24 Mayıs 2020

Son pişmanlıkta kimliğini kaçırmak

Kim bilir, nasıl bir psikoloji!.. Pişmanlık ve kendi kendine hesaplaşma çıkmazında çok acı olsa gerek!.. Oysa, bunlara hiç gerek yok. Hakka, hukuka, adalete, insanlığa saygı göstererek, düzgün bir ahlak sahibi olarak yaşamak varken...

Gümüşten yapılmış yaprak biçiminde yaka arması ve omuzundaki rütbeler yok. Yıllardır taşıdığı sakalı yok. Gözlüksüz görmesi çok zor, buna rağmen, gözlüğünü çıkarmış, hatta bir gözünde siyah bir bant var. Üniforma yerine, sivil gömlek ve pantolon... Cebinde bol para ve altın var.

Hitler döneminde binlerce insanın ölümünden sorumlu, Gizli Devlet Polisi (Gestapo'nun) şefi, soykırımın en önde gelen sorumlularından, insan kasabı Heinrich Himmler...

Beş kişiler. İkisi başyaveri ve koruması, ayrıca Nazi döneminin Silahlanma Bakanı Albert Speer ile Hitler Ordularının Harekat Dairesi Başkanı Alfred Jodl.

Almanya'nın Danimarka sınırına yakın Flensburg kasabasından İsviçre Alplerine doğru "yürüyerek kaçmaya çalışıyorlar". Ormanlarda saklanarak, nehirlerde bol para verip, köy balıkçılarının botlarıyla yola devam ederek. Dağ, bayır aşmaya çalışarak. 

20 Mayıs 1945 gününe kadar...

Tarihin en lanetli diktatörlerinden

İkinci Dünya Savaşı 8 Mayıs 1945'te faşizmin yenilgisiyle sona eriyor.

Savaşta ölenler, toplama kampları, gaz odalarında can verenler, asker, sivil toplam 70 milyona yakın insanın hayatına mal olan çılgınlığın zirvesindeki isim "tarihin gelmiş geçmiş en büyük delilerinden, faşizmin lanetli ismi Hitler..."

Yenilgiyle birlikte o intihar ediyor.

Alman Halkı nasıl oluyor da, öyle bir katilin peşinde sürükleniyor, orası çok ayrı bir macera. Demokratik yolla, seçimle iktidara gelip, sadece kendi halkını değil, dünyayı da inim inim inleten bir diktatörün peşinden... Orası ayrı, kitap değil, ansiklopedik bir çıkmaz.

İntihar etmeden önce, Hitler Deniz Kuvvetleri Başkomutanı Amiral Karl Dönitz'i kendi yerine "Führer" olarak atıyor. Dönitz Nazi Almanya'sının son Cumhurbaşkanı olarak anılıyor.

Nazilerin son merkezi

Berlin'den hareket eden Dönitz, yanında Nazi döneminin önde gelen sorumluları, 422 amiral, general ve yüksek rütbeli subayla birlikte Almanya'nın işgal edilmemiş tek tük kasabalarından biri olan, Danimarka sınırına yakın, belki denizi aşıp oraya gitmek amacıyla, Flensburg'daki askeri deniz okuluna geliyor.

Savaş 8 Mayıs'ta bitmiş, Almanya teslim olmuş, ancak müttefik kuvvetlerle teslim anlaşması henüz imzalanmış değil. Dönitz 522 saat sürecek Cumhurbaşkanlığı süresince, yanındakilerle birlikte bu askeri okulda kalıyor.

Halen deniz kuvvetlerine hizmet veren bu okul Nazilerin son merkezi.

İlk ve kaçınılmaz işler

422 Nazi subayı, general ve amiral... Hepsi savaş suçlusu... Hepsi insanlığın yüz karası...

Hepsi nasıl suç işlediklerinin, kendi halklarına ve dünya halklarına hiç bir hak ve hukuk tanımadan, nasıl azap çektirdiklerinin, öldürdüklerinin farkında.

Okula yerleşir yerleşmez, hepsi hummalı bir faaliyet içinde...

Hepsi "buradan nasıl kaçarız, canımızı nasıl kurtarırız" telaşında.

Ne yapıyorlar bunun için?.. Hangi hummalı faaliyete girişiyorlar?..

