01 Şubat 2018

Kanal İstanbul: Teknik ve mali alanda devasa sorunlar

Kanal İstanbul için gerekli olan 50 milyar doları Türkiye nereden bulacak?

Türkiye’nin en büyük uluslararası taahhüt firmalarında makro ölçekli inşaat projeleri hakkında fizibilite hazırlama ve uygulama yapmış, 25 yıldan fazla üst yönetici olarak çalışmış, teknik ve idari yönetim ehliyeti olan bir yüksek mühendis, Profesör Ali Candoğan.

Daha sonra bu konularda danışmanlık ve hocalık yapmış. Kitapları var bu konularda. Türkiye’de ve Amerika’daki üniversitelerde yine mega projelerin inşaatları ve uygulamalarıyla ilgili konularında dersler vermiş.

Prof. Candoğan Kanal İstanbul projesi üzerine de bir çalışma yapıyor, bir maliyet analizi. Beş yıl önce yaptığı analizde projenin maliyetini elli milyar dolar olarak hesaplıyor. Bu hesabı ilgili meslek kuruluşlarına gönderiyor ve bu hesap onlar tarafından da onaylanıyor.

Elli milyar dolar!..

Öz kaynak gerek

Elli milyar doları Türkiye nereden bulacak?

Prof. Candoğan Kanal İstanbul projesiyle ilgili finansman ve teknik konuları içeren özet bir bilgi gönderiyor bana. Ben de, bu çok önemli konuda yer alan bilgileri buraya aktarıyorum, onun gönderdiği çerçeveye sadık kalarak.

Prof. Candoğan, “Projenin finansmanını uluslararası alanda bulmak bugünkü dünya koşullarında mümkün görünmüyor, dolayısıyla bu parayı öz kaynaklardan sağlamak zorunlu olacak” diyor.

Teknik ayrıntılar

Daha sonra göz ardı edilen teknik konulara dikkat çekiyor.

Kanal İstanbul projesinin tamamlanma süresinin on yılın üzerinde olacağını söylüyor. Bunu yine teknik olarak şöyle sıralıyor:

-Projenin “Direkt imalat kalemlerinin” çok yüksek miktarlara ulaşacağını hesaplıyor.

Bunun ayrıntısında şu noktaları sıralıyor:

-Karada ve su altı seviyesi altında yapılacak kazı hacimlerinin olağanüstü yüksek miktarları.

-Karada ve su altında oluşacak ve birinci derecede deprem koşullarında stabilitesini sağlayacak biçimde tahkim edilmesi gerekli kazı aynalarının olağanüstü miktarı.

-Projenin gerçekleştirilebilmesi için gerekli istimlak alanlarının olağanüstü miktarı.

Dolaylı imalat kalemleri

Direkt imalat kalemlerinden sonra “Projenin dolaylı imalat kalemlerinin de devasa boyutlara” ulaşacağını belirtiyor. Bunun ayrıntısında dikkat çektiği noktalar şöyle:

-Kanalın iki yakası arasında ulaşımı sağlayacak karayolu ve demiryolu hatları için deniz seviyesine yakın kotlarda tünel, 40-50 metreden yüksek kotlarda 65 metre minimum gabari sağlayacak köprüler yapılmasının olağanüstü iş ölçeği.

-Bu tünel ve köprülerin mevcut ulaşım sistemi ile bütünleşmesini sağlayacak bağlantı yolları ve hatlarının olağanüstü iş ölçeği.

-Projenin yapım süresinde ki, en az ons yıl sürecek, İstanbul gibi bir mega kentte oluşacak ulaşım zorluklarının çok büyük olacağı.

Ekonomik gücü yeter mi?

Prof. Candoğan bu teknik verilerden sonra şu soruyu soruyor:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin teknik gücü yetse bile, ekonomik gücü böyle bir projeyi gerçekleştirebilir mi? Hayır, yetmez”,

Gönderdiği bilgilerin sonuna şu notu ekliyor:

“Aslında hiç bir getirisi olmayan böyle bir dev projeyi hiç bir Avrupa ülkesi onaylamaz ve buna katkıda bulunmaz”.

Teoride ve pratikte bu gibi dev projelerin uluslararası uzmanı bir Türk profesörünün Kanal İstanbul projesine dönük mali ve teknik konulardaki görüşü özetle böyle.

“Kanal İstanbul’u yapacağız” diye ortaya çıkanlar, medyada bu projeye alkış tutanlar, eminim bu teknik ve mali konularda mutlaka derin bilgi sahibi olsalar gerek.

Ben o kadar bilgi sahibi değilim, sadece “bilen bir uzmandan” aktarma gereğini duyuyorum, o kadar.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

“An itibarıyla” geri çekildi: Uçuk kaçık etki ajanlığı

Dezenformasyon Yasası, Sıkıyönetim ve Savaş Yönetmelikleri, Ceza Yasasında değişiklikler, avukatlara getirilen ek yükümlülükler, şirketlere kayyım atanması, belediyelere kayyım atanması, Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe saymak derken... “Devletin güvenliği, iç ve dış yararları” başlığı altında otoriter düzeni kurmaya girişiyorlar

Beş çocuk faciası: Frenler artık tutmuyor

Yoksullukta çocukların “en savunmasız” olduğunu Türkiye dün çok acı bir haberle bir kez daha görüyor. Birileri de çıkıyor, “Bakanlık on sekiz kere gelmiş, çocukları almak istemiş, aile vermemiş” gibi, yönetimin sorumluluğunu azaltmaya çalışıyor. Bu söylenen doğru olabilir ancak, yönetimi sorumluluktan kurtarmaz

Bir 12 Eylül davası: Akbelen direnişi

AKP iktidarı 22 yılda adalete, devletin işleyişine, ekonomiye, eğitime, dış politikaya kısaca pek çok alana büyük zarar veriyor. İktidar değiştiğinde, belli bir zaman içinde o zararları gidermek mümkün. Ancak en büyük zararı çevreye veriyor...

"
"