13 Ağustos 2021

“Unutursam Fısılda”

Sorular belli! Yanıtlar önceden hazırlanıyor, hatta ‘şahsım’ olur da, bir hata yapar diye, garantiye almak için vereceği yanıtlar önündeki promptere yazılıyor, o da oradan okuyor”.

Senarist ve Yönetmen:

Çağan Irmak.

Oyuncular:

Hümeyra, Işıl Yücesoy, Köksal Engür, Farah Zeynep Abdullah, Kerem Bürsin, Mehmet Günsür, Gözde Cığacı, Gürkan Uygun.

Vizyona girdiğinde çok tutulan filmlerden biri. Şarkıcı olmak isteyen Hatice ile ona karşı çıkan Hanife’nin çekişmeleri, anlaşmazlıkları anlatılıyor.

Birbirinin zıddı olan iki kardeş Hatice ve Hanife, hiç bir konuda anlaşamıyor. Hatice şarkı söyleme tutkusunda, ısrarla hayallerinin peşinde gitmek arzusunda. Ablası Hanife tutucu, içine kapanık, küçük dünyasında yaşayan biri.

Bir gün kasabaya gelen bir müzisyen Hatice’yi keşfediyor, aralarında aşk başlıyor, aşk ve müzik onları İstanbul’a götürüyor. Önce büyük başarı, ardından sönen hayaller.

Evine dönüyor, ablası Hanife geçmişin hesabını soruyor.

Yine de, yeniden sahneye döndüğünde, karşı çıktığı ablası yıllar sonra kardeşinin yanında, sahnede ona yardım ediyor, sahneye çıkmadan önce, Hatice ablasına:

“Unutursam fısılda!”

İzlediğim için biliyorum, romantik, hüzün veren, geçmişle hesaplaşmayı ön planda tutan iyi bir film.

 Sahne: Yandaş kanallar

 2014 yapımı bu film İstanbul ve Ödemiş’te çekiliyor.

Bu kez, senaryo ve yönetmen, emin değilim ama muhtemelen öyle olması mantıklı, “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı”.

Başrolde:

Tayyip Erdoğan.

Oyuncular:

“Nam-ı diğer gazeteciler, yani yandaşlar”.

 Bu kez film değil, gerçek. Yapım tarihi 11 Ağustos 2021, önceki akşam. Filmin çekildiği yer “yandaş kanallardan bazıları”. 

Sorular belli

 Filmin adı ne? Filmi izledikçe, adının önemli olmadığı ortaya çıkıyor.

Çünkü, çok başka bir gerçek var:

“Adına, ‘basın sohbeti, gazetecilerle sohbet, Erdoğan şu kanalda’  faslından, ne derseniz deyin, dünya tarihinde eşi görülmemiş sahneler birbirini izliyor”.

Ülkeyi yöneten kişi, karşısında nam-ı diğer gazeteciler.

“Nam-ı diğer gazeteciler soruyor, Tayyip Erdoğan önüne konulan prompterden okuyor vereceği yanıtı!

Yani:

Sorular belli! Yanıtlar önceden hazırlanıyor, hatta ‘şahsım’ olur da, bir hata yapar diye, garantiye almak için vereceği yanıtlar önündeki promptere yazılıyor, o da oradan okuyor”.

Türkiye’de ya da dünyada herhangi bir ülkede, basın tarihine geçecek eşi görülmemiş bir basın skandalı!

Herkesin gözü önünde!

Fısıldamalar

 2014 tarihli “Unutursam Fısılda” filmi ile bu film arasında bir fark var.

2014 tarihli filmde, kardeşi ablasına açıkça “Unutursam Fısılda” diyor ve o sahne filmin en dramatik, en hüzünlü sahnelerinden biri, final sahnesi.

11 Ağustos 2021 tarihli yapımda ise:

“Fısıldamalar özgün senaryoda yok, Erdoğan’ın vermesi gereken yanıtlar sırasında aniden ortaya çıkıyor, önündeki yazılı metnin dışına çıktığında, ‘aman ağzından bir şey kaçırmasın’ telaşıyla, araya giren ‘fısıltılar’ faslından”.

Hani...

“Unutursam Fısılda”, işte!

Ayrıca, o fısıltılar final sahnesi filan değil, film boyunca zaman zaman havada uçuşuyor.

