Ölüme yol açabilecek yumruktan hemen birkaç dakika önce, o yumruğu atan AKP milletvekili Zafer Işık kürsüde konuşan muhalefet milletvekillerine laf atmaya başlıyor. Muhalefetin bütçe eleştirileri karşısında Zafer Işık sürekli aynı sözü tekrarlıyor:
"Yap, hakaretini yap!.."
Meclis tutanaklarını okuyorum, eleştirilerde hakaret filan yok, AKP - MHP ortaklığını sorumlu tutan uygulamaların anlatılması var. Bu da, son derece normal.
Zafer Işık üst üste laf atınca İYİ Parti Grup Başkan Vekili, gerçekten olgun, sakin ve saygın siyasetçi Dursun Müsavat Dervişoğlu Işık'a sesleniyor, onunla ilgili önemli bir gözlemini aktarıyor:
"Sen var ya sen, sen zaten hiç gelmesen, hiç gelmesen daha iyi. Sadece laf atmaya geliyorsun, ne diyeceğiz sana?.."
Demek ki, yumruk atan o kişinin Meclis'te işi laf atmak, muhalefete sataşmak, bu yönde dosyası hayli kabarık ki, bunu o kadar çok yapıyor olmalı ki, yumruktan birkaç dakika önce Dervişoğlu kendisini uyarıyor.
Laf atmaların sonu gelmeyince, oturumu yöneten Meclis Başkan Vekili susması için onu ikaz ediyor:
"Sayın Işık, lütfen!.."
Oysa, "Sayın Işık" o sırada yerinden kalkmış, saldırıya geçmek üzere!..
"Kadrolu laf atıcılar"
Işık'ın attığı yumruk İYİ Parti milletvekili Hüseyin Örs'ü yaralıyor, yaralamakla kalmıyor, kalp hastası olan Örs'ün neredeyse ölümüne yol açıyor. Örs doktor milletvekillerinin hemen orada müdahaleleriyle ölümden dönüyor.
Olay sonrası Meclis görüşmeleri yeniden başladığında İYİ Parti milletvekili İsmail Tatlıoğlu'nun da dikkate değer bir gözlemi var:
"Ben burada olduğumdan beri bakıyorum, karşı sıralarda adeta kadrolu laf atıcılar var. Bunlar konuşmacılara daima laf atarak, düzeni bozma arzusunda olanlar. Bizim konuşmacımız daha kürsüye gelirken, bu tavrı gösteren ve olayı başlatanlar var."
Meclis tutanakları okunursa, en çok laf atan AKP'lilerin kimler olduğu ortaya çıkıyor. Geçmişte en çok laf atanlardan biri daha sonra Gençlik ve Spor Bakanı bile oluyor, yani ödüllendiriliyor!..
Laf atanlar arasında sürpriz isimler de var.
Örneğin, Kemal Kılıçdaroğlu'nun iki gün önce bütçe konuşması sırasında en çok laf atanlardan biri "akademisyen, hatta galiba doçent" bir siyaset bilimci. Bir zamanlar yandaş TV'lerde AKP'ye sık sık övgüler düzerek, milletvekili koltuğuna oturan birisi.
Laf atmakla kalmayıp, "her kavgaya en ön sırada giren fedailer" eksik değil. Onlardan biri "eski futbolcu." Üstelik, futbol oynarken fair play kazanmış, yani centilmenlik göstermiş!.. Şimdi ise, AKP'nin önde gelen bıçkın fedailerinden biri olup çıkmış!..
Laf atarak, kavga çıkartarak, muhalefetin sesini kısmaya çalışmak, muhalefeti sindirmek denemesi.
Her yerde şiddet
Şiddet sokakta, caddede, otobüste, metroda, dükkanlarda, hastanelerde, evlerde, parkta bahçede, okulda sonuçta her yer yerde kol geziyor. Şiddetin olmadığı yer yok.
"Ve de elbette söylemlerde.. Siyasi nutuklarda hakaret ve küfrün bini bir para!.. Meclis'te bile küfür ediliyor, el kol haraketleriyle birlikte."
AKP tökezledikçe ve iktidarı kaybettiğini anlayınca, eleştirilere tahammülü kalmıyor, işte Meclis'te neredeyse ölüme varabilecek kavga çıkartıyor.
"Olur böyle şeyler"
Zafer Işık Meclis'te iki oturuma katılmama cezası alıyor, ayrıca aylığından 38 bin lira kesilmesine karar veriliyor.
Kendisi o vahim yumruktan sonra bakın ne diyor:
"Özür filan dilemem, olur böyle şeyler."
Attığı yumrukla birlikte, bu sözleri üzerine onun seçmenleri onun hakkında daha net fikir sahibi olmuştur, umarım!..
İYİ Parti onun hakında savcılığa suç duyurusunda bulunuyor.
"Bakalım AKP Yönetimi ne yapacak?..
AKP de, ‘olur böyle şeyler' deyip, üstüne mi yatacak, örneğin onu yaklaşan seçimde bir daha milletvekili adayı gösterecek mi?..
Yoksa Meclis'in verdiği ceza dışında ona ceza verecek mi?.. Örneğin, dokunulmazlığını kaldırıp, yargılanmasının yolunu açacak mı?.."
Bu olay AKP'nin şiddet karşısında sınavıdır, çok net ve somut fikir verecek türde bir sınavı.
İflah olmaz yandaşlık
Ortada cinayete yol açabilecek bir yumruk var. Ve tek taraflı bir yumruk, yani kavgada atılan bir yumruk değil.
Dün yandaş gazetelerin birinci sayfalarına bakıyorum:
"Birkaçı bu adi vak'ayı hiç görmüyor, sanki böyle bir olay yok!.. Bir kaçı sayfanın eteğinde bir buçuk, en fazla iki sütün haberle geçiştiriyor.
Hele biri, evlere şenlik. Bir CHP'li milletvekiline kınama cezası verildiğini yazıyor!..
Biri ‘Meclis'te yumruklar konuştu, bari siz yapmayın' diyerek, olayı sulandırıyor."
Belli ki, ölüme yol açabilecek yumruk olayını kapatmaya çalışıyorlar. AKP'yi zayıf düşüren her felaketi, her maden faciasını, her tren kazasını, her şiddeti, her ekonomik sefaleti, her adaletsizliği örtmeye çalıştıkları gibi. Kendilerine de, kötülük ettiklerinin farkında bile olmadan.
Oysa...
"Meclis'te AKP milletvekillinin attığı yumruk tam bir insan hakkı ihlali."
Bunun yandaşlık kuyusuna düşerek kapatılacak, görmezlikten gelinecek yanı yok.
AKP yönetiminin ötesinde, bakalım savcılar harekete geçecek mi?..
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|