Gözlerimde bir ağırlık.
Sanırsın, dünya tüm yükünü bir gecede yüreğime bırakmış.
Bilgisayar ekranının karşısındayım. Ellerim hareketsiz, bakışlarım donmuş. Bir kemençe korosunun tınıları, odamdaki sessizliği bölüyor.
Kulaklarımda Pontus ve Karadeniz’in yürek burkan ezgileri… İçimde, kabardıkça kabaran bir deniz; dalgaları sessiz, durulmaz.
İşte gidiyor: Türkçe ve Yunanca ezgilerin kardeş sesi, gidiyor kemençenin soluk soluğa yankılanan nefesi. İşte onun arkasından son yolculuğuna serenat, işte fani bir ömürden baki kalan en son ezgiler…
* * *
Achilles Vasilliadis.
Pontus ve Karadeniz müziğinin sessiz ama etkileyici kahramanı. Trabzon’dan göç eden bir ailenin çocuğu olarak Yunanistan’da dünyaya gelir. Hayatını kemençeye ve halk müziğine adayan Vasilliadis, Pontus kültürünü Yunanistan’da, Türkiye’de ve tüm dünyada tanıtmayı amaç edinir. Ezgileri, yalnızca Karadeniz’in hüzünlü sularını değil, halkların ortak acılarını da yansıtırdı. Kemençe çalarken parmaklarının üflediği notalar, geçmişin izlerini bugüne taşıyan bir köprü gibiydi. Vasilliadis, 5 Ocak 2025’te Selanik’te hayata gözlerini yumduğunda, arkasında unutulmaz bir müzik mirası ve halkların kalbine dokunan derin bir sessizlik bıraktı. Cenazesi bir gün sonra kemençeler eşliğinde toprağa verildi.
* * *
Ah Vasilliadis, ahh!
Ardında onlarca kemençeci, telleri bir yas teline dönüştürmüş, geçmişin sinesine sanki bir devri bırakıyor. Her notada yas, her dokunuşta elem, her telde hüzün büyüyor, her tını sonsuz ayrılıkları çağırıyor. Ötekinin tarihi, bir dostun gölgesine çekincesizce sığınıyor.
Nedendir bilmem, gözlerimdeki o sebepsiz ağırlık büyüdükçe büyüyor.
Geçmiş anıların buğusu, apansız zihnimde canlanıyor.
1983 yapımı Rembetiko filminin unutulmaz final sahnesi beliriyor gözlerimin önünde. İçimden bir ses büyüyor.
Ah Marika!
Ege’nin doğusundan parlayan yıldız, acılı toprakların kayıp sesi; yerinden edilmişlerin, köklerinden kopartılanların; hasretin ve ayrılıkların şarkıcısı Marika!
Sene 1957. Marika’nın tabutu, üzerinde güllerle mezara iniyor. Başında mangaslar, rembetisler, buzukiciler, udiler ve santuriler… Kürek, toprak ve sessizlik… Mezar yavaş yavaş kapanıyor, çalgılar inceden inceye çalıyor. Rembetikonun asi melodileri, bir veda mektubu gibi hüzünlü bir serenada dönüşüyor.
Rembetiko filmi, 1983 - Marika Ninounun cenaze töreni
* * *
Marika Ninou.
Rembetiko müziğinin unutulmaz kadın sesi. Mübadele yıllarında, 1922’de İzmir’den Atina’ya göç eden bir ailenin çocuğu. Ailesiyle birlikte Anadolu’dan Yunanistan’a yerleştiğinde, kendisini bir kimlik ve aidiyet arayışının ortasında bulur. Marika, bu toprakların acılarını, göçlerin ve yerinden edilmelerin bıraktığı yaraları, rembetiko şarkılarında dile getirir. Taverna sahnelerinde başlayan müzik yolculuğunda, Yunanistan’ın en önemli rembetiko ustalarıyla yolu kesişir, rembet müziğinin zirvesine ulaşır.
Onun, Ege’nin doğu yakasından yükselen sesi, rembetikonun hüznünü ve başkaldırısını yansıtırdı. Ancak bu büyülü ses, çok genç yaşta susar; Marika Ninou, 1957 yılında, tıpkı benzer ezgilerin şarkıcısı Kazım Koyuncu gibi, erken yaşta kanser nedeniyle hayatını kaybeder. Bu anıtsal müzik serüvencisi arkasında, her biri birer ağıt olan hüzünlü şarkılar bırakır.
Achilles Vasilliadis'in cenaze töreni, Atina, 6 Ocak 2025
* * *
Gözlerim, Vasilliadis’in son yolculuğunda.