 “Ülke bunu da gördü”

 Fısıltı skandalı elbette herkesin dikkatini çekiyor. Örneğin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu sosyal medya hesabında:

“Bırak sorulara vereceğin cevapları, bana edeceğin hakaretleri bile promptera yazdırmak zorunda kalıyorsun. Gazeteci fısıldaması ile söyleşi de, gördü bu ülke sayende”.

Bir başka kanalda DEVA Partisi Başkanı Ali Babacan var, orada her şey normal, ne önünde yazılı metin var, ne de gazeteci fısıldaşmaları. Babacan haklı olarak:

“Prompter kullanmadan soruları cevapladığım bir yayını daha geride bıraktık”. 

Yangınla mücadele

Filmin “yangınlar” bölümünde, konu madem “yangın”, Erdoğan mangalda kül bırakmıyor.

Defalarca söylediği gibi, “bizden önce ambulans yoktu, buzdolabı yoktu” türünden giriyor konuya. İktidarı döneminde arazöz, su ikmal araçları, müdahale araçlarının ne kadar arttığına ilişkin sayılar veriyor.

Her konuda olduğu gibi, “yangın söndürmede de dünyada lider ülke olduğumuzu” bir kez daha, “bizi kıskanan Batılılara” duyuruyor.

Madem o kadar başarılıyız, “yangınlar neden iki hafta sürüyor” sorusunu sormak, nam-ı diğer gazetecilerin aklına gelmiyor.

Gelse bile:

“Bu tür sorular... Neme lazım!”

Sen bugünlük ve bugün için “gazetecisin(!)”, yarın kim bilir? 

170 bin hektar

“Yangın söndürmede lider ülkeyiz” gibi konuların doğruluğu eğriliği somut rakamlarla belli oluyor. Çok basit bir matematik var.

“Eğer, yangın söndürmede başarılı isen, yıllar itibariyle daha az hektar ormanın yanması gerekiyor”.

Başarılısın, hemen müdahale ediyorsun, yangın büyümeden söndürülüyor, daha az hektar orman yanıyor, öyle değil mi?

Oysa, rakamlar başarısızlık anıtı.

“2018 yılında 5.3 bin hektar orman yanıyor. 2019’da bu sayı 11.3 bin hektara yükseliyor. 2020’de 20.9 bin hektarı buluyor. Ve bu yıl şu ana kadar 170 bin hektar orman yanıyor”.

Bu mu başarı?

İtiraf ve CHP

 Filmin tavan yaptığı sahnelerden biri Türk Hava Kurumu (THK) ve uçaklar.

Malum, yangınlarla birlikte THK en çok gündeme gelen kurumların başında geliyor. İktidar sahipleri ile THK’daki kayyımın birbirini tutmaz açıklamaları bu tarihi kurumun nasıl çöktüğünü ortaya koyuyor.

Erdoğan geçen akşam bunu itiraf ediyor:

“THK yetkilileri gerekli adımları atmayıp, gerekli bakımları yapmayarak, uçakları ölüme terk etmiştir”.

Bundan daha açık, daha net bir itiraf olabilir mi? Ama, yine de... 

“Bunun arkasında CHP zihniyeti vardır. Uçakları yaptırmayan eski yöneticilerdir”.

İnsan söyleyecek söz bulamıyor.

19 yıldır iktidarda ama, “gerekli adımları atmayan CHP zihniyeti!”

İstediğini, bir gece yarısı kararnamesiyle görevden alan, göreve getiren kendisi mi, CHP mi?

Yıllardır her konuda “asıl sorumlu benim” diye ortaya çıkan kendisi mi, CHP mi?..

“İletişim Başkanı ya da yetkili olsam, o cümleyi silerdim prompterdan”.

Çok garip duruyor.

Unutmuş olabilir

Ancak...

Bunları bir an için unutmuş olabilir!.. Sayısız kez çıkmasına rağmen, yine de ve ne de olsa, sahne heyecanı!

Bir de, prompterda da yoksa...

O zaman...

“Unutursam fısılda!”

İçeriğini bir yana bırakın, hep bildik övünmeler...

Filmin en heyecanlı anları ise, o fısıldaşmalar...

2014’de o cümleyle gelen bir hesaplaşmanın hüznü, geçen akşam yerini tarihe geçecek skandala bırakıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"