03 Nisan 2023

Laikliğe yeni çivi: Diyanet fetvasıyla bankacılık!..

İslam'a göre, "Nass" diye, aylar önce faiz indiriliyor, şimdi Diyanet fetvalarıyla faiz üzerinden İslami geleneği toplumda yaygınlaştırmak istiyorlar

31 Mart 2023 cuma gecesi, saat 22.22.

Türkiye'de laikliğe yeni bir çivi çakma denemesi, hem de en akla gelmeyecek alanda:

Bankacılıkta!..

Üç gün önce gece saat 22.22'de resmi haber ajansı Anadolu Ajansı'nın geçtiği habere göre, iki AKP'li milletvekilinin imzasıyla Meclis'e bir kanun teklifi veriliyor.

Katılım Bankacılığı Kanun Teklifi.

Ne demek Katılım Bankacılığı?..

Faizsiz bankacılık demek.

Türkiye'de ve dünyada halkın bir kesimi faizden uzak duruyor, haram inancıyla. Malum, bu konuda Nass var ya!..

Faizden uzak duran kesimin parası bildiğimiz mevduat bankalarına gitmiyor. O paraları ekonomiye kazandırmak, tasarruf sahibinin parasını güven altına almak amacıyla faizin olmadığı Katılım Bankacılığı devreye giriyor.

Gerekçede İslami vurgu

Meclis'e verilen teklifin gerekçesinde katılım finansın tanımı İslami kavram içeriyor:

"Faizsizlik, garar ve cehaletin olmaması, kumarın olmaması, risk ve sorumluluğa dayalı kazanç ve belirli alanlarda faaliyet göstermemek amacıyla..."

Garar, İslam'da risk anlamına geliyor.

Bankaya para yatırırken, risk olmayacak, cehalet yok, kumar yok. Bu bağlamda cehalet, konusunu bilmediğin alana paranı yatırmayacaksın demek.

Faiz yok, kâr payı var

İslam'da faiz haram ya...

Bu bankacılıkta faiz yok, faiz yerine kâr payı var. İslami bankacılıkta şöyle işliyor:

Katılım Bankasına yatırılan para önce mala çevriliyor. Mal satılıyor, yeniden paraya çevriliyor. Ve bir kâr elde ediliyor, yani kâr payı, tasarruf sahibine faiz yerine o pay ödeniyor.

Her zaman kâr edilmeyebilir, zarar da doğabilir. Bu durumda zarar tasarruf sahibi hesabına yazılıyor.

Diyanet İhtisas Kurulunda

Kanun teklifinde bir kurul oluşturulması öngörülüyor:

Katılım Finans Standartları İhtisas Kurulu.

Yedi üyeden oluşan bu kurul sistemin çalışmasını belirleyen ilkeler getirecek.

Ya kurulun üyeleri?..

Kanunun hangi amaca hizmet edeceğini gösteren ibretlik özellikler taşıyor.

Yedi üyeden beşinin İslam Hukuku, diğer iki üyenin İslam iktisadı ve finansı, işletme ve iktisat alanında doktora derecesine ya da en az on yıllık meslek deneyimine sahip olması gerekiyor.

Yetmez!..

Yedi üyeden birini doğrudan Cumhurbaşkanı atıyor. Kalan altı üye, altı ayrı kurumun önerdiği kişiler arasından yine Cumhurbaşkanı tarafından seçilerek atanıyor.

BDDK, Merkez Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu gibi finans kuruluşlarından gelecek altı üyenin yanında...

Biri de, nereden geliyor?..

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'dan.

Bankacılıkta İslam Hukuku uzmanları...

Diyanet temsilcisi...

Adım adım İslami yaşam biçimini yaygınlaştırma denemesi değil de, ne bu?..

Dünyada var ama

Bu ölçüde teknik bir konunun özünde yatan siyasal amaç belli:

Laikliğe bir darbe de, bankacılık sistemi üzerinden!..

