27 Mayıs 2016

Zarrab dosyasındaki asıl soru

AKP, iktidara gelirken ilan ettiği "Üç Y" ile mücadelede çuvalladı

İsimleri yolsuzluk iddialarına karışan üç eski Bakan Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış Amerika’ya gitseler, orada tutuklanırlar mı?

İran asıllı Türkiye’de oturan Reza Zarrab Amerika’da tutuklanıyor, New York Savcısı Bharara bu tutuklamayla ilgili iddianamesinde “Zarrab’ı yolsuzluk ve altın kaçakçılığı ile” suçluyor. İddianamede ayrıca Zarrab’ın “bu üç bakana rüşvet verdiğini”  savunuyor.

Hatta bir adım ilerisi, uluslararası haber ajansı AP’nin haberine göre, söz konusu suçlamalarla ilgili belgeleri mahkemeye sunuyor.

Böylelikle, Türkiye’de kapatılan 17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları, şimdi Amerika’da yeniden gündeme geliyor. Zarrab’ın daha önce tutuklanmış olması ilk fasıl, bu ikinci fasıl.

Belli ki, Zarrab Dosyası uzun süredir Amerikalıların elinde var. Zarrab oraya gidince tutuklanıyor.

Şimdi yukarıdaki soru yeniden, adı geçen bu üç bakan Amerika’ya gitseler, tutuklanırlar mı?

Ceza hukukçusu, bu alanda yılların deneyimli avukatı Fikret İlkiz’e göre:

“Hayır tutuklanamazlar, bu üç bakanla ilgili şu anda Amerika’da bir dava yok, üç bakanın adı Zarrab’ın eylemleri nedeniyle geçiyor, haklarında bir dava açılmış olduğu için değil.”

Buna rağmen diyelim ki, o üç bakandan herhangi biri Amerika’ya gitmek istemiş olsa ve fakat ne olur, ne olmaz kaygısıyla, gitmekten son anda vazgeçmiş olsa…

Hayat bu, olabilir, her şey mümkün.

Ama, şu mümkün değil, en azından şimdilik değil.

Amerika’daki Zarrab Dosyasını ve içerdiği iddialar nedeniyle 17-25 Aralık dosyalarını Türkiye’de şimdilik açmak mümkün değil. Türkiye’de böyle bir yargı kararı yok. O dosyalar kapatılıyor, son mührü Meclis vuruyor.

Ancak, Amerikan adaleti üzerinden dosya yeniden olgunlaşabilir ve Türkiye’de yeniden açılabilir hale gelebilir. Örnekleri var.
 

Üç (Y) hikâyesi
 

AKP iktidara gelirken, “Üç Y ile mücadele edeceğini” ilan ediyor. Yasaklarla, Yoksullukla ve Yolsuzlukla mücadele.

Üç Y’nin üçü de çuvallıyor.

AKP döneminde yoksulluk artıyor, yasaklar inanılmaz boyuta ulaşıyor, yolsuzluk iddiaları zaten malum.

Bir süre önce bir gurup CHP milletvekili yolsuzluklarla ilgili Meclis araştırması açılması için önerge veriyor. O önergedeki verilere göre:

2003 yılında devletin mal ve hizmet alımları 5.6 milyar lira tutuyor. 2012’de alım tutarı 94.3 milyar liraya ulaşıyor.

Doğrudan temin usulüyle alımlar, yani ihaleye çıkmadan, 2003 yılında 981 milyon lira. 2012’de 10.6 milyar lira.

Devletin alımları inanılmaz artıyor. Ama, aynı dönemde bir başka rakam daha inanılmaz biçimde yükseliyor.

2003 yılında kamu alımlarından dolayı sadece 252 şikayet var.

2012’de şikayet sayısı 5.282’ye fırlıyor. Yirmi bir kat artmış.

Ki, muhtemelen herkes şikayet edemiyor ya da çeşitli nedenlerle etmiyor. Şikayetlerdeki tek başına bu artış bile, yolsuzluk iddialarına ilişkin soru işaretlerini yoğunlaştırıyor.
 

Otuz dört kere değişti 
 

Bu verilere üç uluslararası vurguyu eklemek gerek.

  1. Uluslararası yolsuzluk algı endeksi. Türkiye 176 ülke arasında 49. sırada. Sıralamada aşağı düştükçe, yolsuzluk algısı yükseliyor.
  2. Avrupa Birliği adım başında ihale yasasının değiştirilmesini, şeffaf hale getirilmesini öneriyor. İlerleme raporları bu taleple dolu.
  3. İhale yasası AKP döneminde 34 kez, evet otuz dört kez değişiyor ama, Avrupa Birliği yasanın hala uluslararası şeffaflık ölçülerine uygun olmadığında ısrar ediyor.
     

Bu rakamlar ve verilerden hareket eden CHP milletvekillerinin yolsuzlukların araştırılması için verdikleri önerge ne oluyor?

Bu da soru mu, aynen ve bittabi, sürpriz yok, o önerge AKP oylarıyla geri çevriliyor.
 

Deniz Feneri

 

Zarrab iddianamesini Türkiye yakından izliyor.

Yok, meraktan dolayı sadece sıradan vatandaşlar değil, üç bakanın, onların yanı sıra bir kamu bankasının genel müdürünün adı geçtiği için resmi kaynakların da izlediği belli.

Zarrab iddianamesi ve davası, Deniz Feneri davasını anımsatıyor.

Gerçi, Deniz Feneri yolsuzluk davasında bakan filan yok ama, Türkiye’de ve Almanya’da faaliyet gösteren bir kuruluş var. Almanya’da açılan davada bazıları mahkûm oluyor.

Almanya bastırıyor ve fakat Türkiye’de Deniz Feneri davası kapatılıyor, davada adı geçen birileri  burada önce tutuklanıyor, kısa süre sonra serbest bırakılıyor.

Üstelik, daha geçenlerde Deniz Feneri faaliyetleri ile ilgili TRT’de övgü dolu bir program yayınlanıyor.

Zarrab iddianamesinde asıl soru şu:

Nereye kadar uzanıyor?

Merakla izlemeye değer. Davanın hem hukuki aşamalarını, hem sonucunu.

Aşk, ihtiras, kin, nefret, heyecan, sır, otuz iki kısım tekmili birden bu dosyada.

Yazarın Diğer Yazıları

Gezi ile “Ahmak” davalarına AYM yol gösterdi

Yılmaz Tunç ikide bir “burası hukuk devletidir” diyor, al hadi kanıtla!..

Binlerce hukukçuya çağrı: Bunun adını siz koyun!..

Anayasa’ya aykırı olduğunu bilerek, yasa teklifi hazırlıyorlar. Çünkü, Anayasa ve Anayasa’ya aykırılık artık bir şey ifade etmiyor. Hukuk başta, bütün idari ve siyasi kavramların içi boşalıyor

“An itibarıyla” geri çekildi: Uçuk kaçık etki ajanlığı

Dezenformasyon Yasası, Sıkıyönetim ve Savaş Yönetmelikleri, Ceza Yasasında değişiklikler, avukatlara getirilen ek yükümlülükler, şirketlere kayyım atanması, belediyelere kayyım atanması, Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe saymak derken... “Devletin güvenliği, iç ve dış yararları” başlığı altında otoriter düzeni kurmaya girişiyorlar

"
"