karantina sürecinde Türkiye'de yaşayan kardeşleri olmasına rağmen, annesine online alışveriş yapıp yollamayı da unutmamış. Ne biliyim, gözlerim doluyor dinlerken. Hayranlıkla dinliyorum.
Sohbetin bu kısmı birden beni anneme götürdü ve içimde derin bir özlem duydum.
Başarıyı kendini bulma yolculuğu olarak tanımlıyor!
Yasemin dil öğrenmeyi ve çalışmayı birlikte yürütürken yeni yerler görmeyi de hiç ihmal etmemiş. İskoçya, Hollanda gezmiş hep. Yaşamı ötelemeden yaşamış. Öğrenirken bir taraftan öğretmiş de.
Eşi Simon ile tanışması da çok romantik. Bir internet kafede Türk arkadaşlarıyla vakit geçirirken o hafta sonu Yasemin'in Paris'e gideceğini duyan Simon, pazar günü tüm günü garda onun dönüşünü bekleyerek geçirmiş ve sonra da onu hiç bırakmamış. Şimdi 18 yaşında bir oğulları var.
Kodlama yazmakla dil öğrenmek aynı mantık!
Hamilelik dönemi onun kariyerinde çok önemli. Evde olduğu dönem eşi kendisine bir bilgisayar hediye ediyor. Matematiğe ve teknolojiye meraklı olduğu için bu konularda uzaktan eğitim alıyor. Şimdiki gibi online değil tabi eğitim. Hocanın derslerine çalışıyor, yazılı ödevleri posta ile gönderip hocadan not bekleyerek öğreniyor her şeyi.
Kodlamanın '0'hata ile yapılması gerekir yoksa sistem işlemez diyor. Matematik bilmenin de bunun için önemli olduğunu hemen ekliyor.
İngiltere'deki aupair'likle başlayan çalışma hayatı, üniversitede akademisyenliğe kadar uzanıyor. 10 yıl boyunca eğitmen olarak ilkokul öğrencilerine verdiği eğitim onun kariyer basamağında çok önemli.
O süre içinde o kadar başarılı oluyor ki Manchester Metropolitan Üniversitesi'nde eğitim görevlisi olarak çalışmaya başlıyor. Üniversitede ayrıca bilgisayar dersleri veriyor. Şimdi de dünyanın sayılı üniversitelerinden olan University College London'da master öğrencilerine ders vererek hocalığa devam ediyor.
Britanya imparatorluk nişanı geliyor!
Bilgisayar eğitimi konusunda sayısız çocuğu gönüllü olarak eğitmeyi sorumluluk olarak görüyor, hatta onların anne ve babalarına da gönüllü eğitimler düzenliyor.
İleri derecede zeki çocuklara matematik ve bilgisayar eğitiminde gönüllü destek verip eğitimlerine katkı sağlıyor.
Yaptığı gönüllü çalışmalar nedeniyle de 2019 yılında Britanya İmparatorluk Nişanı alıyor.
Elaine Elizabeth Allsop, Prens William ile Ödül Töreninde (solda), Simon Thomas Filmer Allsop, Yasemin Allsop, Simon Peter Filmer Allsop (sağda)
Türk akademisyenin İngiltere'deki bu başarısı Türkiye'de ne kadar biliniyor bilmiyorum. Ama o 21 yıl boyunca pek çok çocuğun eğitimi için çalışmış, hayata dezavantajlı olarak başlayan pek çok çocuğa yeni bir ışık tutmuş.
Kodlamanın çok önemli olduğuna inanan Yasemin Allsop, özellikle bu konuda erken yaşlarda eğitimin büyük fırsat olacağını düşünüyor.
Kodlama yapmanın problem çözme ve mantıksal düşünme yeteneğini geliştirdiğini söylüyor. Aynı zamanda kodlama öğrenen gençlerin matematik, bilim ve teknoloji konularını da daha kolay öğrendiklerini söylüyor.
Pek çok dergi yayınının yanı sıra Yasemin'in bir de kitabı var. Amazon'da da satılıyor. Çocuklar için ve meraklılarına haber vermek istedim.
Alya The Pathmaker - Amazon'dan satın almak isteyenlere