06 Kasım 2015

Trabzon’daki terörün seyircileri

Trabzonspor Başkanı Hacıosmanoğlu’nu 'bağımsız yargı' önüne çıkmaktan AKP'ye yakınlığı mı kurtarıyor?

“Şu kadar süreyle şeref tribününe giremez”, girmesin, ne olmuş?

“Şu kadar süreyle kulübü temsil edemez”, etmesin, ne olmuş?

“Şu kadar süreyle kulüp adına imza atamaz”, atmasın, ne olmuş?

Türkiye Futbol Federasyonu Ceza Talimatnamesinde “hak mahrumiyeti” adı altında sade suya tirit cezalar. Kaldı ki, bu cezaları alan bazı kulüp yöneticileri buna uymuyor, bildiğini okuyor.

Trabzonspor-Gaziantep maçı 2-2 bitiyor, son dakikalarda hakem Trabzon’un bir penaltısını vermiyor. Olabilir, hakem hataları her yerde var.

Sen misin vermeyen? Maçtan sonra hakemlerin linç edilmediği kalıyor, hakemler soyunma odasında tam dört saat mahsur kalıyor, canlarını zor kurtarıyor.

Maçtan sonra Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu kendisinin Trabzon’a gelmesine kadar, hakemlerin stattan çıkarılmaması talimatını veriyor. Dağda yaşıyoruz herhalde. Trabzonspor’un bazı yöneticileri, Trabzonsporlu Federasyon Başkan Vekili dahil, 25 kişilik bir grup soyunma odalarını basmaya kalkıyor, hakemlerin kapısı ağır küfürlerle yumruklanıyor, hakemlerin ne anaları kalıyor, ne sülaleleri.

Futbol Disiplin Talimatı madde 6: “Ev sahibi kulüp stadın ve çevresinin düzen ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Müsabaka öncesi, esnası ve sonrasında meydana gelebilecek her olaydan sorumludur”.

Madde 25: “Görevli olmayanların soyunma odası koridorlarına girmesi yasaktır”.

Madde 40: “Kulüp, hakem soyunma odasının güvenliğini sağlamakla sorumludur”.

Bu maddeler ihlal edildiğinde ne oluyor? O kulübe ceza veriliyor, “yöneticilerine hak mahrumiyeti”. Nedir o mahrumiyet, yukarıda yazının girişinde yer alan, sözüm ona “yaptırımlar”. Fasa fiso.

Trabzonspor başkan ve yöneticilerine dokuz ay ile bir buçuk yıl arasında hak mahrumiyeti, ayrıca toplam 2 milyon 45 bin lira para cezası veriliyor. Para cezası dışında, hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayan cezalar.

1 Kasım seçimleriyle birlikte yeniden tek başına iktidar olan  Ahmet Davutoğlu dört gündür demokrasi, hukukun üstünlüğünden söz ediyor, “78 milyon insanın her birinin can ve mal güvenliği bizim teminatımız altındadır” diyor.  Madem öyle, Trabzonspor-Gaziantep maçının raporlarına baksın. Ve şu sorulara yanıt arasın:

-Disiplin talimatı çok açık olduğu halde, Trabzon Emniyet Müdürlüğü soyunma koridorlarında neden önlem almıyor?

-Soyunma koridorlarını 25 kişi basıyor, hakemler sabahın 3’üne kadar mahsur kalıyor, polis neden müdahale etmiyor?

-Trabzon Valisi, “hakemleri misafir ettik” diye aradan sıyrılmaya çalışıyor, hakemlerin stattan çıkmalarını sağlamak için neden talimat vermiyor?

-İçişleri Bakanlığı Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürü  hakkında neden idari soruşturma açmıyor?

Bu bir terör olayı değil mi? Terör olması için mutlaka dağda ya da alanlarda bomba mı patlaması gerek?

Bu nasıl can ve mal güvenliği teminatı? İnsanların hayatına mal olabilecek ölçüde vahim bir olayı “hak mahrumiyeti” ile geçiştirmeye çalışmak, hukuka açıkça aykırı. Olay disiplin talimatını aşıyor, “ceza hukuku” alanına giriyor.

AKP’nin çok övündüğü bir yasa var, 2011 yılında çıkardığı Sporda Şiddetin Önlenmesine ilişkin 6222 sayılı yasa. Onun 16. maddesi:

“Müsabaka için seyircilerin kabulüne başlanmasından itibaren müsabaka sonrası tamamen tahliyesine kadarki zaman zarfında yetkisi olarak müsabaka alanına, soyunma odaları ve koridorlarına giren kişi üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ve adli para cezası ile cezalandırılır”.

Saha gözlemcisinin raporu tam da bu maddeyi anlatıyor. Buna rağmen, Trabzon Savcılığı bugüne kadar sorumlu yöneticiler hakkında neden kamu davası açmıyor?

Savcılıktan ayrı olarak, hayatları tehlikeye giren hakemler neden kimseden şikayetçi olmuyor? Onları durduran bir baskı mı var?

Yoksa, çok farklı siyasi ilişkiler mi rol oynuyor? Trabzonspor Başkanı Hacıosmanoğlu’nun “büyüklerimize ve AKP’ye yakınlığı” sır değil. Kendisi bunu saklamıyor. Onu ve arkadaşlarını “bağımsız yargı” önüne çıkmaktan bu yakınlıklar mı kurtarıyor?

AKP’li isen “can ve mal güvenliğin teminat altında”, hatta dokunulmazlığın bile var. Değilsen, takdiri ilahi. İşte, “Yeni Türkiye’den” bir manzara daha.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"