30 Nisan 2016

Sene 2016, mevsim ilkbahar, barışa daha çok var

"Barışın inşasında kadınların rolü" tezi 'Başbakanlık genelgesi' gerekçe gösterilerek üniversitede reddediliyor

Üniversitede bilimsel bir tez, “Barışın inşasında kadınların rolü.”

Tez dört ayrı kentte kadınların barış deneyimlerini, barışa katkılarını örnekleriyle anlatıyor. Barışın kadınlarla birlikte daha kolay sağlanacağını savunuyor, örnekleriyle.

Hayır hayır, inanmazsınız, aklınız almaz, gönlünüz isyan eder, “bu tez üniversitede reddediliyor.” Reddedilen bir barış tezi, bir üniversitede, kural olarak, gelenek olarak, doğal olarak, bilimsel özgürlüğün bulunması gereken, bilimsel özgürlüğe saygı duyulması gereken bir kurumda, adı üstünde, üniversitede.

Ret gerekçesi ne?

Başbakanlık genelgesi”

Nedir o genelge?

Legal görünümlü illegal faaliyetlerin önlenmesi talimatı.”

Tezin neresi illegal?

Barış anneleri, barışın inşası” deyimleri nedeniyle, bu kavramların üniversite tarafından “illegal” bulunması gerekçesiyle.

Bilimsel tezler siyasi genelgelerle geri çevriliyor. Üniversiteler ve bilim işte böyle kısırlaştırılıyor.

Velev ki, o deyimler “illegal”, aslında değil ama, velev ki öyle, bilimsel bir tezde illegal kavram aramak hafiyeliğine soyunmak, “McCarthy” özentisinin ta kendisi.

Daha tezlerde bile, “barış anneleri, barış inşası” kavramlarına hafiyelik yapacak kadar ileri gidiyorsanız, siz bu ülkede “barışı” zor sağlarsınız.

 

Üniversiteden statlara

 

Bu gibi skandallar sadece üniversite ile sınırlı değil, “barışa set” futbol sahalarına da yansıyor.

Amedsporlu futbolcular sahaya pankartlarla çıkıyor:

İnadına barış”, “Çocuklar ölmesin.”

Türkiye Futbol Federasyonu bu barış pankartlarını “centilmenliğe aykırı” buluyor. Yuh ki, yuh!

Aykırı bulmanın faturasını kesiyor, Amedspor’a ceza geliyor.

Adı Amedspor ya, defalarca sahası kapatılıyor, tarafsız sahada maç oynama, seyircisiz maç oynama gibi cezalar yağıyor da yağıyor. Puan silme cezası da, cabası.

Ne yapıyorsunuz siz bu cezalarla?

Koca bir kentin halkını cezalandırıyorsunuz, barış umudunu yok ediyorsunuz.

Sonra da, onları temsil eden milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırma çabasıyla, o insanlardan oy devşirme hesaplarına giriyorsunuz.

Barış yoksa, oy da yok, bunu göremiyorsunuz ya da hırsınız bunu görmeyi engelliyor.

 

Patates üreticileri

 

Size aykırı gelen hiç bir fikre, hiç bir eyleme tahammülünüz yok.

Hatta, patates üreticilerinin haklarını aramalarına bile copla, basınçlı suyla cevap veriyorsunuz.

Adana’nın Seyhan ilçesi. Patates üreticileri dönüm başına iki bin lira harcıyor patates üretmek için, daha sonra yedi yüz lira bile etmiyor patatesleri, çok zarar ediyorlar. Mazot, gübre fiyatları ağır geliyor.

Buna isyan ediyorlar, öyle kalabalık filan da değil, sadece sekiz, on patates üreticisi kimseye zarar vermeden, on beş dakikalık protesto eylemi düzenliyor. Protesto dediğin, bağırıp çağırıyorlar.

On beş dakikada, neye uğradıklarını şaşırıyorlar. Polis önce havaya ateş ediyor, arkasından copla, tekmeyle girişiyor.

Yedikleri dayakla kalmıyor, sekiz, on üretici önce gözaltına alınıyor, ardından adliyeye sevk ediliyor.

Devamını bilmiyorum ama, arkasından terör örgütü üyeliği ve hükümeti devirmeye teşebbüsten o üreticilere dava açılırsa, sürpriz olmaz. Hak aramak suç bu ülkede.

Türkiye’den “barış” fotoğrafları.

 

Meclis’te barış

 

Aslında üniversitelere, Adana’ya, futbol sahalarına gitmeye gerek yok. Hepimizin gözü önünde “Meclis’e” gitmek yetiyor.

Şırnak milletvekili Ferhan Encü (HDP) kürsüde:

Kolluk kuvvetleri tarafından katledilen tüm sivilleri, çocukları burada anıyorum.”

Bu söz üzerine kıyamet kopuyor, çeşitli AKP milletvekilleri, “önce sözünü geri al” laflarıyla yavaştan başlayan söz atmalar, yerinden müdahaleler, yerini sonradan şu sözlere bırakıyor:

-Ne diyorsun lan sen.”

-Terbiyesiz adam sen kimsin.”

-Seni ancak dağdakiler gönderir buraya.”

-Katilsin sen, teröristsin.”

-Dağdan indin sen.”

-Senin yerin hapis.”

-Sen katilleri destekliyorsun.”

-Sen teröristin başısın.” (28 Nisan 2016, Meclis tutanakları, s.77-79).

Bu sözler farklı AKP milletvekilleri tarafından defalarca tekrarlanıyor, birleşime iki kez ara veriliyor, çünkü kavga çıkıyor.

Türkiye’den bu manzaralara bakınca, futbol sahalarından Meclis’e, üniversitelerden sokaklara, “barış” mı?

Bedri Rahmi’ye nazire, “Sene 2016 / Mevsim / ilkbahar”

Barışa daha çok var.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"