15 Nisan 2018

Suriye'ye saldırı: Sanki 2003 Irak'ın tekrarı

İster misiniz, günün birinde birisi çıksın ve “Suriye’de kimyasal silah yoktu” desin

Suriye’ye saldırıdan sekiz dakika önce, ABD Başkanı Trump TV’lerde ağzından köpükler çıkartarak suçluyor:

“Bu bir canavarın suçudur, bir canavarın cinayetidir. Esad kendi halkına karşı kimyasal silah kullanmaktadır, bunlar bir insanın yapacağı işler değildir. Olsa olsa, bir canavarın kendinden geçmiş halinin sonucudur”.

Bu suçlamanın sekiz dakika sonrasında Amerika, İngiltere ve Fransa ortak hava harekatıyla Şam’ı vuruyor.

Saldırı sonrasında İngiltere:

“Bu askeri harekat kimyasal silah kullanmaya kalkan herkese bir uyarıdır”.

Saldırı sonrası Fransa:

“Kimyasal silahlara hoş görüşle bakmamız mümkün değildir. Kimyasal silahlar sadece Suriye Halkının değil, hepimizin güvenliğine tehdittir”.

Saldırıda başı çeken Amerika zaten malum:

“Umarız Esad artık kendine gelir ve halkını kimyasal silahlarla öldürmeye kalkmaz”.

Dolayısıyla, Amerika-İngiltere ve Fransa üçlüsünün Suriye’ye yaptığı son hava saldırısının gerekçesi “kimyasal silahlar”.

Kimyasal üretim merkezleri

Alman haber ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, saldırıda vurulan üç ana merkez şöyle:

1-Kimyasal silahların üretildiği söylenen bir araştırma merkezi.

2-Sinir gazının depolandığı bir merkez.

3-Yine kimyasal silahların üretildiği söylenen Şam’ın kuzeyinde bir başka merkez.

Burada önemli nokta şu:

Kimyasal gaz kullanımı ve bunu gerekçe göstererek gerçekleşen üçlü hava saldırısına ilişkin haberlerin tümü Batı kaynaklı.

Saldırı üzerine dün Batı Basınını tarıyorum, hepsinde aynı haber ve neredeyse aynı cümlelerle, sanki  ortak bir merkezden koordine edilmiş gibi. Hepsine aynı merkezden servis edilmiş gibi.

Bir yerde farklı bir haber var.

Kimyasal silah kullanıldığına ilişkin iddialar üzerine, bu işin Batılı uzmanları Suriye’ye gidiyor ve kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığını araştırmak istiyor ancak, onların bu taleplerine Esad Yönetiminden herhangi bir yanıt gelmiyor.

Doğu Guta

Bununla birlikte, kimyasal silahların kullanıldığına ilişkin çok yoğun bilgiler var. Şam’ın hemen doğusunda yer alan Doğu Guta’da kullanılmış olmasıyla bağlantılı.

Bu bölgede dört ayrı terör örgütü var, dördü de İslam’ı kullanıyor.

1-İslam Ordusu: Suudi Arabistan destekli kurulduğu öne sürülüyor.

2-Feylak el Raman: Sufi ağırlıklı bir örgüt.

3-Heyet Tahrir el Şam: El Kaide bağlantılı Nusra cephesinin omurgasını oluşturuyor.

4-Ahrar el Şam: İslami Cephenin kurulmasına öncülük eden en büyük örgüt. Zaman zaman El Nusra, zaman zaman da ve hatta Özgür Suriye Ordusu ile işbirliğine gidiyor.

Burada kimin eli, kimin cebinde belli değil. Belli olan, bunların hepsinin terör örgütü olduğu.

Kimyasal silah kullanıldığı belirtilen Doğu Guta’da bunlar egemen. Esad güçleri de, burayı Rusya ile birlikte temizleme çabasında.

Doğu Guta’da ilk kez 2013’de kimyasal silah kullanılıyor ve 1400 sivil hayatını kaybediyor.

Son bir hafta içinde Doğu Guta yeniden gündemde, yeniden kimyasal silah kullanıldığı iddiaları ile. Amerika, Fransa ve İngiltere’nin dünkü ortak hava saldırısı bu iddiaları üzerine oturuyor.

Powell’ın itirafı

Kimyasal silah kullanıldığına ilişkin çok yoğun iddialar var. Doğru da, olabilir.

Ancak, insanın aklına ister istemez 2003 Irak geliyor.

O tarihte, yine Amerika Saddam’ın kimyasal silah ürettiğini öne sürüyor.

Ve bu iddia üzerine, 2003 Nisan ayında Amerika Irak’ı işgal ederek, Saddam’ı düşürüyor, Saddam daha sonra yargılanıyor ve idam ediliyor.

Ancak...

Irak işgalinin ertesinde, Uluslararası Atom Enerjisi araştırma yaptığı Irak’tan döndükten sonra yaptığı açıklamada:

“Kimyasal ve biyolojik silah ya da nükleer silah üretimine rastlanmadı”.

Ama, Amerika Irak 2003’te bu iddia üzerine işgal ediyor.

Daha da çarpıcı olan, dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell’in pişmanlık açıklaması.

Powell Irak’a saldırıdan iki ay önce Birleşmiş Milletler genel kurulunda elinde bir şişe sinir gazı ve bir haritayla kürsüye çıkıyor ve “Irak’ta şu gördüğünüz yerlerde kimyasal silah üretiliyor” diyor, işgale gerekçe oluşturmak üzere.

Aynı Powell görevden ayrıldıktan sonra bir TV’de:

“Çok pişmanım, beni CIA yanılttı, Irak’ta kimyasal silah yoktu”.

Emperyalizm böyle bir şey

Şimdi insan ister istemez düşünüyor, Suriye’de gerçekten kimyasal silah var mı?

Belki var...

Ya yoksa...

Suriye 2018 acaba 2003 Irak’ın bir tekrarı mı, diye düşünmeden edemiyor insan.

Hep birlikte aldatılıyor muyuz, diye.

İster misiniz, günün birinde birisi çıksın ve “Suriye’de kimyasal silah yoktu” desin.

Emperyalizm işte böyle bir şey.

Yazarın Diğer Yazıları

Gezi ile “Ahmak” davalarına AYM yol gösterdi

Yılmaz Tunç ikide bir “burası hukuk devletidir” diyor, al hadi kanıtla!..

Binlerce hukukçuya çağrı: Bunun adını siz koyun!..

Anayasa’ya aykırı olduğunu bilerek, yasa teklifi hazırlıyorlar. Çünkü, Anayasa ve Anayasa’ya aykırılık artık bir şey ifade etmiyor. Hukuk başta, bütün idari ve siyasi kavramların içi boşalıyor

“An itibarıyla” geri çekildi: Uçuk kaçık etki ajanlığı

Dezenformasyon Yasası, Sıkıyönetim ve Savaş Yönetmelikleri, Ceza Yasasında değişiklikler, avukatlara getirilen ek yükümlülükler, şirketlere kayyım atanması, belediyelere kayyım atanması, Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe saymak derken... “Devletin güvenliği, iç ve dış yararları” başlığı altında otoriter düzeni kurmaya girişiyorlar

"
"