Üzerinde renkli bir sivil elbise, gri bir gömlek, sakin, kendine güvenli, sık sık öksürüyor. Kıyafeti, sözleri, verdiği emirlerle terör örgütü liderinden çok, seçimle iktidara aday sivil lider imajı çizmeye çabalıyor:
HTŞ terör örgütünün lideri Muhammed El - Colani.
Amerika tarafından aranıyor, başına on milyon dolar konuyor ama...
İlk röportajını Amerikan CNN International’a veriyor!..
Silahlarının önemli bölümü de, Amerikan markalı!..
Amerika Esad’ı devirmek için HTŞ’yi kerterize alıyor. Colani Suriye’de yeni bir rejim kurulması için militanlarını bir yıldır eğitirken, kendisi de siyasi eğitimden geçiyor. Sivil görünmeye, cihatçı kimliğini gizlemeye dikkat ediyor.
“Kendisini feshetmek”
HTŞ Şam’ı ele geçirirken, Colani:
“Kardeşlerim, Şam’a alçakgönüllü şekilde girin. Halka iyi davranın, kamu mallarına zarar vermeyin, onlar büyük Suriye Halkı’na aittir. Farklı kültür ve dinden gelen insanlara saygı gösterin”.
Amerikan Basınındaki yorumlara göre, hatta:
“Suriye’de yaşayan farklı din ve etnik kökene sahip insanların ülkeyi birlikte yönetmeleri için HTŞ’nin kendisini feshedebileceğine bile işaret ediliyor. Colani uluslararası meşruiyet arıyor”.
Başına koyduğu on milyon doları geçin, ABD sempatik bir Colani yansıtmaya çalışıyor. Onun sigara ve müziği yasaklamadığını, kadınların türbansız sokağa çıkmalarında engel görmediğini ekliyor.
Oysa, HTŞ içinde var olan çeşitli terör örgütlerinin tamamının cihat karşıtı bu eğilimlerden rahatsızlık duyduğu bir gerçek.
Colani CNN’de:
“Esad muhaliflere şiddet uyguladı, ben siyasi çözümden yanayım. İnsanlara düşüncelerinizi zorla kabul ettiremezsiniz, onun için sizden farklı düşünenlerle diyalog kurmak şart”.
Amerika terör örgütleri içinde yetişen, kendisi terör örgütü kurmuş biri değil de, sanki Suriye’de barışa ve diyaloğa açık yeni bir rejimin temellerini atmaya hazırlanan birini takdim ediyor gibi!..
Esad yalnız kaldı
Kasım sonunda Moskova’da Putin’le yaptığı son görüşmede istediğini elde edemeyen Esad’ı Arap ülkeleri de yalnız bırakıyor.
Amerikan Wall Street Journal’a göre, HTŞ Suriye’de kentleri tek tek ele geçirirken, Mısır ve Ürdün Esad’ı ülkesini terk etmeye çağırıyor. Irak ve BAE’den silah ve istihbarat yardımı istemesi yine karşılıksız kalıyor.
Kendi ordusunun komutanları da Esad’dan vazgeçiyor.
Neler olabilir?
Esad’ın devrilmesi başka ülkelerde de farklı etkiler yaratabilir. Bir dizi senaryo var.
-Suriye: 1992’de Yugoslavya’nın parçalanmasından nasıl yedi ayrı ülke doğmuş ise, şimdi de Suriye parçalanabilir, yeni devletler doğmayabilir, belli bölgeler farklı güçlerin denetimine girebilir.
-Rusya: Lazkiye’deki deniz üssünü korumak için Amerika ile anlaştığı, gücünü iyice kaybetmiş Esad’ı gözden çıkardığı öne sürülüyor. Ayrıca, Ukrayna savaşına son vermesi beklenebilir.
-İran: Rusya ile birlikte iki büyük kaybedenden biri. Tahran’ı kendi içinde daha az huzurlu günler bekliyor olabilir. HTŞ ilerlerken, Esad’a yardım edemeyişi İran’ın askeri gücünün sorgulanmasına yol açıyor. Yoksa, sanıldığı ölçüde güçlü değil mi?..
-Körfez Ülkeleri: Suriye’de yeni bir rejimi desteklemeye hazır görünüyor. İsrail Hamas’a ağır darbeler indirirken, hepsi kapalı kapılar ardında İsrail’den yana tavır alıyor.
-İsrail: Esad’ın devrilmesinden en karlı çıkan ülke. Suriye’nin parçalanma sürecinde belli bir toprak bile elde edebilir. Bölge kim bilir hangi süreyle, İsrailden sorulabilir. HTŞ ile arasında su sızmıyor.
Ve Türkiye
Türkiye’nin tutumunu Tayyip Erdoğan çok net ortaya koyuyor:
“Muhaliflerin yürüyüşü şu an itibariyle devam ediyor, temennimiz kazasız, belasız Suriye’deki bu yürüyüş devam etsin. Esed’e çağrımız olmuştu, ne yazık ki, olumlu cevap alamadık”.
Bu sözler net bir desteğin ifadesi. Ankara’nın rejim muhalifi Suriye Milli Ordusu ile içli dışlı olduğu biliniyor. HTŞ ile de sorun görünmüyor. O rahatlık içinde Ankara:
HTŞ’nin PYD’yi saf dışı bırakmasını hesaplıyor olabilir. PKK / PYD terörünün çözümüne artık yeni bir aktör ekleniyor. PYD bunun farkında, ki dün HTŞ’ye çiçek atıyor.
Esad’ın düşmesiyle birlikte, Türkiye’nin izlediği Suriye politikası amacına ulaşıyor.
Şimdi...
Erdoğan içerde gücünü hızla kaybettiği bir dönemde, Suriye’deki bu gelişmeyi içerde kendi avantajına dönüştürmek amacıyla elinden geleni yapacağına hiç kuşku yok. Yandaş medyada zafer naraları duymaya hazırlanın!..
Ancak, ortalama yurttaş için Suriye’de amacına ulaşması ne ifade eder, orası ayrı.
“İleri üçlü”
TV’de bir spor programı vardı ya da hala var.
“İleri Üçlü” diye.
Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında:
İsrail ile yeniden el sıkışırsa...
Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!..
Türkiye - Amerika - İsrail.
İngiliz parmağı
Bir de adı hiç geçmeyen başka bir aktör var:
İngiltere!..
Perde arkasında kalmayı iyi beceriyor. “Orta Doğu” denilince, İngiltere’yi ihmal etmek yanlış.
Suriye planlarını Washington’la birlikte hazırladığı öne sürülüyor.
Bugünden hesaplanamayan bin türlü gelişmeye açık aylar, belki de yıllar...
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|