05 Şubat 2019

Salda Gölü... Tam “rantlık” bir doğa parçası...

Doğayı geri kazanmak için yüz yıl gerekiyor

-Mars’ın yüzey özelliklerini taşıyan dünyadaki iki bölgeden biri.

-Dünyanın en temiz beşinci gölü, Türkiye’nin en temiz gölü.

-Dünyanın en derin üçüncü gölü, Türkiye’nin en derin gölü.

-Yüz on kuş türünün yaşam alanı, bunların yetmiş beşi Bern Sözleşmesi kapsamında koruma altında.

Çeşitli balıklar, sürüngenler, memeliler, kelebek türleri ve ender yetişen bitkileriyle koruma alanı altında bir SİT alanı.

Salda Gölü.

Duru ve soğuk bir su. Beyaz kumsal alanı, turkuvaz renkteki suyu ile “Türkiye’nin Maldivleri” olarak anılıyor.

Suyu cilde ve saçlara iyi geliyor, içerdiği mineraller ciltleri ve saçları besliyor.

Tam bir “saklı cennet”.

Denizli - Burdur yolunda

Salda Gölü Denizli - Burdur yolu üzerinde. O yolda, pek de göze çarpmayan bir tabelada “Salda Gölü” yazıyor, sapak işareti veriliyor. Burdur, Denizli ve Isparta hava alanlarına yaklaşık bir saatlik uzaklıkta.

Şimdiye kadar pek öyle popüler değil, gerçekten “saklı cennetlerden” biri. Ancak, Salda Gölü bugünlerde hak ettiği biçimde, hem de fazlasıyla göze çarpıyor.

Turkuvaz rengi ve bembeyaz kumsalı ile muhteşem bir manzara, derin bir sükunet, dünyada eşine az rastlanır özellikleriyle, ender bir doğa parçası.

Onun için de:

“Mutlaka korunması gerekir”.

Türkiye’de son yıllarda hangi doğa parçası korunuyor ki?..

Buldozerler ne ağaç bırakıyor, ne gölet, ne yeşillik.

İnsan ayağı değmeyecek derken

Sadece gölün suyu değil, çevresinde yetişen bitkiler de “endemik” özellik taşıyor, yani yeryüzünün sadece belli yerlerinde yetişen, ender bitki türleri burada boy atıyor.

Kumsalda ve çevresinde oluşan renk tabakasının bozulmaması için insan ayağının bile değmemesi gerekiyor.

Öyle bir doğa harikası ki, eşi benzeri bulunmayan örneğin, Pamukkale gibi.

Ama nedense, bugüne kadar pek öyle göz önüne gelmiyor, o özellikleriyle kıyıda köşede kalıyor.

Belki de, iyi ki, kıyıda köşede kalıyor.

Ancak, bugüne kadar...

Millet Bahçesi

Salda Gölü Burdur merkezi ile Burdur’a bağlı Yeşilova ilçeleri arasında.

Gelecek ay sonunda malum, yerel seçimler var. Burdur merkez ve Yeşilova’da belediyeler CHP’de. Bu önemli, yani CHP’de olması.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum seçim çalışmaları için geçen cuma günü Burdur’a geliyor. Ve seçim vaadleri çerçevesinde:

“Salda Gölü çevresine Millet Bahçesi yapılacaktır”.

Bakan Kurum buraya ne yapılacağını ayrıntılarıyla açıklıyor:

“Göl çevresinde bisiklet kullanımını yaygınlaştıracak, bisiklet yolları yapacağız. Salda Gölü alanı 44 kilometrekare. Göl alanı ile birlikte yaklaşık 295 kilometrelik alan koruma altına alınacak. Millet Bahçesi işte bu 295 kilometrelik alan içinde yer alacak. Millet Bahçesi aslında yapılaşmaya karşı bir korumadır.”

İyi de, oradaki kumsala insan ayağı bile değmemesi gerekiyor, ama oraya bisiklet yolu yapılıyor. Ayrıca, kafeler, lokantalar, v.s.

