"Bir senede 25 yıl geriye götürdü..."
Yeminli yandaş medyanın manşetlerinden biri... İstanbul’da sel baskınına uğrayan semtlerinden söz ederek, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştiriyorlar.
O manşeti görünce 2009 eylül ayına gidiyorum... İstanbul’da aşırı yağış sonunda otuz kişi hayatını kaybediyor. Derelerdeki yapılaşma nedeniyle, derelerin taşması sonucu.
O sırada Tayyip Erdoğan Başbakan, sel felaketi üzerine:
"Dere yataklarında yapılanmaya gidilmeyecek. İmara ters adımlar atmayacağız. Ama, kalkar da dere yatağına binalar yaparsak, derelerin intikamı ağır olur. Şu anda bu acıyı yaşadık, (otuz kişinin hayatanı kaybetmesini söylüyor, y.d.) şimdi yeni bir adım atalım. Garajdı, fabrikaydı, konuttu, ne varsa, bunları süratle derelerden kaldırmamız lazım."
İki gün önce İstanbul’un pek çok semtini sel basıyor. Sel baskınları en çok nerede?
Derelerden taşan sularda! Derelere yapılan konutlardan, çarpık yapılaşmadan dolayı!
AKP 2009’da İstanbul’u on beş yıldır yönetiyor, AKP 2019’da İstanbul’u yirmi beş yıldır yönetiyor. 2009’da "derelerde yapılaşmaya gidilmeyecek" deniyor, 25 yıldır derelerde yapılaşmaya gidiliyor. Sonuç ortada.
Sonra da, "bir yılda 25 yıl geriye götürdü" polemiği!.. İnsanın biraz yüzü kızarır!
Bursa'da aynı hikâye
Konu hazır "verilen sözlerden" açılmışken...
Recep Altepe... 2009 - 2017 arasında AKP Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı. 2016 yılında Recep Altepe anlı şanlı bir basın toplantısı düzenliyor:
"Dereler ıslah edilmiştir, artık sel tehlikesi ortadan kalkmıştır."
Üç gün önce Bursa’da aşırı yağış sonucu Altepe’nin "ıslah edildi" dediği dere taşıyor, beş kişi hayatını kaybediyor.
AKP Bursa’yı on altı yıldır yönetiyor. Ayrıca...
AKP Büyükşehir Belediyesi bölge köylere yeteri kadar hizmet götüremiyor. Onun ötesinde, Devlet Su İşleri dere ve kanalları ıslah edemiyor, altyapı yatırımları eksik kalıyor, Bursa’nın çeşitli ilçe ve mahallelerinde sel baskını nedeniyle sebze ve meyve üreticileri büyük zarara uğruyor.
Yusufeli Barajı saat 11'de
Konu hazır "verilen sözlerden" açılmışken...
26 Şubat 2013... Artvin Yusufeli Barajı temel atma töreni... AKP grup toplantısında Tayyip Erdoğan barajı yapacak firmanın sahibi Limak’ın patronu Nihat Özdemir’e soruyor, "Nihat Bey ne zaman açacaksınız bu barajı?" Nihat Özdemir kendinden emin, "29 Mayıs 2018’de Sayın Başbakanım, saat de vereyim, saat 11’de açacağız".
Bugün 25 Haziran 2020, CHP Artvin milletvekili Uğur Bayraktutan gerisini tamamlıyor, "verilen tarihten sonraki üçüncü yıla giriyoruz, ortada baraj maraj yok!.."
Derelerin ıslahından, barajların yapımına... Bol laf, bol algı operasyonu, sonuç sel baskınları, hayatlarını kaybeden insanlar, ürünlerini yitiren üreticiler...
"Başkanın adamı" da söz vermiş
Konu hazır "verilen sözlerden" açılmışken... Selle suyla, dereyle, barajla ilgisi yok...
