15 Haziran 2017

“Napolyon’u hiç duymadım”

Bu eğitim sistemiyle alın Napolyon da sizin olsun, 4 + 4 + 4 sistemi de

Bir buçuk milyon öğrenci öğretmensiz.

Çünkü, otuz üç bin yüz yirmi sekiz öğretmen ihraç edilmiş durumda.

Ayrıca, dört bin sekiz yüz on bir akademisyen ihraç edilmiş bulunuyor. İki bin yedi yüz yirmi bir akademisyen açığa alınıyor.

Bir bölümü FETÖ zanlısı olarak ama, bir bölümü “çocuklar ölmesin” dedikleri ya da “barış istedikleri” ya da AKP’ye muhalif oldukları gerekçesiyle.

Bunun sonucu malum:

Cehalet paçalardan akıyor. Bu durumda, daha da akacak.

On beş yıllık iktidarın getirdiği bu cehalet ortamından sonunda Tayyip Erdoğan bile rahatsız ki, geçen gün şunu söylüyor:

“Teessürle belirtmem gerekir ki, Türkiye’nin gücü ve kapasitesiyle kültür, sanat ve spor alanında bulunduğumuz yer uyumlu değildir”.

Kültür ve sanattan söz etmek lüks, asıl “eğitim” tam bir facia.

 

Ağır bilanço

 

On beş yıl içinde ilköğretimde ve liselerde eğitim sistemi iflas bayrağını çekiyor, iflas 4 + 4 + 4 sistemiyle iyice dibe vuruyor. Oradan üniversitelere de darbe iniyor.

Darbe kendisini uluslararası alanda çok net gösteriyor.

PİSA sonuçlarına göre, 72 ülke içinde:

“-Matematikte 49. sıraya,

-Ana dilde okumada 50. sıraya,

-Fen bilimlerinde 52. sıraya geriliyoruz”.

Devamı var:

Türkiye’de 183 üniversite var, dünyada ilk beş yüze giren sadece beş üniversitemiz var, ikisi özel.

Dünyada ilk bin üniversite içinde sadece on üniversitemiz var.

“En iyiler içinde yüzde 23’ü Amerika’dan, yüzde 9’u Çin’den, yüzde 7’si İngiltere’den. Bizim beynimiz diğer insanların beyninden daha mı az çalışıyor? Asla. Sadece Türkiye kötü yönetiliyor”. (Aytuğ Atıcı, TBMM 13 Haziran 2017 tarihli tutanak, s.18).

Soru sormayan, araştırmayan, analitik düşünmesini bilmeyen bir kuşak geliyor. Bunları bilmediği için akıl almaz cehalet içinde debeleniyor, farkında değil.

 

Analitik düşünce hak getire

 

Düşünmeyen, soru sormayan, analitik düşünceden yoksun bir gençlik geliyor. Zaten adam demiyor mu, “ben okumayan gençliği severim” diye.

Doğru, okumasın, düşünmesin, AKP’ye oy vermeye devam etsin. Ama, bunun sonunda Türkiye dünyadan kopacak, kendi içine kapanık, dünyadan habersiz, sıradan bir Orta Doğu ülkesi olacak, ne gam.

“Buna karşılık, haklarını aramak için sokağa dökülen eğitimciler, akademisyenler, hocalaramız gaz yiyor, cop yiyor, bu utanılacak bir durumdur.

(…)

Üniversiteler suskun, üniversiteler korku içinde, bu AKP’nin de işine gelmez”. (Aytuğ Atıcı, aynı yerde).

 

Yarışma programı

 

On beş yılın sonucunda eğitimde geldiğimiz yeri belirlemek için aslında öyle bilimsel verilere pek fazla ihtiyaç olmayabilir. Şöyle çevreye bakmak yeterli.

Özellikle de, TV’lerde yarışma programlarına. Orada sorulara verilen yanıtlar ibretlik, insanın aklını yerinden alıyor, insan saçını başını yolacak hale geliyor.

Örnek mi?

10 Haziran cumartesi akşamı “Kim Milyoner Olmak” programı.

Genç bir kız öğrenci yarışmacı. İstanbul’da bir üniversite okuyormuş, yanlış hatırlamıyorsam, üçüncü sınıf öğrencisi.

Soru şu:

“Napolyon’dan sonra en genç başkanını seçen ülke hangisidir?”

Diyelim ki, genç kızımız politika ile hiç ilgili değil. Ama,

1-Bu genç arkadaş hiç mi gazete okumuyor, herhalde öyle ya da kim bilir hangi sayfalarını okuyor,

2-Hiç mi TV izlemiyor, herhalde öyle ya da haberleri izlemiyor ki, Fransa’da daha üç hafta önce yeni bir Başkan seçildiğini bilmiyor. Dünyadan habersiz.

Bunları geçiyoruz, diyelim ki Fransa’daki seçimden haberi yok, ancak “Napolyon’dan sonra” denildiğine göre, bu ülkenin Fransa olduğu ortada.

Genç kızımız düşünmeye başlıyor, acaba neresi?

Yarışmayı sunan Murat Yıldırım Napolyon’a dikkat çekince, genç kızımız:

“Napolyon mu?.. Hiç duymadım, bilmiyorum”.

Sunucu Yıldırım dehşet içinde, neredeyse yerinden fırlayacak:

“Napolyon’u duymadın mı?”

Genç yarışmacı Yıldırım’ın şaşkınlığını fark ediyor olmalı ki:

“Yok yok, duydum da, şimdi heyecanlandım”.

Napolyon… Bıraktım orta ve liseyi, ilkokulda bile bir yerlerde adı mutlaka geçiyor, hem de öyle bir kaç kez gelip geçen türde değil.

Bu eğitim sistemiyle alın Napolyon da sizin olsun, 4 + 4 + 4 sistemi de.

TV’lerde şimdi bol bol yarışma programları var. Fırsat buldukça, izleyin yarışma programlarını, gelecek kuşakların ve gelecekteki Türkiye’nin ne olacağını görürsünüz.

Ve kara kara düşünürsünüz, “nereye gidiyoruz” diye.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kapatma yerine kayyım: Kıyamete uzanıyor

Belediye başkanı yerine kayyım atamak yetmiyor, belediyeye ait tüm şirketlere tek tek kayyım atamak! AKP, toplumu kendine göre biçimlendirmek amacıyla hamle üstüne hamle yapıyor

“Bir Dava Hikâyesi: Osman Kavala’nın Yedi Yılı”

Kavala davası bizim hukuk tarihimizde yerini şimdiden alıyor. 'Bir Dava Hikâyesi: Osman Kavala’nın Yedi Yılı', karmaşık hukuki süreci anlatmak yerine ki, o günün birinde hukukçuların işi, bir insanın eşiyle birlikte mücadelesini anlatıyor. Onurlu bir mücadelenin belgesi.

Feti Yıldız’ı tam alkışlayacaktım ki...

Gezi tutukluları Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden, ayrıca Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hâlâ hapiste. İnsan haklarına ve Anayasa'ya düşkün Feti Yıldız Anayasa’nın 153. maddesinin neden uygulanmadığını sorgulamış mıdır?

"
"