Bütün iktisat teorilerinin tersine, politik faizi indirmek yetmiyor, sıra faizi, İslam'a uygun olarak, sistem dışı bırakmaya geliyor

Batı ülkelerinde, özellikle Körfez sermayesini çekmek amacıyla Katılım Bankacılığı uygulaması var.

Orada elbette İslam hukukunu bilen uzmanlar çalışıyor ancak, sistemin işleyişinde sorumlu olarak görev alan, din kurumlarından gelen kimse yok.

Çünkü, o ülkeler laik. Dini devlet işlerine karıştırmıyorlar.

Caiz mi, değil mi?

Diyanet'ten gelecek kişi ne yapacak?..

Hazine uzmanı, devlette çok önemli görevlerde bulunmuş, Amerika'da deneyim sahibi, sözü dinlenen, ünlü bir arkadaşımla dün konuşurken, Diyanet'i duyduğunda ilk tepkisi şu oldu:

"Herhalde fetva verecek!..

Arap ülkelerinde ve Mısır'da benzer kurumlar var, onlardaki gibi, Fetva Kurulu getirmiyorlar ama, o işlevi üstlenecek birilerini getiriyorlar.

Laikliği tehdit eden çok ciddi bir adım.

Bankacılık işlemlerinde şu iş dinen caiz mi, değil mi, diye fetva verecek birisi olacak herhalde.

Kurul üyelerinin İslam Hukuku uzmanı olması olayın rengini zaten gösteriyor".

İhtisas  Kurulu dışında, bir de Danışma Komitesi var. Üç kişilik bu komitenin iki üyesinin yine İslam Hukuku uzmanı olması şartı var.

Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi

Cumhurbaşkanlığı Sitesi Finans Ofisi bölümünde "katılım finansı tarihi" ile ilgili bilgi var. Özetle:

"Paylaşmayı, üretimi ve ahlaki değerleri göz önünde bulunduran katılım finansı, dünyada ve Türkiye'de alternatif finansın en önemli aktörlerinden biri olmakla beraber, Türkiye'de hak ettiği yerin oldukça gerisindedir.

T.C. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi bu kapsamda İstanbul Finans Merkezi projesi ile ülkemizin dünyanın sayılı katılım finans merkezlerinden biri olmasını sağlayacak çalışmalar yürütmektedir".

İki AKP'li milletvekilinin verdiği kanun teklifinin kaynağı adı geçen bu Ofis olabilir.

İslam'a göre, "Nass" diye, aylar önce faiz indiriliyor, şimdi Diyanet fetvalarıyla faiz üzerinden İslami geleneği toplumda yaygınlaştırmak istiyorlar.

14 Mayıs'taki seçimin önemini anlamayan yok artık herhalde!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Osman, yarın yedi yıl bitiyor!..

Duruşmalar devam ederken tahliye talepleri sürekli geri çevriliyor, ya mahkeme heyeti değişiyor ya Gezi davasına bakan yargıçlardan biri AKP milletvekili aday adayı çıkıyor ya da... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “hak ihlali vardır, derhal tahliye edilmelidir” kararı vermesine rağmen, hem de iki kez, o karar Anayasa’ya aykırı olarak uygulanmıyor

Biz tanımıyoruz, onlar “daha sağlam demokrasi için” güçlendiriyor

Şu sıralarda Alman siyasetinde en çok şu söz duyuluyor: “Otoriter eğilimler önce anayasayı değiştirmeyi ve Anayasa Mahkemesi’ni zayıflatmayı hedef alıyor. Ardından devlet kurumları güçsüz kılınıyor"

Bahçeli DEM'e çiçek attı ama...

AKP ve MHP tarafından “terörist, bölücü” diye itilip kakılan DEM heyecanlanıyor, o heyecanla “Selahattin Demirtaş serbest kalsın, kayyım uygulaması sona ersin, tutuklu arkadaşlarımıza af çıksın” gibi liste hazırlayanlar bile var

"
"