Sadece 2019 yılında köprüler, otoyollar, havaalanlarında, onları yapanlara "geçiş garantisi için Hazine’den ödenen para 7.8 milyar lira". Virüs salgını nedeniyle buralarda trafik kesinlikle düştüğüne ve daha da düşeceğine göre, bu yıl açıktan ödenecek paranın on milyar lirayı geçmesi işten değil.
"Kalkan" adı altında virüse karşı mücadelede açıklanan ekonomik paket ise, 100 milyar lira.
Önceki gün Meclis’te bazı MHP’li milletvekilleri dahil, tüm muhalefet sözcüleri "geçiş garantisi paraların ödenmesinde bir yıllık erteleme" öneriyor, 100 milyarlık pakete eklenmesi için. Sekiz, on müteahhite ödemenin ertelenmesi, ücretsiz izne çıkartılan ya da dükkanlarını zorunlu olarak kapatan küçük esnafa belki bir nefes aldırır, düşüncesiyle.
Son yıllarda şuraya buraya önüne geldiği gibi savrulan paraların hesabını AKP şimdi yapıyor mudur, o harcamalar için şimdi dizlerini vuruyor mudur, bilmiyorum.
Bu geçiş garantisinin dışında...
"Suriyelilere kırk milyar dolar harcadık" sözüne ve gerçeğine tepkiler karşısında, "gerekirse kırk milyar dolar daha harcarız" derken, AKP acaba şimdi bunun pişmanlığını duyuyor mudur, bilmiyorum.
Ya da "İşsizlik Fonu ile Merkez Bankası İhtiyat Akçesinin" başka yerlerde kullanılmasına, AKP şimdi "ah neden yaptık bu düşüncesizliği" diyor mudur, bilmiyorum.
Bu fonun ve akçenin toplamı 200 milyar lira yapıyor, açıklanan "kalkan" paketinin iki katı!
Dayanışmaya ne örnek ama
Dünya Sağlık Örgütü Genel Sekreteri:
"Virüse karşı en iyi mücadele, bu salgını yenmenin en iyi yolu toplum içindeki dayanışmadan, birbirine yardım etmekten geçiyor."
Dayanışma... Hangi siyasal görüşte, hangi etnik kimlikte, hangi sosyal sınıfta, hangi kültürde, hangi ulustan olursa olsun, dayanışma...
TBMM’de önceki gün muhalefet virüse karşı özellikle ekonomik önerilerini sıralarken, AKP her zamanki gibi, elbette dinlemiyor ve bunları "siyasal eleştiri" kabul ediyor. Oysa, muhalefet öncelikle düşük gelirli insanların ekonomik durumlarına belli ölçüde çare olabilecek öneriler getiriyor. Art niyet olmaksızın, "toplumla dayanışma" adına.
Malum, açıklanan "kalkan" paketi sermayeyi kolluyor. Örneğin, herkesin kaçınılmaz olarak tükettiği gıda ürünlerinde, elektrik ve doğalgaz faturalarında KDV’yi indirmek varken, uçak biletlerinde KDV’yi indiriyor.
HDP’den gelen eleştirilere sinirlenen AKP Grup Başkan Vekili Mehmet Muş karşılık veriyor:
"Sokağa çıkıp soralım bakalım, HDP mi daha zararlı, korona virüs mü?" (TBMM 24 Mart 2020 tarihli tutanak, s.40).
Nasıl "dayanışma" ama!
TTB'nin anketi
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ne gibi önlemler üzerinde durulması gerekir içerikli toplantılara çağrılmıyor. Onlar AKP’yi desteklemiyor ya, onun için çağrılmıyor! AKP’den bir başka "dayanışma" örneği!
TTB durumu netleştirmek üzere gerekli bir anket düzenliyor. 74 ilde bin 820 sağlık çalışanına uygulanan bir anket. Buna göre:
"- Sağlık çalışanlarının yüzde 70'i çalıştığı sağlık kurumunda 1'den fazla koronaya yakalanmış hasta bulunduğunu
- Yüzde 6'sı çalıştığı sağlık kurumunda korona hastasıyla yüz yüze teması bulunduğunu
- Yüzde 78'i maske, yüzde 74'ü siperlik ya da koruyucu gözlük, yüzde 71'i tek kullanımlık önlük-tulum, yüzde 38'i de eldivene erişim konusunda sıkıntı yaşadığını belirtiyor."
Bu oranlar şunu gösteriyor:
"Sağlık çalışanları gerektiği gibi korunamıyor. Sağlık çalışanları korunamıyorsa, halk nasıl korunacak?"
Düşünmek bile kabus.
Ve de ayrıca, şunu gösteriyor, "virüse karşı mücadelede nerede olduğumuzu"...
"Koronavirüs" derken
11 Mart’tan bu yana, iki haftadır sadece Koronavirüs'ü konuşurken...
- Demokrasi bir kez daha yara alıyor. HDP’li sekiz belediye başkanı daha görevden alınıyor, yerlerine kayyum atanıyor. Böylelikle "seçimlerde 68 belediye başkanlığı kazanan HDP’nin elinde sadece 18 belediye kalıyor, elli belediye kayyuma gidiyor". Olağanüstü bir sayı.
- Ve de cezaevlerindeki mahkûmları Koronavirüs'ten korumak amacıyla, "kısmi af" çalışmaları hız kazanıyor. Mahkûmların korunması için atılan adım tamam, ama hangi içerikte? Başlangıçta kapsam dışı kalacağı belirtilen ancak, sonradan af paketine dahil edilen "cinsel istismar ile uyuşturucu mahkûmlarını" salıvermek hangi aklın ürünü?
Bu konulara ilişkin farklı görüşler AKP’nin bir kulağından giriyor, ötekinden çıkıyor.
Korona... Önlem... Öneri... Dayanışma... Söylenenler "acaba doğru olabilir mi" düşüncesi bu sefer bile uğramıyor AKP’ye.