05 Nisan 2022

Putin - Zelenski zirvesi yüzde 114.97'yi kurtarmaz

Bu fiyatlar geçen yıl aynı ürünlerde bir kilo fiyatı iken, şimdi tek bir tanenin fiyatına denk geliyor. İnsanlar artık sebze ve meyveyi kiloyla değil, 'taneyle' alabiliyor!..

"- Tek dil, 

- Tek millet, 

- Tek devlet,

- Tek bayrak,

Vee..

- Tek domates"

Mart ayı ve ona bağlı yıllık enflasyon oranları dün açıklandıktan sonra sosyal medyada patlayan bu sloganın eşliğinde bazı ürünlerin görüntülü fiyatları yer alıyor:

"Tek bir domatesin fiyatı 3.47 lira, tek bir patlıcanın fiyatı 4.08 lira, tek bir sivri biberin fiyatı 1.72 lira, tek bir salatalığın fiyatı 4.40 lira."

Bu fiyatlar geçen yıl aynı ürünlerde bir kilo fiyatı iken, şimdi tek bir tanenin fiyatına denk geliyor. İnsanlar artık sebze ve meyveyi kiloyla değil, 'taneyle' alabiliyor!..

"Kalan sağlar bizimdir"

Ekmek, peynir, domates, soğan...

Alamıyorsun, beslenemiyorsun, aç  kalıyorsun...

Alamazsın...

"Gıda fiyatlarındaki bir yıllık artış yüzde 70.33."

Aldın, almadın, kime ne?..

İlaç alamıyorsun... Ya yok ya da varsa bile, fiyatı katlanmış durumda.

"Sağlık harcamalarında yıllık artış yüzde 34.95."

Kimin umurunda?..

'Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir'.

İşe gideceksin, okula gideceksin, herhangi bir yere gideceksin...

Gidemezsin...

"Ulaştırmada fiyat artışı bir yılda yüzde 99.12"

Gittin, gitmedin, kime ne?..

İlk okulda, lisede, üniversitede okuyanlar, herhangi bir eğitim alanlar, defter - kitap ihtiyacı olanlar...

"Eğitim harcamaları fiyatları bir yılda yüzde 26.73 artıyor."

Nasıl okursun, nasıl eğitim alırsın, bilinmez!..

 Hissedilen enflasyon

Dün bilim insanlarından oluşan ENAG verileri ile TÜİK enflasyon verileri açıklanıyor. İkisi arasında tam iki kat fark var. TÜİK yıllık enflasyon yüzde 61.14 derken, ENAG yüzde 142.63 diyor.

ENAG verileri bir yana, TÜİK verileri bile özellikle gıdada, ulaştırmada, sağlıkta, kirada, eğitimde "imkansız oranlar" tespit ediyor.

Bu iki 'imkansız oranlara' bir üçüncüsü ekleniyor, o da 'yaşadığımız, hissettiğimiz enflasyon'  ki, o daha yüksek.

Çarşıya, pazara çıktığımızda, bir yerden biri yere gittiğimizde, hele de, "dışarıda yemek yeme cüreti gösterdiğimizde" hissedilen enflasyon cepleri fena halde yakıyor.

1994 - 2002

Çok yüksek faizle olağanüstü borçlanma...

Türk Lirası'nın sürekli değer kaybı...

Büyük bütçe açıkları...

Büyük cari açık, ithalat - ihracat farkı.. 

Merkez Bankası döviz rezervlerinin hızla erimesi...

Yurt dışından beklenen sermaye girişinin hızla düşmesi...

Sonuçta:

"- Üç haneli enflasyon, 

- Sekiz yıl sürecek derin ekonomik kriz."

Hayır, bunlar bugünle ilgili değil.

"1994 yılında başlayan, 2002'de sona eren kriz."

1994'te başlayan kriz 2002'de son eriyor, akıllı ekonomik politikalara dönülüyor.

28 yıl ve kriz siyasal

Bugün ise...

Benzer ekonomik durum söz konusu.

Bugün önce...

"Krizde ve enflasyonda yirmi sekiz yıl öncesine dönüyoruz. 1994'teki gibi, üç haneli enflasyonu görüyoruz."

Ve daha sonra..

1994'e göre, arada yine de ciddi bir fark var:

"-Şu anda yaşadığımız kriz 1994'ten çok daha ağır.

Çünkü, ekonomik krize paralel, o krizi yaratan asıl siyasal bir kriz var."

Nedir o?..

'- Ne olduğu belli olmayan, daha doğrusu olmayan bir ekonomik politika,

- Liyakatten inanılmaz yoksun kadrolar,

- Hiç bir danışma mekanizmasının işlemediği bir siyasal yapı,

- Kendini ve halkı sürekli kandıran, var olmayan bir iyimserliğin pompalanması,

- Fiyat artışlarından üç, beş market zincirini sorumlu göstererek, onları polisiye tehditlerle yola getirmeye çalışmak gibi, ekonomiyle uzak yakın ilgisi olmayan abes bir tutum,

- Enflasyon altında ezilen çok geniş halk kitleleri,

- Gelir bölüşümünün feci halde bozularak, dengenin yüksek gelirli sınıflar lehine dönmesi, o kadar ki, o bozulmadan pay alan yüksek gelirliler bile rahatsız!.."

