01 Şubat 2023

Kürt’ün adı yok!

Yarının Türkiye’sinde her şeyin adı konulmuş. Bir tek Kürt’ün adı yok!

Beklenen gün geldi. 

Bir yıldır çalışmasını sürdüren “Altılı Masa” halkın önüne çıktı. 

Ülkeyi 21 yıllık AKP rejiminin karanlığından çıkaracak “Millet İttifakı”nın programı sonunda açıklandı. 

İttifakın liderleri, ülkeyi ceberut bir rejimden kurtarmak için son sözlerini söylemek üzere, tafralı pozlarla podyumdaki yerleri aldılar. 

Her şey güzeldi. 

Yapılan hazırlıklar, salonu dolduran seçkin kalabalık, alkışlar, sinevizyon gösterisi eşliğinde yapılan konuşmalar… 

Ortak politikalar mutabakat belgesi 9 ana başlık, 75 alt başlık altında, 2 bin 300 maddede ele alınmış, çok ayrıntılı bir çalışma. 

Okuyunca düşünmeden edemiyorsun; işte özlediğimiz şey, işte birlik ve beraberlik ruhu, işte ülkeyi düze çıkaracak bir program! 

Programda üç büyük kuvvetimiz var; birbirinden ayrılmış bağımsız yasama, yürütme ve yargımız var. Örneğin adını unuttuğumuz liyakat denen bir şey var; bir türlü yaşayamadığımız özgürlük, hasretini duyduğumuz adalet, güneşini soldurduğumuz umut var. Ülkemizi “önce refaha, sonra feraha çıkaracak” hemen her şey var. 

Yasama, yürütme, yargı reformu sağlam; temel hak ve hürriyetler güvence de, seçim ve siyasi partiler mevzuatı göz kamaştırıyor. 

Seçime çeyrek kala 20 milyon insanın seçim parası gasp edilmiş, partisi kapatılmak üzere olsa bile, olsun, yine de gönüllere su serpen bir siyasi etik yasası var! 

Yolsuzlukla mücadele başlayacak artık, üstüne üstüne gidilecek mali suçların, göz açamayacak vergi kaçakçıları, ihaleye fesat karıştıranlar korksun, şeffaflık dersen o biçim! 

Bundan böyle zerre şaşmayacak temel ekonomik hedeflerimiz var; Türkiye olmasa bile, tam bağımsız Merkez Bankamız olacak; kaldıysa hâlâ haraç mezat satılmamış olanlar, özelleştirmesine tam gaz, itinayla devam edilecek kamuya ait değerler, gayrimenkuller var! 

Parlak bir bilim politikası, tersine beyin göçü, cilalanmış sözlerle süslü diğerleri; bilişim ve yenilikçilik bakanlığı, girişimcilik, yeşil ve dijital dönüşüm, hepsi var.

Demir ağlarla örmek olmasa bile, ülkeyi boydan boya fiber/optik kablolarla döşemek de var. 

Tarıma/köylüye söz edilmese dahi; özel girişimcilere, şirketlere bol bol teşvik, sermayeye verilen çokça sübvansiyonlar var. 

İnsan hakları olmasa da örneğin, hayvan hakları başlığı altında anlatılan güzel mi güzel şeyler var. 

*  *  * 

Yarının Türkiye’sinde göz kamaştırıcı, daha nice güzel şeyler var, lâkin Kürt’ün adı yok! 

Sanırsın 40 yıldır dağında, ovasında, şehrinde ölen/öldürülen on binler bize ait değil; nesillerdir devam eden bu yangında heba olan milyarlar, yüz milyarlar bu ülkenin kaybedilmiş geleceği değil; çocuklarının umudu, işçisinin emeği, köylüsünün alın teri değil! 

Sanırsın akan bunca kan, yanan orman, kuruyan toprak; bu yokluk, bu yoksulluk bizim değil; 

Ve sanki “bilinmeyen bir dilden” konuşmuyor halâ milyonlar; devletin resmi raporlarında adları bir bir yazmıyor yakılan, yıkılan, boşaltılan binlerce köyün; sanırsın bugün keyfe keder atanmış illere, ilçelere kayyımlar! 

Yangınlar içinden geçip, ateşler üzerinde yürüyen 6,5 milyon seçmen yok! Özüne, kimliğine, benliğine hasret 20 milyon insan yok! Altı yıldır mahpus, bir partinin lideri; cezaevine tıkılmış milletvekilleri, belediye başkanları, meclis üyeleri yok! Bütün bunlar Türkiye’nin değil, patagonya ülkesinin insanları! 

Dikkatle okuyorum yekvücut olmuş partilerin ortak politikalar mutabakat metnini. 

Yarının Türkiye’sinde kulağa hoş gelen, yürekleri ferahlatan güzel şeyler var. Cezbedici sözler, cilalanmış cümleler, fiyakalı sözcükler; hepsi birbirinden çağdaş, hepsi birbirinden göz alıcı; en medeni, en kibar, en modern haliyle sıralanmışlar. 

Kısacası, Yarının Türkiye’sinde her şeyin adı konulmuş. 

9 ana kalem, 75 alt başlık, 2 bin 300 maddede düze çıkarılmış ülke; 240 sayfa, 5 bin 982 paragraf, 5 bin 892 satır, 2 bin 828 cümle, 48 bin 218 sözcükle sıralanmış bütün çözümler, içinde yok yok, hemen her şey var! 

Küçük ve orta boy işletmeler, esnaf ve sanatkârlar, turizm ve kültür, iklim değişikliği, doğa ve hayvan hakları, yeşil dönüşüm, çevre ve ekosistem; kirlenen sular, bozulan kentler, azalan ormanlar… 

Dedim ya, ormanın adı bile konulmuş; içinde ağacın, ağaçta dalın, dalında yaprağın; toprağın, gübrenin, börtünün ve böceğin; hemen her şeyin, ama her şeyin bir adı var. 

Yarın Türkiye’sinde bir tek Kürt’ün adı yok!

Yazarın Diğer Yazıları

Free Palastine!

Avrupa ve Amerika’nın beyaz adamı, bir kez daha sömürgeciliğin küllerinden canlanarak kanlı dişlerini Orta Doğu’nun yumuşak karnına geçiriyor

Çocuklar şeker, hayvanlar mama yiyebilsinler

Filistinli çocuklar şeker de yiyebiliyorlar mı? Peki ya Gebze'de katledilen can dostları bundan böyle mama yiyebilirler mi? Bir soru düşüyor aklıma; şeker mi, mama mı?

Aklın Ayak İzleri'nde yolculuklar (6) | Yüz karası değil, kömür karası

İçinde yol aldığımız bu serüven tanrı zamanda çıkılan bir yolculuk gibiydi. Var olmanın öncesinden, yok olmanın sonuna uzanan, aklın ayak izlerinde bir yolculuk... Karanlık, sınırsız, gizemli... 

"
"