04 Ekim 2018

Neee, 46.15 mi?.. Eyvah!..

Kararları sürekli erteleme, sürekli zaman kaybı nedeniyle, krizin giderek derinleştiği bir noktaya sürüklenen bir ekonomide, oyalamalar “kendine güvensizlikten” kaynaklanıyor

“Gezi olayları... Darbe girişimi... Terör örgütleri...”

Enflasyon aydan aya almış başını gidiyor, Hazine ve Maliye Bakanı, Yüksek Askeri Şura üyesi Damat Berat Albayrak hâlâ bahane aramakla meşgul.

Eylül ayı enflasyonu herkeste tam şok etkisi yaratıyor. Tüketici fiyatlarıyla yüzde 24.52 olan enflasyon oranı üretici fiyatlarıyla yüzde 46.15. Kimsenin bu ölçüde beklemediği artışlar.

Asıl korkutucu olan, geleceğe dönük iyimserliği ortadan kaldıran oran işte bu 46.15.

Doların artmasından sonra bu artış fiyatlara yansımaya başlıyor. Ne var ki, Albayrak hala farkında değil, şu cümleye bakın:

“Bu enflasyon oranı piyasada fiyatlama ölçüsünde fırsatçılık, stokçuluk, spekülatif fiyatlama davranışının algı değil, gerçek olduğunu ortaya koyuyor”.

Yani, fiyat artışlarını “fırsatçılık ve stokçulukta, spekülatif davranışta” görüyor.

Bu olağanüstü yanılgı ile Albayrak ve ekibinin bu işin üstesinden gelmesi mümkün değil. Çünkü, sorunu hala kavramış değil.

Maliyetler arttı

Dolardaki artışı ne izliyor?.. Maliyet artışları...

O artışlar nereye yansıyor?.. Önce tüketici fiyatlarına...

Sonra nereye yansıyor?.. Daha kritik bir alana, üretici fiyatlarına...

Neden daha kritik?.. Çünkü, üretici fiyat endeksindeki artış, daha sonraki aylardaki tüketici fiyatlarındaki artışın temelini oluşturuyor.

Eylül ayı üretici fiyat endeksi yüzde 46.15 gibi çok korkutucu bir oran. Bu oran gelecek aylarda enflasyon artışının devam edeceğini gösteriyor.

Yani, “stokçuluk ve fırsatçılıkla” ilgisi yok.

Maliyet artışıyla bağlantılı.

Ayrıca, kamu harcamalarını çok ciddi biçimde kısmak gerekiyor.

Elektrik ve doğalgaz

Kaldı ki, çok başka bir etken daha var.

Ekim’in ilk günü elektrik ve doğalgaza konutlarda yüzde 9, sanayide yüzde 18 zam yapılıyor. Sanayide kullanılan elektriğe ve doğalgaza yapılan yüzde 18’lik zam ciddi maliyet artışı anlamına geliyor.

Adı geçen iki temel ürüne aynı oranlarda Ağustos ayında da zam yapılıyor ve Eylül enflasyonunda bunun payı büyük.

Şimdi aynı zamlar Ekim’de de yapıldığına göre, bu etkisini maliyetlerde, oradan da tüketici ve üretici fiyat endekslerinde gösterecek.

Ekim’de fiyat artışları yine yüksek çıkacak.

Bunun “stokçuluk ve fırsatçılıkla” bağlantısı nerede?..

Dolayısıyla, Albayrak’ın söylediği “Eylül en kötü aydı, geride bıraktık” sözü gerçekçi değil.

Sürekli erteleme

Enflasyonla mücadele için de, “süreci haftaya başlatacağız” diyor. Neden bugün değil de, haftaya?..

Kararları sürekli erteleme, sürekli zaman kaybı nedeniyle, krizin giderek derinleştiği bir noktaya sürüklenen bir ekonomide, hâlâ “haftaya” oyalamaları gerçekte “kendine güvensizlikten” kaynaklanıyor.

“Faiz artışı” bunun en güzel örneği. Faiz artışında o kadar geç kalınmasaydı, dolar bu kadar yükselmeyecek, fiyatlar da bu ölçüde vahşi bir tırmanışa geçmeyecekti.

Ücret artışları yengen

Fiyatların bu ölçüde artması karşısında akla ilk gelen ücretler, geçim derdi.

Ücretiyle geçinenler ya da emekliler için bu artışlar tam refah kaybı. Ücretler enflasyon oranındaki artış kadar artmadığı için, satın alma gücü düşüyor, yani refah azalıyor, geçim biraz daha zorlaşıyor.

İşçiye, memura, emekliye aylıklarda, çiftçiye taban fiyatlarında “şu kadar verdik” hikayeden öteye geçmiyor.

Sokak diliyle, o artışlar “yengen”, bir şey ifade etmiyor.

Tehlikeli bakış

Üretici fiyat endeksindeki yüzde 46.15’lik artış ne kadar korkutucu ise, Damat Albayrak’ın olaya bakış açısı da, bir o kadar tehlikeli.

“Stokçuluk ve fırsatçılık” sözleri...

Fiyat artışlarını buna bağlarsa, bundan sonraki adımlar ekonomik olmaktan çok, “politik” nitelikte olabilir. O “politik” tavır da, daha çok “otoriter” niteliğe kayabilir.

Ülkedeki genel otoriter yönetimin doğrudan ekonomiye yansıması...

Nedir o?..

Önceki gün açıklandığı gibi, “fiyatları zabıta ile denetlemek” mesela. Ya da fiyatları “tepeden” belirlemek gibi, henüz dile getirilmemiş ama, çaresizlik içinde kıvranırken, zihinlerden geçebilecek tehlikeli düşünceler. Ekonomiyi iyice bataklığa gömecek adımlar.

“Muhteşem danışman” McKinsey’in enflasyonu önleme reçetesi ne acaba?..

Yazarın Diğer Yazıları

Ecevit, Lenin, Birand, Mengü: Savaşlara basın da ışık tutar

Salih Müslim Temmuz 2013 ile Ekim 2014 arasında Ankara’ya üç kez geliyor, kırmızı halılarda karşılanıyor, o sırada yine PYD’nin başında...

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

"
"