20 Aralık 2019

Puan kaybedince, kurtarmalarda viraj

Simit Sarayı, ardından Doğa Koleji, özel şirketlerin kurtarılmasında sona mı yaklaşılıyor? On yedi yıl süren sömürü sonrasında politika değişikliği mi?

Tepki kendiliğinden oluşuyor, artık kendiliğinden yükseliyor.

Diyelim ki, bir şirketin adı "kurtarmayla" ön plana çıkıyor. Şirket şöyle ya da böyle mali krize düşüyor, şu ya da bu ilişkiler devreye giriyor, malum "bizden olanlar mutlaka zor durumdan kurtarılacak", acele bir kamu bankası bulunuyor, al sana kredi, faizi düşük, vadesi uzun, geçip gidiyor, şirket kurtarılıyor.

Kurtarma paralarının kaynağı ne? Ne olacak, bizlerin paraları, vergileri... Senin, benim paramı alıp onlara veriyorlar, sana, bana sormadan.

Ama, kurtarılan şirketin sahiplerinin mal varlıkları varmış, başka değerleri varmış, dert değil, al sana kamu bankasından kredi, gerisini merak etme sen!..

Sistem son on yedi yıldır böyle çalışıyor.

Ne var ki, o çalışmaya karşı halkın tepkisi artık iyiden iyiye yükseliyor, bir şirketin adı kurtarmayla mı geçiyor, insanlar o şirketle alışverişi bıçak gibi kesiyor. Kendiliğinden, toplumsal vicdanın harekete geçmesi...

Son örnek böyle bir tepkiye sahne oluyor, o kuruluşun dükkanları boş kalıyor, alışverişler orada inanılmaz ölçüde azalıyor, tıkanıyor.

Doğa Koleji

İktidar sahipleri özel şirket kurtarmalarının kendileri aleyhine işlediğinin buz gibi farkında.

Simit Sarayı’nda Ziraat Bankası’nın devreden çıkartılması buna örnek, yükselen tepki karşısında geri adım.

Bir başka güncel örnek daha var, Doğa Koleji. Orada da mali sıkıntı baş gösteriyor, üç aydır maaşlarını alamayan öğretmenler derslere girmiyor.

Sahibinin başka mal varlığı var mı, yok mu, varsa, değeri ne, nerede, bu sorular, üstelik bazı verilerle birlikte, sosyal medyada çalkalanıyor. Uzun süre suskunluğunu koruyan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk sonunda konuşuyor. Öğrencilerle ilgili çözüm bulunacağını, kolejin bir başka kurumun şemsiyesi altına gireceğini, bunun izlendiğini belirttikten sonra, asıl merak edilen konuya geliyor:

"Kamu kaynaklarıyla çözüm bulmak gibi, bir planımız yok."

Yani, devlet bankalarının devreye girerek, Doğa Koleji’nin kurtarılması söz konusu değil.

Simit Sarayı, ardından Doğa Koleji, özel şirketlerin kurtarılmasında sona mı yaklaşılıyor? On yedi yıl süren sömürü sonrasında politika değişikliği mi?

Kurtarmaların "Reis’in" aleyhine çalıştığının farkına mı varılıyor?

Kaybedilen puanların bir daha geri dönmeyeceğinin farkındalar mı?

Atlas Global

Şimdi merak ettiğim bir konu var, Atlas Global uçak firması.

26 Kasım’da o şirketin yaptığı açıklamada, "mali sıkıntı nedeniyle 21 Aralık tarihine kadar uçuşların durdurulduğu" bildiriliyor. O süre yarın doluyor. Yeniden seferlere başlayacak mı, yoksa uçuşların kesilmesi devam edecek mi?

Şöyle bir ayrıntı ve özellik var.

Ulaştırma Bakanlığı Atlas Global’in uçuşlarına ara vermesi üzerine dikkat çeken bir açıklama yapıyor:

"Mağduriyet giderilecek."

Bu ilk bakışta, seferlerin durdurulduğu tarihlerde o şirketten bilet alan "yolcuların mağduriyetinin giderileceği" anlamına geliyor.

Ama, aynı zamanda, "firmanın da mağduriyetinin giderilmesi" anlamı çıkıyor.

Malum, Atlas Global Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ailesine ait.

Soru şu:

Simit Saray’ına, Doğa Koleji’ne sırtını dönen "Reis", acaba Bakan Bey'in şirketini kurtarmak üzere kamu bankalarını harekete geçirecek mi?

Sosyal medyada firmaya kredi sağlandığı yönünde iddialar var.

Kurtarma politikasın son mu, değil mi; Atlas Global turnusol kağıdı niteliğinde.

Yazarın Diğer Yazıları

Kapatma yerine kayyım: Kıyamete uzanıyor

Belediye başkanı yerine kayyım atamak yetmiyor, belediyeye ait tüm şirketlere tek tek kayyım atamak! AKP, toplumu kendine göre biçimlendirmek amacıyla hamle üstüne hamle yapıyor

“Bir Dava Hikâyesi: Osman Kavala’nın Yedi Yılı”

Kavala davası bizim hukuk tarihimizde yerini şimdiden alıyor. 'Bir Dava Hikâyesi: Osman Kavala’nın Yedi Yılı', karmaşık hukuki süreci anlatmak yerine ki, o günün birinde hukukçuların işi, bir insanın eşiyle birlikte mücadelesini anlatıyor. Onurlu bir mücadelenin belgesi.

Feti Yıldız’ı tam alkışlayacaktım ki...

Gezi tutukluları Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden, ayrıca Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hâlâ hapiste. İnsan haklarına ve Anayasa'ya düşkün Feti Yıldız Anayasa’nın 153. maddesinin neden uygulanmadığını sorgulamış mıdır?

"
"