Hepsi kimliklerini değiştirme çabasında. Üniformalarını yakıyorlar, gerçek kimlik belgelerini yakıyorlar ve kendilerine yeni kimlik belgeleri oluşturma peşinde, korkuyla, kaygıyla.

Beş kişi ayrılıyor

17 Mayıs 1945 gecesi beş kişi, kimseye haber vermeden, okuldan ayrılıyor, "kaçıyor" diyelim.

Gestapo Şefi Heinrich Himmler ve yukarıda adı geçenler.

Kaçış ancak üç gün sürüyor.

20 Mayıs günü bir kasabanın kenarında, ormanın bittiği, karşıda bir dağlık arazinin başladığı yere geçerken, iki Sovyet askeri bunları görüyor. Yanlarına gizlice yaklaşıyor, çalıların arasından çıkarak, silahlarını doğrultuyor:

"Teslim olun!.."

Yakaladıkları kişilerin kim olduklarını bilmeden.

İki Sovyet askeri savaşta Almanlara esir düşüyor, esaret sırasında ağır işkenceden geçiyor, Nisan başında İngilizler tarafından kurtarılıyor.

Kim olduklarını bilmiyorlar ama, onların Alman olduklarını anlıyorlar.

Yakaladıkları beş kişiyi kasabadaki müttefiklere ait askeri merkeze götürüyorlar.

"Savaş bitti" anlaşması

Onlar orada sorgudaki iken, 23 Mayıs günü Almanya'nın teslim olduğu anlaşma imzalanıyor.

23 - 24 Mayıs 1945, yani dün ve bugün savaşın bittiğinin imzalandığı, Almanya'nın resmen teslim olduğu tarih, yetmiş beş yıl önce.

Anlaşma imzalanırken, bir İngiliz istihbarat subayı iki Sovyet askerini çağırıyor:

"Siz kimleri yakalamışsınız, biliyor musunuz?.."

Sovyet askerleri şaşkın.

İngiliz:

"Gestapo Şefi Himmler'i ve iki önemli Nazi komutanını!.."

24 Mayıs günü Himmler saklamayı başardığı zehiri içerek intihar ediyor. Doktorların çabası o insan müsveddesini kurtarmaya yetmiyor.

Albert Speer ile Alfred Jodl Nürnberg Mahkemesinde yargılanıyor. Jodl idama mahkum ediliyor ve idam ediliyor. Speer yirmi yıl hapisle paçayı kurtarıyor, 1980'lerde eceliyle ölüyor.

23-24 Mayıs'ı anmak

75. yıl nedeniyle aslında dünya bir anma hazırlığı yapılıyor. Ne var ki, Korona o kutlamalara engel oluyor.

Bugün bizde bayram, dünyada ayrı bir bayram.

Herkes kendi bayramını kutluyor, Korona önlemleri çerçevesinde.

Kutlamak ayrı...

Bütün bu gerçek hikayede beni en çok düşündüren ayrıntıların başında şu geliyor:

"Son bir pişmanlıkla kimliğini gizlemeye çalışmak, kimlik değiştirerek, tek hedef olarak kurtulmayı düşünmek..."

Kim bilir, nasıl bir psikoloji!.. Pişmanlık ve kendi kendine hesaplaşma çıkmazında çok acı olsa gerek!..

Oysa, bunlara hiç gerek yok.

Hakka, hukuka, adalete, insanlığa saygı göstererek, düzgün bir ahlak sahibi olarak yaşamak varken...

Barış içinde, huzurlu bayramlar...

Yazarın Diğer Yazıları

"Three Who Made A Revolution": Devrim Yapan Üç Adam

İktidarla ve diğer partilerle günlük siyasi polemiklerin ötesinde, bu "üçlünün" devrim hedefi belli: Her alanda Cumhuriyet'in yüz yıllık fabrika ayarlarına dönüş!..

"Ekonomist" Erdoğan açıklasın: 818.182 .863.710 lira zarar

Bu zararı ve bütçe açığının nedenlerini halka açıklamak zorunda

Filmin sonu: Istakoz!..

Ortalama lokantalarda, yerine göre, bir porsiyon ıstakoz bin lira ile beş bin lira arasında değişiyor. On bin lira aylık alan bir emeklinin yarı maaşı!.. Ya da asgari ücretin üçte biri!..