10 Kasım 2015

Referanduma güvenmiyorum

Ne yapıp, ne edip, Meclis’te başkanlığın önünü kesmek, kaçınılmaz ulusal ve tarihsel bir görev

Benim bildiğim iki resmi belgeli, somut olay var.

2010 Anayasa referandumu. Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesine bağlı 33 köyde on iki bin seçmen var. Resmi tutanaklara göre;

-On iki bin seçmenin on iki bini de oy kullanıyor,

-Ve on iki bin seçmenin tamamı, tek bir fire bile vermeden, referanduma “evet” oyu veriyor. Vay anasına sayın seyirciler, helal olsun.

Dünya seçim tarihinde eşi görülmemiş bir olay. On iki bin seçmenin hepsi oy kullanıyor. Hasta olan, sandığa gitmeyen tek bir yurttaş yok, hepsi sandık başında.

Ve şu işe bakın ki, on iki bin kişi içinde tek bir Allah’ın kulu bile “hayır” demiyor, hepsi  “evet” oyu kullanıyor. On iki bin kişi içinde itiraz eden tek bir yurttaş yok. On iki bin seçmen sanki robot. Yüksek Seçim Kuruluna gelen tutanaklar böyle.

İkinci olay 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanıyor. Doğu ve Güneydoğu’da beş bin altı yüz sandıkta seçmenlerin tamamı oy kullanıyor. Tek bir fire yok, hepsi oy kullanıyor. Yurttaşlık görevi dediğin böyle olur. Helal olsun. Yüksek Seçim Kuruluna gelen resmi tutanak böyle.

 

Başkanlık

 

1 Kasım seçiminden sonra varsa, yoksa Başkanlık, parlamenter sistemin sanki suyu çıkmış. Tayyip Erdoğan + AKP’liler + yandaş medya + AKP kuyruğuna takılmış sivil toplum sözcüleri “Başkanlık da Başkanlık” diye tutturuyor. Sanki Türkiye’nin tek derdi Başkanlık.

Bunun için anayasa değişikliği gerek. Anayasa değişikliği için AKP’nin Meclis’te önce 330’u bulması gerek. Oysa, on üç eksiği var. 330’u bulmalı ki, değişikliği referanduma götürsün. Mesele 330’da düğümleniyor.

Meclis’te 330’u bulur mu? Devlet Bahçeli orada aslan gibi duruyor. Her kritik oylamada AKP’ye şakır şakır su taşıyan Bahçeli 330’un tamamlanmasına da katkıda bulunur mu? Hiç emin değilim. Bahçeli bunu da yapar mı? Hiç emin değilim. O yapmasa, 330’u tamamlamaya başkaları yardım eder mi? Hiç emin değilim.

330 bulunursa, Başkanlık yönündeki anayasa değişikliği referanduma sunulacak. Referanduma sunulduğunda, akıl almaz medya saldırısı ve beyin yıkama yöntemiyle halkın aklının bu işe yatırılması çok mümkün.

Kaldı ki, yukarıda aktardığım şekil 1 ve şekil 2 örnekleri hiç yabana atılacak gibi değil. Referandumdan istenilen sonuç elde edilebilir.

MHP’nin ünlü sloganıyla, böyle bir felaketten “Tanrı Türkü korusun”.

 

AKP’nin teklifi

 

Eğer Başkanlık sistemi gelirse, onun nasıl olacağını CHP eski milletvekili Rıza Türmen dün açıklıyor:

“O Başkanlık değil, diktatörlük olur”.

Neden? 2013’te Meclis’te yeni bir anayasa için dört partinin üyelerinden oluşan “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” kuruluyor. Rıza Türmen o komisyonda üye. AKP oraya bir anayasa teklifi getiriyor.

O teklife göre, “yargıçları Başkan atıyor”. Yani, yargı bağımsızlığı sizlere ömür.

Aynı teklife göre, “Başkan ülkeyi kararnamelerle yönetebiliyor”. Yani, yasalara gerek yok, Meclis de sizlere ömür. Yargı ve yasama tek elde toplanıyor, eh yürütmenin kendisi zaten Başkan.

Böylece, kuvvetler ayrılığı, yani demokrasinin en temel ilkesi rafa kalkıyor. Rıza Türmen haklı. Bütün bunlardan dolayı:

-Başkanlık sistemine kesinlikle karşı olmalıyız.

-Referanduma hiç güvenmiyorum.

-Ne yapıp, ne edip, Meclis’te bunun önünü kesmek, kaçınılmaz ulusal ve tarihsel bir görev.

Bugün 10 Kasım. Hale bakın, Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 77. yılında neleri konuşmak zorunda kalıyoruz. Zor günler.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"