Mehmet Göker’in kampanya

Bu açıklama özellikle sosyal medyada, yazılı medyayı geçin bir kez, büyük tepki topluyor. Millet Bahçesi’nin yapımını önlemek üzere imza kampanyaları başlıyor.

“Millet bahçesi...” Bölgedeki CHP belediyelerini seçimde geri alma manevrası... Siyaseten böyle.

Ancak, onun ötesinde, Salda Gölü gibi müthiş bir doğa harikasında, kafe, bisiklet yolu, lokanta açılmasına izin vermenin altında, her zamanki gibi, “rant” yatıyor, “rant”.

O lokantaları, kafeleri, bisiklet yollarını kim bilir, kimler yapacak.

CHP Burdur milletvekili ki, aynı zamanda TBMM Çevre Komisyonu üyesi Mehmet Göker “ranta” dikkat çekiyor, ayrıca Salda Gölü’nü korumak üzere bir kampanya başlatıyor.

Kampanya kısa sürede tam anlamıyla destek buluyor ve imza sayısı hızla artıyor.

Dün Göker’le konuşuyorum, verdiği bilgiye göre, “konu henüz Çevre Komisyonu’na gelmiş değil’.

Bakandan sözde geri adım

İki gün içinde “Salda Gölü kampanyası” toplumsal bir içerik kazanınca, Bakan Kurum geri adım atıyor:

“Salda Gölü imara açılacak, etrafı betonlaşacak şeklinde bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu iddia asla doğru değildir. Böyle bir adımın atılması söz konusu değildir. Sadece kıyı şeridinin ve göl kısmının değil, tüm çevresinin korunacağı bir süreç başlatıyoruz. Gölün kıyısında hiç bir yapılaşmaya izin vermeyeceğiz. Halk plajı bölgesindeki mevcut bungalov sayısını azaltacağız. Orada günlük kullanıma uygun kafe, büfe ve duşlar olacak”.

Can alıcı soru

İyi, güzel de, madem koruyacaksın, neden oraya “Millet Bahçesi” yapıyorsun?..

Burdur’da başka yer mi yok?..

Kaldı ki, “imara açılmayacak, betonlaşmayacak” laflarının hiç bir geçerliği yok.

Son yıllarda olmadığının örnekleri ortada.

Burdur’da her yer bitiyor, “Millet Bahçesi” için Salda Gölü kalıyor.

Bu da “seçim vaadleri” arasında yer alıyor.

Yüz yıl gerek

Türkiye’de “çevreye duyarlı” toplumsal bir kesim var.

O kesimin şu anda öncelikli konusu Salda Gölü, kimsenin peşini bırakmaya niyeti yok.

“Yeşil ve doğa” denildiğinde, her zaman söylüyorum:

AKP’nin ülkeye verdiği zararın haddi hesabı yok. Eğitimi, ekonomiyi, hukuku ve daha pek çoğunu belli sürede düzeltmek mümkün, hatta siyasal rejimi bile.

Ancak, doğayı geri kazanmak için yüz yıl gerekiyor.

Kuşaklar boyu sürecek bir çaba.

Erdoğan’dan garip tepki

Bu arada, geçenlerde Tayyip Erdoğan bir konuşmasında bakın nasıl yakınıyor:

“Denizlerimizin kenarlarında, orman alanlarımızda, yani buraları betona, toprağa çevirme gayreti içinde olanlar var. Şu para var ya, nelere muktedirdir?.. Bu kapitalizm nelere muktedirdir?.. Orman, morman ne var, ne yok, kesiyor, atıyor, götürüyor haa, oraya ben bir dikey mimari yapayım, malı götüreyim, yapılan iş bu. Yani, doğa şöyle olmuş, böyle olmuş, umurunda değil”.

Eee peki, on altı yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor?..

İlaç fiyatından da, polis  kıyafetinden de, uçan kuştan da, toprağın altından da, üstünden sorumlu olan kim?..

Kim izin veriyor bunlara?..

Herhalde ya sen ya ben!..

 

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"