11 Kasım 2024

Bir 12 Eylül davası: Akbelen direnişi

AKP iktidarı 22 yılda adalete, devletin işleyişine, ekonomiye, eğitime, dış politikaya kısaca pek çok alana büyük zarar veriyor. İktidar değiştiğinde, belli bir zaman içinde o zararları gidermek mümkün. Ancak en büyük zararı çevreye veriyor...

Ağacına sarılan o yaşını, başını almış kadını...

O kadını korumak için ona sarılan genç kızı...

Ağaçlarının kesilmesini önlemek için kendilerini siper eden her yaştan kadın erkek, binlerce insanı...

Yaşadıkları topraklara, ormanlarına sahip çıkan o insanları hiçe sayarak, jandarmalarla püskürtmeye çalışıyorlar.

Milas, Akbelen Ormanları.

Akbelen Ormanları içinde linyit yatakları var. 2019 yılından bu yana Yeniköy - Kemerköy termik santralına yakıt Akbelen linyit madenlerinden sağlanıyor. Santralı işleten firma maden sahasını genişletmek istiyor.

Sadece Milaslıların, oradaki köylülerin değil, çevreye duyarlı sivil toplum kuruluşlarının başlattığı “Akbelen Savunmasına” her yerden insanlar katılıyor. Ağaçlarına sarılan binlerce insan 17 Temmuz 2023 sabahı nöbete geçiyor. Bir hafta sonra 24 Temmuz 2023 günü jandarmalar eşliğinde Akbelen’de ağaç katliamı başlıyor.

Türkiye günlerce Akbelen’le yatıyor, Akbelen’le kalkıyor. Bölge halkının çeşitli orman ürünlerinden yararlanmasına hayati bir başka ek, bölgedeki bazı köylerin su kaynağı yine Akbelen.

Kim dinler?..

İdare mahkemesi

Orman katliamına karşı Bölge İdare Mahkemesi’nde dava açılıyor.

Yönetimin aldığı idari kararın hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesi açısından avukatlar ormanda keşif yapılmasını ve kanıt belirlenmesini talep ediyor. Akbelen ormanları neden kesiliyor, orada neler yaşanıyor, ağaçların kesilmesinin çevre köylerine ne gibi zarar verdiğinin tespiti isteniyor. İşletme ruhsatı ve verilen iznin iptali için iki ayrı dava açılıyor.

Kaldı ki, maden sahasının işletilmesiyle ilgili karar, yasada “Bakanlık tarafından uzatılır” dese de, uzatma yetkisinin:

Bakanlık değil, Muğla Orman Bölge Müdürlüğü tarafından uzatıldığı ortaya çıkıyor, yani o da yasaya aykırı, usulsüz.

Ne gam!..

Mahkeme talepleri geri çeviriyor.

12 Eylül baskını 

Ağaçları korumak eylemi Türkiye’nin dört bir yanından gelen çevreci ya da değil, insanlarla sürerken, Akbelen’de çadırlar kuruluyor, gece gündüz nöbet tutuluyor. Son yıllardaki en büyük çevre eylemlerinden biri.

Bingo!..

Müthiş bir zamanlama!..

12 Eylül 2023 günü nöbet alanına baskın ve müdahale yapılıyor.

12 Eylül 1980’de Türkiye’de askeri darbe gerçekleşiyor, 12 Eylül 2023’te Akbelen’e baskın düzenleniyor.

"Ormanı işgal ettin sen"

Ve bugün...

Bu ülkede karşılaştığımız herhangi bir olayı akıl ve mantıkla, yasayla, geleneklerle, halka saygıyla izah etmek artık çoktan geride kalıyor.

Ağaç kesimine karşı nöbet tutan yurttaşlarımıza...

"Ormanı işgal ve faydalanma suçundan..."

Dava açılıyor!.. Evet, dava!..   

İlk duruşma yarın, 12 Kasım’da Milas 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde.

Nöbet alanına baskın 12 Eylül 2023 günü gerçekleştiği için köylüler açılan bu davayı “Akbelen 12 Eylül Davası” olarak niteliyor.

Kazdağları eylemi 

Akbelen köylüleri yarın mahkeme karşısına çıkmaya hazırlanırken, bir başka çevre katliamına karşı direniş Kaz Dağları’ndan yükseliyor.

AKP’nin gözde şirketlerinden bir başkası Kaz Dağları’nda bakır madeni işletmek için oradaki ağaçları kesiyor.

Çevre köyleri, sivil toplum örgütleri, belediyeler ağaçların kesildiği alanda toplanıyor, kesimi engellemek amacıyla büyük bir miting düzenleniyor.

Yeni bir Akbelen daha: Kazdağları

AKP iktidarı 22 yılda adalete, devletin işleyişine, ekonomiye, eğitime, dış politikaya kısaca pek çok alana büyük zarar veriyor. İktidar değiştiğinde, belli bir zaman içinde o zararları gidermek mümkün.

Ancak, en büyük zararı çevreye veriyor, çünkü bağlara, bahçelere, ormanlara, kıyılara, akarsulara, göllere verdiği zararı gidermek kim bilir kaç yıl alır, elli mi, yüz mü, kim bilir kaç yıl!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

“An itibarıyla” geri çekildi: Uçuk kaçık etki ajanlığı

Dezenformasyon Yasası, Sıkıyönetim ve Savaş Yönetmelikleri, Ceza Yasasında değişiklikler, avukatlara getirilen ek yükümlülükler, şirketlere kayyım atanması, belediyelere kayyım atanması, Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe saymak derken... “Devletin güvenliği, iç ve dış yararları” başlığı altında otoriter düzeni kurmaya girişiyorlar

Beş çocuk faciası: Frenler artık tutmuyor

Yoksullukta çocukların “en savunmasız” olduğunu Türkiye dün çok acı bir haberle bir kez daha görüyor. Birileri de çıkıyor, “Bakanlık on sekiz kere gelmiş, çocukları almak istemiş, aile vermemiş” gibi, yönetimin sorumluluğunu azaltmaya çalışıyor. Bu söylenen doğru olabilir ancak, yönetimi sorumluluktan kurtarmaz

“Bankacılığın En Uzun Yılı”: Erdem ve liyakat dolu “eski Türkiye”

“Altınok, Hazine Genel Sekreteri olarak bir genelge hazırlıyor, genelgeyi bütün kamu kurumlarına gönderiyor, ‘yılbaşı ve bayramlarda hediye kabul edilmeyecek’ talimatı içeren bir genelge”

"
"