Bunların tamamı çok derin bir siyasal kriz ve o krizde tepetakla düşen bir ülke.

Gıda kuyrukları

Et, süt, ekmek, ayçiçeği kuyrukları...

Üç, beş kuruş daha ucuza alabilmek umuduyla, saatlerce beklemeyle uzayıp giden kuyruklar...

Ya da taneyle satın alınan sebze ve meyveler...

Neden?..

"Sebze ve meyve üretimi yüzde 8.95 oranında düşüyor."

Üretim neden düşüyor?..

Çünkü, tarımda maliyetler olağanüstü artıyor. Gübre, mazot, tohum, tarımsal ilaç, elektrik, nakliye fiyatları yüksek oranda artıyor.

Şu artış oranlarına bakın:

"Bir yılda elektrik ve doğalgaz üretim ve dağıtım fiyatı yüzde 228.94 artıyor.

Yüzde 228.94!.. Akıl alacak gibi değil!..

Su fiyatı yüzde 42.34 artıyor.

Sadece Mart ayında motorinin fiyatı yüzde 32.67, benzinin fiyatı yüzde 24.41 artıyor."

Bunun sonucunda tarımda üretimin düşmesi de normal, gıda fiyatlarının patlaması da kaçınılmaz.

Buna bir de, sebze ve meyve ihracatını eklemek gerek.

İhracat yapılıyor, çünkü tek bir dolara kurşun sıkılan dönemi yaşıyoruz.

Üretim düşerken, ihracatı zorlamak gıda fiyatlarını daha da patlatıyor.

Üretici fiyatları korkunç

Tüketici fiyatlarıyla enflasyon yüzde 61.14 ama...

Üretici fiyatlarıyla artış yüzde 114.97, tüketici fiyat artışının iki katı.

"Önümüzdeki aylar için durumu ümitsiz kılan bir oran bu."

Çünkü, üretici fiyatlarındaki artış bir dönem sonra tüketici fiyatlarına yansıyor. Her zamanki gibi atış serbest vaziyetinde, öyle söylendiği gibi, 'yüz aylarında enflasyon azalacak' türündeki nutukların hiç biri doğru değil.

Doğru olmayan bir başka nutuk, 'halkımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz'.  

Gelirler ortada, 'ezdirmedik' bir yana, insanlar paspas olmuş vaziyette!..

Bir zirveye umut bağlamak

Çok ağır ekonomik sonuçlara yol açan ve fakat bütünüyle siyasal nitelikteki kriz, iktidarda kalmak hırsını dış politikada arıyor.

Nedir o?..

"Savaşan iki ülkenin liderini, Putin ile Zelenski'yi Türkiye'de buluşturmak çabası."

Yandaşlar da, ikide bir bu konuda döktürüyor, Putin ile Zelenski Türkiye'de buluşursa, tutan mı var sizi, 'yok Tayyip Erdoğan'ı kimse indiremez, yok Erdoğan Barış Nobeli alır' gibi hayallere bel bağlamalar...

Putin - Zelenski Türkiye'de buluşacak olsa bile, bu insanların karnını mı doyuracak?.. 

Et, ekmek, yağ kuyrukları sona mı erecek?..

Domatesin, biberin, soğanın, benzinin, mazotun, doğalgazın, elektriğin, ilacın fiyatı mı inecek?.. Ev kiraları mı ucuzlayacak?.. 

Kime ne o buluşmadan!..

Türkiye'de gerçekleşse bile, o zirve üretici fiyatlarıyla artıştaki yüzde 114.97'yi indirir mi?..

O zirve yüzde 114.97'yi kurtarmaz.

Dolayısıyla, AKP - MHP ortaklığını hiç kurtarmaz. 

Yazarın Diğer Yazıları

Binlerce hukukçuya çağrı: Bunun adını siz koyun!..

Anayasa’ya aykırı olduğunu bilerek, yasa teklifi hazırlıyorlar. Çünkü, Anayasa ve Anayasa’ya aykırılık artık bir şey ifade etmiyor. Hukuk başta, bütün idari ve siyasi kavramların içi boşalıyor

“An itibarıyla” geri çekildi: Uçuk kaçık etki ajanlığı

Dezenformasyon Yasası, Sıkıyönetim ve Savaş Yönetmelikleri, Ceza Yasasında değişiklikler, avukatlara getirilen ek yükümlülükler, şirketlere kayyım atanması, belediyelere kayyım atanması, Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe saymak derken... “Devletin güvenliği, iç ve dış yararları” başlığı altında otoriter düzeni kurmaya girişiyorlar

Beş çocuk faciası: Frenler artık tutmuyor

Yoksullukta çocukların “en savunmasız” olduğunu Türkiye dün çok acı bir haberle bir kez daha görüyor. Birileri de çıkıyor, “Bakanlık on sekiz kere gelmiş, çocukları almak istemiş, aile vermemiş” gibi, yönetimin sorumluluğunu azaltmaya çalışıyor. Bu söylenen doğru olabilir ancak, yönetimi sorumluluktan kurtarmaz

"
"