"Böyle bir yazı, üstelik bir büyükelçinin yazısı bir gazetede yayımlanıyorsa, o yazının ilgili hükümetin bilgisi dışında olması mümkün değil. Hele de, Almanya’da."
Bu yazı Türkiye’den birkaç ay önce ayrılan Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann’a ait.
Yazıya geçmeden önce, bir kuralı vurgulamak gerek. Gerek ki, kimin, ne düşündüğünü anlamak kolay olabilsin.
Bir süre önce Türkiye’deki görevi sona eren Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann eylül sonunda Frankfurter Allgemeine Gazetesi’nde bir makale kaleme alıyor. Erdmann o yazıda Ankara’daki görevi sırasında edindiği gözlemleri özetliyor. Şöyle:
Türkiye’de:
"- Demokrasi askıya alınmış bulunuyor.
- Yargı siyasallaşmış durumda.
- Temel hak ve özgürlükler işlemiyor.
- Sivil toplum baskı altında.
- Dış politikada saldırgan tutum devam ediyor."
Türkiye’deki siyasi rejimin ülkeye "ağır bir tablo" getirdiğini belirten Erdmann sistemin giderek çözümsüz hale geldiğini vurguluyor.
Yine de, şöyle noktalıyor:
"Türkiye ile yeniden dost olmalıyız."
Bu makalenin Alman Hükümeti ile uzak yakın ilgisi yok. Ancak, Alman Hükümeti’nin düşüncesini yansıttığına da kuşku yok.
Zaten son AB toplantısında Almanya Başbakanı Merkel’in Türkiye ile ilgili açıklamaları da, bu yönde.
Paris Büyükelçisi
Her ülkenin dış politikasında önem verdiği ülkeler var. O ülkelere gönderilen büyükelçiler her zaman titizlikle seçiliyor.
Örneğin, Türkiye için Moskova, Washington, Berlin, Tahran merkezlerine gönderilen büyükelçiler, iktidarda hangi hükümet olursa olsun, çok uzun yıllar hep titizlikle seçiliyor. Çünkü, o merkezler Türkiye için önemli.
Ama, son yıllarda Arap saçına dönüyor. "Yakınlar, yandaşlar, vs." çeşitli ülkelere büyükelçi olarak gönderiliyor. Şaşmış atamalar!..
Almanya için ise, birinci öncelik Fransa. Alman hükümetleri en güvendikleri diplomatlarını Paris’e büyükelçi olarak gönderiyor.
Bunun son örneği var. 2015 yılında Almanya’nın Paris Büyükelçiliği'ne atanan kişi kim?..
"Nikolaus Meyer Landrut... Merkel’in danışmanı iken, Paris’e atanıyor."
Başbakan danışmanı... Paris’e... Verilen önemi gösteren bir atama...
AB Ankara Temsilciliği
Şimdi o Landrut nereye atanıyor?..
"Avrupa Birliği (AB) Ankara Temsilciliği'ne..."
Sadece Almanya’nın değil, aynı zamanda AB’nin Türkiye’ye verdiği öncelik açısından...
Oysa, Türkiye - AB ilişkileri çok kötü değil mi?.. Kötü.
O zaman?..
Landrut’un sözlerine bakın, hem de Fransa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmaya:
"Temel hak ve özgürlükler konusunda Türkiye’de ciddi eksiklikler var ancak, yine de Türkiye ile işbirliği yapmak gerek.
Türkiye bölgede önemli bir aktördür.
AB ilişkileri devam ettiği sürece, Türkiye’nin reform çabalarına ivme kazandırmak için fırsat yakalanması mümkün olabilir."
Merkel’le aynı düşünceyi paylaşıyor.
Angela Merkel - Nikolaus Meyer Landrut
Neden?
Peki, bu yaklaşım neden?..
Almanya Türkiye’deki sistemin işlemediğini çok iyi görüyor. Hem siyaseten, hem ekonomik olarak, hem de dış politikada.
Türkiye ile ilişkileri yürütmeyi, Türk hükümeti ile değil, Türk halkı adına yararlı görüyor. İlişkisini Türk halkı ile sürdürmeyi doğru bir politika olarak görüyor.
Toplumun her kesimine sıçramış kaosu kendi haline bırakmamak adına...
Ankara Büyükelçisi
Türkiye’ye verilen önemin bir başka göstergesi daha var.
Almanya’nın Ankara’ya atadığı yeni büyükelçi...
Jürgen Schulz daha önce Türkiye dahil, Batı ve Güney Avrupa sorumlusu, BM’de Almanya Daimi Temsilci Yardımcısı ve...
O da, Merkel’in yakın ekibinden...
Avrupa Birliği Türkiye’yi Almanya üzerinden yakın izlemeye alıyor.
Atamalardan belli... Almanya’nın birinci önceliği Türkiye.
Orada yaşayan 3.5 milyon Türk, her türlü ticari ve turistik ilişkiler, birbiri içine geçmiş kuşaklar...
Türkiye’yi kendi haline bırakmak istemiyorlar...
Kaosun maliyetini biliyorlar...
Türk halkını düşünerek...