08 Ocak 2020

'Yap - Boz' Sistemi

Zaten, pratiği olmayan bir sistem. İlaç fiyatlarına da o karışıyor, polisin kıyafetine de, yerin altına da, yerin üstüne de, dış politikaya da, yurt dışında nereye, ne kadar asker gönderileceğine de, Suriye’den gelen mültecilere de, nerede, kimin, hangi yolu, köprüyü yapacağına da, ihalelere de, faizlere de, rektörlere de...

Elli beş Cumhurbaşkanı kararnamesi yayımlanıyor. Resmi adı "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi", gerçekte ve pratikte "Tek Adam Rejiminde".

Sistem 9 Temmuz 2018’de yürürlüğe giriyor. Değerli hukukçu Prof. Kemal Gözler bir araştırma yapıyor. 9 Temmuz 2018 ile 26 Aralık 2019 arasında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini inceliyor. Bu süre içinde elli beş Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkıyor. Prof. Gözler’in tespitine göre, şimdi sıkı durun:

"Elli beş kararnamede değişiklik yapmak amacıyla otuz bir kararname yayımlanıyor. Otuz bir kararname elli beş kararnameden yirmi dördünü değiştiriyor. Yapmak ve uygulamaktan çok, yanlışları düzeltmek amacıyla çıkartılıyor kararnameler. Gerçekte yirmi dört kararname çıkmış oluyor".

Nasıl yönetiliyoruz ama? Sistem akıllara durgunluk verecek biçimde, şakır şakır nasıl işliyor ama?

Bu arada kim bilir kimler, hangi haksızlıklara uğruyor? Sistem kim bilir nerelerde, nasıl tıkanıyor? Bunların devlete ve ülkeyle maliyeti kim bilir ne oluyor?

Tam anlamıyla, 'yap - boz' sistemi.

Zaten, pratiği olmayan bir sistem. İlaç fiyatlarına da o karışıyor, polisin kıyafetine de, yerin altına da, yerin üstüne de, dış politikaya da, yurt dışında nereye, ne kadar asker gönderileceğine de, Suriye’den gelen mültecilere de, nerede, kimin, hangi yolu, köprüyü yapacağına da, ihalelere de, faizlere de, rektörlere de...

Tam 'rektör' demişken, İstanbul Üniversitesi'nde açlık nedeniyle intihar eden öğrenci Sibel’in kaderini çizen o rektörü, Mahmut Ak’ı da o atıyor.

Madem 'yap - boz' sistemiyle gidiyor işler, o zaman şu Mahmut Ak’ı da görevden alan bir kararname çıkarmasının tam zamanı değil mi? Ya da o adamın istifasını istemek? Yok olmaz, "Mahmut Ak bizden!.."

Suriyelilere kırk milyar dolar

İstanbul Üniversitesi öğrencisi Sibel’in açlık nedeniyle intiharı aslında bu sistemin nasıl işlediğinin bir uzantısı.

Açlık nedeniyle geçen yılın son aylarında arka arkaya intiharlara tanık olunuyor. Ailece intiharlar, açlık ve geçinememek nedeniyle intiharlar...

İstanbul Üniversitesi 'mali gerekçe' ile öğrencilerin yemeklerini kesiyor, bu karar Sibel’in intiharıyla sonuçlanıyor.

Şimdi soru şu:

Suriyeli mültecilere kırk milyar dolar, kendi açıkladıkları rakam, evet kırk milyar dolar harcayan bu devlet, İstanbul Üniversitesi’ne neden yardımda bulunmuyor?

Ne de olsa, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" ile yönetiliyoruz!

* * *

Trump’dan Bir 'İnci'

Başkan Obama ikinci kez Başkanlık yarışına gireceği günlerde, bugünün ABD Başkanı Trump:

"Bizim Başkan İranlılarla savaş başlatmak istiyor. Çünkü, karşıtlarıyla görüşme yapmak, diplomasi yürütmek yeteneği yok, etkisiz ve zayıf. Beyaz Saray’da ciddi bir sorunumuz var. İnanıyorum ki, ilk fırsatta İran’a saldırmayı düşünüyor. Çünkü, yeniden seçilmesinin tek yolunun İran’la savaşmak olduğunu düşünüyor."

Bu yıl Amerika’da Başkanlık seçimi var. Seçime giderken Trump ne yapıyor? Kendi deyişiyle, 'diplomasi yürütmek yeteneği yok ki', İran’la savaş başlatmayı düşünüyor.

O gün öyle, bugün böyle, bunun adı da 'politika'!

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"