2019 Nisan... Avukat Sertuğ Sürenoğlu İstanbul’da Erdoğan’ın da katıldığı ve ona yakın ailelerin düğünü için trafiğin kesilmesini eleştiriyor. Çıkan tartışmada Erdoğan’ın korumaları Sürenoğlu’nu darp ediyor. Korumalar hakkında dava açılıyor.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu bir avukatın durup dururken darp edilmesi karşısında:
"Ben bu işi sonuna kadar takip ederim. Barolar takip eder. Türkiye Barolar Birliği takip eder. Şakağıma tabanca dayasanız, ben bu işin peşini bırakmam. And olsun bırakmam."
CHP milletvekili Mahmut Tanal’ın soru önergesine yanıt veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu darp eden korumalar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘takipsizlik kararı verdiğini, dosyanın işlemden kaldırıldığını" bildiriyor. Korumalar aklanıyor!..
Ya konuyu takip edeceğine "ant içen" Metin Feyzioğlu?.. O nerede?.. O şimdi "Başkanın Adamı"!.. Koskoca Türkiye Barolar Birliği Başkanı bu kadar mı perişan hale düşer?..
* * *
27 Mayıs nedeniyle Türkeş’e alkış, 12 Mart ve 12 Eylül nerede?
"Darbeleri Araştırma Komisyonu..."
Meclis’te 2012’de kurulan bu komisyon Türkiye’de askeri darbeleri araştırmakla görevli iken, ağırlıkla 28 Şubat darbesi üzerinde duruyor. Çünkü, 28 Şubat AKP’nin içinden geldiği Refah Partisi’ni hedef alıyor. 28 Şubat’ta imzaları bulunan generaller hapse atılıyor, ceza alıyor.
"Darbelerle değil, özellikle 28 Şubat Darbesi ile hesaplaşmaya" dönüyor iş!..
O komisyon çalışmasında örneğin 27 Mayıs yok!.. 12 Mart ve 12 Eylül eh işte!..
27 Mayıs sonrasında Demokrat Partililer Yassıada’da yargılanıyor. Önceki gün bu kez "AKP usulü dindar olmayan ve fakat muhafazakâr kitleye" şirin görünmek, o kitlenin oyunu almak amacıyla 27 Mayıs ile hesaplaşmak adına, Yassıada kararlarının geçersiz sayılmasına ilişkin bir yasa getiriyor. Kabul edilen yasa, orada mağdur olan yakınlara tazminat yolu açıyor.
Olayda bir "garabet", bir de "eksiklik" var.
Garabet: Yasa görüşülürken MHP’nin de, AKP’nin de hali tam komedi!.. MHP’liler eski başkanları Alpaslan Türkeş’in Yassıada’da verilen idam kararlarından dönülmesi için ihtilalin lideri Cemal Gürsel’e yazdığı mektubu okuyor.
Tamam yazmış da...
Alpaslan Türkeş?.. Ya o 27 Mayıs’ın kudretli albayı, ihtilalin ikinci adamı değil mi?.. Askerlerin daha uzun süre yönetimde kalmasını istemiyor mu?.. Demokrasiye daha geç geçilmesi fikrinin babası değil mi?.. İhtilali gerçekleştiren Milli Birlik Komitesi onu ve on üç arkadaşını sırf bu nedenle tasfiye etmiyor mu?..
MHP’liler parlata parlata Türkeş’ten söz ederken, AKP’liler onu alkışla destekliyor!.. Yassıada kararları ile ne hesaplaşma ama!..
Eksiklik: Madem Yassıada kararlarını geçersiz sayıyorsunuz, madem o tarihte mağdur olanlara tazminat yolunu açıyorsunuz, 12 Mart ve 12 Eylül’de binlerce insan mağdur olmuyor mu?.. İdamlar, işkencede ölenler, işkenceden geçenler, hak kaybına uğrayanlar yok mu?.. Onlar neden dikkate alınmıyor?..
CHP alınması için önerge veriyor, sonuç malum, AKP ve MHP oylarıyla önerge geri çevriliyor.