16 Ocak 2025

Kapatma yerine kayyım: Kıyamete uzanıyor

Belediye başkanı yerine kayyım atamak yetmiyor, belediyeye ait tüm şirketlere tek tek kayyım atamak! AKP, toplumu kendine göre biçimlendirmek amacıyla hamle üstüne hamle yapıyor

“Kapatın gitsin!..”

Ne kapatılacak?..

Yerine göre:

Diş Hekimleri Odası... Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği... Türk Tabipler Birliği...

Hatta, şu aralar hayli gözde olan DEM Parti...

Hatta, Anayasa Mahkemesi bile!..

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin kendine göre, fırsat buldukça dile getirdiği “kapatma” önerileri artık geride kalıyor.

Şimdiki moda kayyım, AKP’nin hoşuna gitmeyen kurumlara el koyması!..

Kayyım yaygınlaşıyor.

Tek adam rejiminin sivil toplumu ele geçirme harekâtına dönüşüyor.

Halk iradesinin gaspı

Ne demek kayyım?..

“Başkasına ait işi görmek, bir malı yönetmek için tayin edilen kişi.”

Kayyım Arapça kökten geliyor, kıyam sözcüğünden türüyor. Kıyam, yerine geçmek, yürütmek anlamında. Aynı zamanda yeniden dirilmek anlamında. Kıyamdan türetilen kıyamet ölülerin dirileceği gün, dünyanın sonu demek.

Dolayısıyla, kelimenin etimolojik kökü olarak...

Kayyım kıyamete kadar uzanıyor!..

Çok kötü.

AKP kayyımı birkaç yıldır kaybettiği bazı belediyelerde uyguluyor. Bazen yolsuzluk ve rüşvet, bazen terörle iltisaklı gerekçesiyle.

Kayyım-kıyamet, belediyelerdeki kıyamet halk iradesinin gaspı ile eşitleniyor.

Beşiktaş farklı bir ilçe

Beşiktaş ilçesi kişi başına düşen gelir açısından Türkiye ortalamasının üstünde.

Akaryakıt istasyonlarından tutun da sağlık, eğitim ve diğer sosyo ekonomik göstergelerde Türkiye’de Çankaya ve Şişli’den sonra üçüncü sırada. Üniversite mezunları açısından Türkiye ortalamasının yine üstünde.

Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın gözaltına alınması nasıl sonuç verecek, henüz belli değil.

31 kişilik Beşiktaş Belediye Meclisi’nde tek bir AKP’li üye yok. Hepsi CHP’li. Bu açıdan müthiş bir örnek. Beşiktaş’ta CHP’nin oy oranı yüzde 73 gibi rekor düzeyde.

Akpolat görevden alınırsa, olağan olan, Belediye Meclisinin kendi içinden başkan seçmesi. Bununla birlikte, gözünü karartıp, Beşiktaş’a kayyım atamayı düşünmek, AKP’nin halkla ipleri sonuna kadar kopardığı anlamına gelir. 

Belediye şirketleri

Kayyım atamalarına paralel, CHP’li belediyelerin açtığı kreşleri kapatmaya kalkmak, yurt dışından alacağı kredileri perdelemek, SGK’ya borçları için gelirlerine el koymak gibi...

Halka olağan hizmeti engellemekle eş anlamlı. Ülke yönetmekle ilgisi yok.

Sivil topluma tepeden el koymanın son adımlarından biri özel şirketler ile belediye şirketlerine kayyım atamak girişiminden geçiyor.

Çarpıcı bir haber var.

Dün Birgün Gazetesinde Nurcan Bilge Gökdemir imzalı haber sivil toplumun her kesimine el koymanın alarmını aktarıyor. Buna göre:

Şu anda TBMM’ye sunulan bir yasa teklifi var. Daha önce muhalefetin “Anayasaya aykırıdır ve ticari faaliyetlere risk getirir” şerhi üzerine geri çekilen bir madde yeniden getiriliyor.

“Terörle iltisaklı şirketlere beş yıl süreyle kayyım atanabilecek."

Özel şirketler için getirilmesi planlanan bu düzenleme muhalefeti ayaklandırıyor.

Muhalefet bunun belediye şirketlerini de kapsayacak biçimde genişletilmesi ihtimali üzerinde duruyor.

Belediye başkanı yerine kayyım atamak yetmiyor, belediyeye ait tüm şirketlere tek tek kayyım atamak!..

AKP, toplumu kendine göre biçimlendirmek amacıyla hamle üstüne hamle yapıyor.

* * *

SGK: Allah’ın sopası yok!..

Kendisini kızgın kazana atıyor Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, şu lafa bakın:

“Emeklilere aylıklarını düzenli şekilde nasıl ödeyebiliriz, telaşı içindeyiz”.

 Bu “telaş” aynı zamanda müthiş bir itiraf.

SGK’nın battığının itirafı.

Ekonominin iflasının itirafına denk geliyor.

Işıkhan bakıyor ki, halkı yerinden zıplatan sözler, AKP’nin klasik algı yaratma çabasına dönüyor:

“SGK tüm dünyada gıptayla takip edilen bir sistem”.

Madem, “gıptayla takip ediliyor”, SGK nasıl oluyor da “emekli aylıklarını düzenli ödeme telaşına” düşüyor?..

“Gıpta” filan hikâye, bu yılın bütçesi ortada.

2025 bütçesine göre, SGK gelirleri 4 trilyon 600 milyar, giderleri 5 trilyon 200 milyar lira. Daha bütçe bağlanırken, SGK’daki açık 600 milyar lira.

SGK Tayyip Erdoğan’ın bir zamanlar diline doladığı kurumlardan biri. Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı iken, Erdoğan sık sık Kılıçdaroğlu’nun geçmişte SGK Genel Müdürlüğü döneminden söz etmeyi hobi haline getiriyor, ikide birde “SGK’yı batırdı” diyor.

Denir ya, Allah’ın sopası yok!..

İşte kendi Bakanı itiraf ediyor, SGK Erdoğan’ın tek adamlığı döneminde “emekli aylıklarını ödeme telaşına” düşüyor!.. Batma noktasına geliyor.

Erdoğan’la birlikte, ekonomiden sorumlu Mehmet Şimşek de Işıkhan’a kızmıştır herhalde.  

Vedat Işıkhan sizce o koltukta daha ne kadar oturur?..    

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

“Bir Dava Hikâyesi: Osman Kavala’nın Yedi Yılı”

Kavala davası bizim hukuk tarihimizde yerini şimdiden alıyor. 'Bir Dava Hikâyesi: Osman Kavala’nın Yedi Yılı', karmaşık hukuki süreci anlatmak yerine ki, o günün birinde hukukçuların işi, bir insanın eşiyle birlikte mücadelesini anlatıyor. Onurlu bir mücadelenin belgesi.

Feti Yıldız’ı tam alkışlayacaktım ki...

Gezi tutukluları Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden, ayrıca Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hâlâ hapiste. İnsan haklarına ve Anayasa'ya düşkün Feti Yıldız Anayasa’nın 153. maddesinin neden uygulanmadığını sorgulamış mıdır?

2009’da FETÖ, şimdi Amerika: Bahçeli’nin “emperyalizm böler” kaygısı

2013’te Araştırma Komisyonuna üye bile vermeyen Devlet Bahçeli bugün ne oluyor da çözüm arayışının öncülüğüne soyunuyor? Şimdi hem Erdoğan hem Bahçeli “emperyalizmin oyunu” diyor da, başka bir şey demiyor. Kürt sorunu ise daha çetrefil hale geliyor

"
"