Vasilliadis ile Marika’nın vedası belleğimde birbirine karışıyor.
Bir yanda rembetikonun özgür ruhu, diğer yanda Pontus’un kemençesi… Dertlerin, acıların, kayboluşların ortak dili. Farklı coğrafyalarda çoğalmış benzer sızıları, ayrılıkları ve yasları şarkılarla birleştiren köprü… Vasilliadis’in sesi, Marika’nın melodileriyle sarmaş dolaş oluyor. Bu iki ses, coğrafyaların sınırlarını, ayrılıklarını unutup birbirine karışıyor.
Gözlerim kıpırtısız, öylece bakıyorum.
Biliyorum, yüreğimden ruhuma hücum eden o tarifsiz duygu seline teslim olmamalıyım.
Kemençeyi ve buzukiyi dinliyorum.
Bir kez daha müziğin dili beni sarıp sarmalıyor, çalgıların sesi halkların acılarını, sevdalarını, yaslarını anlatıyor.
Sen ey Vasilliadis! Ayrı dilleri aynılaştıran, ayrı ezgileri kardeşleştiren, farklı coğrafyaların acılarını birleştiren Vasilliadis!
Sen ey dokunaklı türkülerin, acılı ağıtların, içli ezgilerin şarkıcısı Marika!
Ey Vasilliadis! Ey Marika! Size söylüyorum!
Sesleriniz, farklı toprakların ortak acıları üzerinde yükselen kutsal bir anıt gibi… Melodileriniz, bir duygu denizinin iki yakasında esen serin rüzgârlar gibi…
Ezgileriniz, hatıralarınızın mirasıyla bir kez daha dilsiz acıların, suskun hüzünlerin yurdundan çıkıp halkların kimsesizliğine ses oluyor.
Bir cenaze törenini değil, kemençe geçidini izliyorum.
Achilles Vasilliadis’i uğurlayan notalar, yalnızca bir müzisyene değil, bir coğrafyanın yaralı tarihine, halkların acılarına tanıklık ediyor.
Bakışlarım donuk, hareketsiz.
Gözlerim, gittikçe büyüyen bir yağmur bulutu gibi ağır, yaklaşıp uzaklaşıyor.
Ekranda, Vasilliadis’in tabutu bir kez daha görünüyor.
Güller serpilmiş üzerine, tıpkı Marika’nın tabutu gibi.
Kemençelerden yükselen notalar, Vasilliadis’in ardından yükselen bir selam, bir veda gibi… Onlarca müzisyen, melodileriyle ona eşlik ediyor. Tıpkı Marika’nın ardından rembetislerin söyledikleri o son serenat gibi…
Ve ben yalnızca izliyorum.
Yüreğimde yankılanan sessiz bir çığlık; gözlerime hücum eden baş edilmez duyguların ağırlığı.
Ruhumda hüzünlü bir sarhoşluğun çırpınışları, kemençeyle buzukinin ezgileri birbirine karışarak büyüyor.
Dayanamıyor artık bu ağırlığa, gözlerim yavaşça kapanıyor.
Bir damla yaş, yanağımdan aşağıya ağır ağır süzülüyor.
Yusuf Nazım kimdir?
Yusuf Nazım (1962) Hanak-Ardahan doğumlu. 1984 yılında Ankara'da, Hacettepe Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. Uzun yıllar bilişim sektöründe çalıştı.
1992-1999 yılları arasında Özgür Gündem, Özgür Ülke, Emek, Evrensel, gazeteleriyle; Gerçek ve Evrensel Kültür dergilerinde deneme, öykü ve yazıları yayımladı.
2007 yılında Hayat Televizyonu'nun ilk kurucuları arasında yer aldı. 2010'da bilişim sektöründeki profesyonel çalışmasını sonlandırdı.
2011 yılından itibaren Cumhuriyet, Radikal, Evrensel, Özgür Gündem ve BirGün gazeteleriyle; T24 ve bianet platformlarında yazıları; Evrensel Kültür ve İnsancıl Kültür Sanat dergilerinde öykü ve denemeleri yayımlandı.
2012-13 yıllarında Güneydoğu'da Diyarbakır, Batman ve Van illerinde çekilen Düşümdeki Uçurtma belgesel filminin genel koordinatörlüğünü yaptı.
Kızak (Evrensel Basım Yayın, 2012) ve Leyla'yı Beklerken (İnkılap Kitabevi, 2017) isimli öykü kitapları ile Aklın Ayak İzleri, (3 Cilt, İzBB Yayınları, 2024) isimli romanı vardır.
|