24 Şubat 2022

Putin kazanıyor, kazandıkça insanlık adına tehlike büyüyor

"Asıl tehlike insanlık adına." Onun için ürküyorum, Putin kazandıkça ürküyorum. Putin için değil, insanlık adına ürküyorum

"-Bu tanıma bir ülkenin toprak bütünlüğünün ihlalidir.

-Uluslararası anlaşmaların ihlalidir.

-Kabul edilemez.

-Bunun mutlaka yaptırımları olacaktır."

Bunlar Amerika'nın, Avrupa Birliği'nin, NATO'nun ve Türkiye'nin tepkileri...

Yok, yanılıyorsunuz!...

Bu tepkiler Rusya'nın Ukrayna'da iki ayrılıkçı bölgenin bağımsızlığını tanımasına gösterilen tepkiler değil.

Ya ne?..

"2008 Ağustos...

Putin Gürcistan'a bağlı Güney Osetya bölgesinin bağımsızlığını tanıyor, bunlar on dört yıl önce o tanımaya gösterilen tepkiler!.."

Güney Osetya'yı daha sonra Abhazya izliyor.

Her ikisi de, bizim hemen kuzey doğumuzda, Hopa'nın kuzeyinde yer alan bölge.

Tanımadan önce, tıpkı bugün Ukrayna krizinde olduğu gibi, Rus Parlamentosu DUMA, Putin'e "tanıma çağrısında" bulunuyor, Putin de, tanıdığını ilan ediyor.

Tarihin tekrarı

Sanki kopya kağıdı konulmuş gibi...

Ukrayna krizine bakıldığında, ister istemez 2008 Ağustos ayındaki Rusya - Gürcistan savaşı akla geliyor.

2008'de NATO'nun Bükreş Zirvesinde Gürcistan'ın NATO üyeliği gündeme geliyor.

1994 yılından itibaren Güney Osetya'da "Rus Barış Gücü" var.

NATO üyeliği gündeme gelince, Rusya ile Gürcistan arasında gerilim artıyor, o gerilim Rus Barış Gücü üzerinden Gürcistan'la savaşa dönüşüyor. Gürcistan yeniliyor. Rusya'ya askeri olarak karşı koyması zaten imkansız.

Savaşın sonunda Rus Meclisi DUMA Putin'e 'Güney Osetya'nın tanınması için çağrıda' bulunuyor.

Putin de, o çağrıyı yerine getirerek, Güney Osetya ile Abhazya'nın bağımsızlığını tanıdığını ilan ediyor.

Aynı zamanda...

"Gürcistan'ın NATO üyeliğinini önlüyor."

2008 yılındaki bu süreç 2022 yılında Ukrayna'da tekrarlanıyor. 

2008 yılında Batı'nın tepkisi tıpkı bugünkü gibi aynı. Putin'in ayrılıkçı Lugansk ve Donetsk'in bağımsızlığını tanımasına yönelik tepkiler, 2008 yılında yine ekonomik ambargo, siyasi mesafe koyma, bazı anlaşmaları askıya alma gibi, aynı.

Ama, ne oluyor?..

Aradan kısa bir süre geçiyor, her şey unutuluyor, ilişkiler eskiye dönüyor.

Ancak...

"İki yeni bağımsız devlet daha Rusya'nın denetimine giriyor.

O gün Güney Osetya ve Abhazya, bugün Lugansk ve Donetsk." 

2008 Gürcistan krizinden Putin zaferle çıkıyor.

2014 Kırım

Aynı senaryo 2014 Kırım'ın Rusya tarafından ilhakında yaşanıyor.

Yine:

"-NATO üyeliği önerisi,

-Rus Barış Gücü,

-DUMA'nın Putin'e çağrısı..."

Derken, Kırım'a da geçmiş olsun!..

Amerika'nın, NATO'nun, Avrupa Birliği'nin açıklamaları, tepkileri, 'kabul edilemez, uluslararası hukukun ihlalidir'  sözleri havada uçuşurken...

Putin Kırım'dan da zaferle çıkıyor.

Yaptırımlar filan hikaye.

Amerika savaş istemiyor

Amerika'nın savunma harcamaları 750 milyar dolar, Rusya'nın 60 milyar dolar.

Ancak, olay sadece harcama ve buna bağlı teknolojik üstünlük değil, "işini bilen, bir kriz anında A, B, C planları hazırlayan, iyi yetişmiş kadrolara" ihtiyaç var.

Belki ilk anda şaşırtıcı gelebilir ama, Rusya kadroları açısından Amerika'ya fark atıyor. Amerika'nın savunma teknolojisi ile yarışta, çok olmasa bile, yine de geriden gelen Rusya, gerçekten daha iyi eğitilmiş, çabuk ve doğru kararlar alabilen kadrolara sahip.

Başlarında hiç bir biçimde "hamasete sapmayan", pratik, belirlediği hedefe kararlı adımlar atan Putin var.

Ukrayna krizinde Putin'in iki bölgenin bağımsızlığını tanıması her türlü ihtimali akla getiriyorsa da, noktayı Amerikan Başkanı Biden koyuyor:

"Amerika savaş istemiyor." 

En azından şimdilik.

NATO içinde de, zaten farklı görüşler var.

Özellikle Almanya, Fransa, İtalya, İspanya "savaştan yana değil." 

Silaha çağrı sesi en çok İngiltere'den yükseliyor. O da, pek destek görmüyor.

Türkiye'nin zaten savaş çağrısı gibi bir lüksü asla ve asla yok ve olamaz. Enerji, tarım, turizm açısından Rusya'ya bu ölçüde bağımlı hale gelmiş Türkiye işte en çok 'tanıması kabul edilemez' der, o kadar.

Ekonomik yaptırımlar

Sıcak savaş yerine, Batı Rusya'ya karşı "ekonomik yaptırımlara" öncelik veriyor. Avrupa ülkelerinden Kanada'ya, Japonya'ya kadar, herkes ekonomik yaptırımlara, mali engellemelere ağırlık tanıyor. 

Batı'da faaliyet gösteren Rus bankalarını devre dışı bırakmak, Batı'da iş yapan Rus iş adamlarını iş yapamaz hale getirmek, Batı'da Rus yatırımlarına son vermek v.s.

Buna karşılık, Putin oralı değil, hatta şimdi de, tanklarını Ukrayna'da Harkov'a sürdüğüne ilişkin haberler var. Alanı biraz daha genişletiyor havası.

Göz göre göre

Kazandıkça, alanını genişletecek mi?..

Tehlike burada.

Sonunda Batı 'eee, yeter artık, buraya kadar' dediği anda...

Hep aynı son.

'Kazandıkça, başın dönmesi...Kendisinin kendisine karşı en büyük tehlike oluşturması...'

Orada kalsa iyi.

"Asıl tehlike insanlık adına."

Onun için ürküyorum, Putin kazandıkça ürküyorum.

Putin için değil, insanlık adına ürküyorum.

Sıcak savaşlara böyle gidiliyor.

Tarih bunun örnekleriyle dolu.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"