Amerikan medyasından ve her türlü açıklamalardan 24 saat önce...
Joe Biden'in ABD Başkanlığına seçilmiş olduğunu ilk tespit eden FBI.
FBI (Federal Bureau of Investigation), Türkçesi, Federal Soruşturma Bürosu. CIA'nın aksine, FBI Amerika'nın iç istihbarat ve güvenlik gücü.
FBI'ın elde ettiği istihbarat, Biden'in seçildiğini gösteriyor. Amerikan medyasındaki açıklamalardan 24 saat önce...
Biden'in seçildiğini tespit edince, FBI ne yapıyor?..
"FBI yeni Başkan Biden'ın evinin bulunduğu hava sahasını kapatıyor, evinin çevresini koruma altına alıyor. Biden'a Başkan muamelesi çekiyor!.."
Ne de olsa, "istihbarat!.."
Demokratlar ve Cumhuriyetçiler
Biden'in Başkan seçilmesi sonrasında ele alınacak elbette çok konu var. Bunlardan biri de, "Başkanlığın, diğer deyimle iktidarın seçim yoluyla sürekli el değiştirmesi".
Trump gibi demokrasiye olağanüstü zararlar veren, sakat ve zavallı bir Başkana rağmen, Biden'in seçimi "Amerikan demokrasisinin işlerliğini" bir kez daha gösteriyor.
Son yetmiş beş yıla bakıldığında:
- Harry Truman, 1945 - 1953, Demokrat Parti.
- Dwight D.Eisenhower, 1953 - 1961, Cumhuriyetçi Parti.
- John F. Kennedy, 1961 - 1963, Demokrat Parti.
- Lyndon Johnson, 1963 - 1969, Demokrat Parti.
- Richard Nixon, 1969 - 1974, Cumhuriyetçi Parti
- Gerald Ford, 1974 - 1977, seçilmiyor, istifa eden Nixon'ın dönemini tamamlıyor.
- Jimmy Carter, 1977 - 1981, Demokrat Parti.
- Ronald Regan, 1981 - 1989, Cumhuriyetçi Parti.
- Georg Bush, 1989 - 1993, Cumhuriyetçi Parti.
- Bill Clinton, 1993 - 2001, Demokrat Parti.
- Georg W.Bush, 2001 - 2009, Cumhuriyetçi Parti.
- Barack Obama, 2009 - 2016, Demokrat Parti.
- Donald Trump, 2016 - 2020, Cumhuriyetçi Parti.
Ve şimdi Biden, Demokrat Parti.
Arada iki kez üst üste kazanan Başkanlara rağmen, iktidarın el değiştirmesi Amerikan demokrasisinin başarılarından biri. Amerikan Halkının siyasi tercihi "iktidarın el değiştirmesiyle demokrasinin sağlamlaşmasına" yol açıyor.
Madalyalar fırlatıldı
Bir süre önce NATO Zirvesi...
Washington'da NATO'yu protesto etmek üzere toplananların yer aldığı alana bir kürsü konuyor. Kürsüde kimler var?..
"Irak ve Afganistan'da savaşmış Amerikan askerleri var... Hepsi de, madalyalı.. ‘Terörizmle Mücadele Madalyası' almışlar..."
Onlar tek tek mikrofonu ellerine alıyor ve toplanan halka sesleniyor:
"-Bize, Irak Halkını özgürlüğe kavuşturacağız, dediler, biz gittik, petrol kuyularının bekçiliğini yaptık...
-Bize, Irak'ta kimyasal silah var, dediler, biz gittik, kimyasal silah filan bulamadık...
-Bize, barış getirmek için gidiyorsunuz, dediler, biz savaştık, barış filan getirmedik...
-Bu yalanlara alet olduk, çok acı çekiyoruz... Ve çok üzgünüz..."
Sekiz, on Amerikan askeri kürsüde bu ve benzeri konuşmalar yapıyor, sonra...
"Verilen madalyaları fırlatıp atıyorlar... Bunlar hiç bir işe yaramayan, insan haklarına aykırı madalyalar" diyerek...
Bu kendi içinde başlı başına çarpıcı bir protesto, savaş karşıtı, Amerikan emperyalizmine ağır eleştiri getiren bir eylem.
O çarpıcı protestonun çok dikkate değer bir yönü daha var:
"Madalyaların fırlatılmasıyla ilgili bu görüntüler, Biden'in Başkan seçilmesinin kesinleşmesinden hemen sonra tekrar yayınlanıyor..."
"Barışa özlem" anlamında...
Biden'dan beklenti anlamında...
"Gitmem" diye tepinen biri
"Seçimle gelmek... Seçimle gitmek..."
Demokrasinin vazgeçilmez kuralı... Kazandığında nasıl seviniyorsan, kaybettiğinde de, gitmesini bileceksin. Halkın demokratik tercihini içine sindireceksin!..
"Yok mahkemeye giderim, yok oylarımız çalındı" vaveylası ve yalanı, insanı ancak rezil ediyor.
Trump şu anda o rezaletin daniskasının peşinde. Demokrasiyi zerre kadar içine sindirememiş, kendisini eleştiren medyaya sürekli ateş püskürmüş, o medyayı sürekli yalancılıkla suçlamış, "gelmiş geçmiş en yalancı Başkan!.."
Demokratik kurumlarla oynamaya kalkmış... Kendisini hini hacette kurtarabilecek kurumlara kendi adamlarını getirmeye kalkmış... Diplomatik nezakete teğet bile geçmemiş... Uluslararası alanda hem pek çok liderin, hem de halkların ezici çoğunluğunun nefretini kazanmış, saçma sapan, cahil biri...
O nedenle, Biden'in seçilmesi aynı ezici çoğunluk tarafından umutla karşılanıyor.
Kendi partisinden uyarılara rağmen, Trump önümüzdeki günlerde farklı yöntemlerle kaos yaratmak isteyebilir ama, artık yandaşları da, tek tek onu terk ediyor.
Yalnızlığa mahkum kalması, kaçınılmaz kader!..
O kaderiyle baş başa kalsın, dünya yarınlara yeni bir umutla bakıyor.