22 Ekim 2019

İşte, bunun için “ille de İstanbul” hırsı

Haydarpaşa ve Sirkeci ihalesinde yasa değişmiyor, yasa değişmediği zaman çözüm yine hazır, saçma sapan gerekçeler uyduruluyor

Gerekçe 1:

“İhaleye katılan belediye şirketlerinin ayrı ayrı iş deneyim belgesi yok”.

Ama, buna karşı daha yeni kurulan, on bin lira sermayeli bir şirketin “deneyimi” var!..

Gerekçe 2:

“Sözleşmede müşterek ve müteselsilen’ yerineortaklaşa ve birlikte’ deyimlerini kullanmışsınız, bu olmaz”.

“Müşterek” sözcüğünün Türkçesi ne?.. “Ortaklaşa”. “Müteselsilen” sözcüğünün Türkçesi ne?.. “Birlikte”. Ne var bunda?.. Olmaaaaz!.. Oysa, ihale verilen vatandaş ihale komisyonunun istediği o Arapça sözcükleri kullanmış. Aman, ne büyük fark yaratmış!..

Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının arkasındaki milyonlarca değere sahip alanlar TCDD tarafından ihaleye çıkartılıyor. Bu saçma sapan gerekçelerle o alanlar, ihaleye katılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne verilmiyor.

Kime veriliyor?..

Daha düne kadar üç bin lira aylıkla İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan Hüseyin Avni Önder isimli birine veriliyor.

Kim bu vatandaş?..

“Mahdum Beye”, yani Bilal Erdoğan’a ait Okçuluk Vakfı’nın eski genel müdürü.

 Yani... “Yabancı değil, bizden biri...”

Madem ki, “bizden biri”, o zaman ihaleyi o kazanmayacak da, İstanbul Büyükşehir Belediyesi mi kazanacak?..

Adı da, “ihale”, yanlış anlaşılmasın, “ihale”. On yedi yılda tam 171 defa değiştirilen İhale Yasası çerçevesinde yapılan bir ihale.

“İhaleye fesat karıştırmak”

İhale geçen cuma günü saat 17’de sonuçlanıyor.

Saat 17’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne haber veriliyor ki, “siz kazanamadınız”. Oysa:

İhalenin yapılacağından Belediyenin haberi yok, ihaleyi yapan komisyon Belediyeye haber vermiyor, sadece “kazanamadığını” bildiriyor.

Yukardaki komik gerekçelerle.

Buna karşılık, ihaleden on beş gün önce Belediye ihaleyi yapan komisyona her türlü belgeyi gönderiyor ve o komisyon “Belediyenin ihaleye katılmasını uygun” buluyor. On beş gün sonra, saçma sapan laflarla, yok “müteselsilen” demedin, yok “müşterek” demedin diyerek, Belediyeyi ihale dışı bırakıyor.

Bu açıkça adam kayırma, kollama, ihaleye fesat karıştırma suçlarına giriyor.

Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bu rezaleti son birkaç gün içinde gittiği her yerde halka duyuruyor. Haklı olarak, bir yandan idare mahkemesinde dava açarken, öte yandan ihale komisyonu üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunuyor.

O alanlar

Haydarpaşa ve Sirkeci garları edebiyatımızda şiir, roman ve öykülerde yer alan tarihsel değerlerimiz, İstanbul’da yaşasın ya da yaşamasın, bütün kuşakların gönlünde yer eden, oraya ait anılarla bezenmiş hayatlarımızın bir parçası.

Şimdi orası “ticari faaliyette bulunmamak” koşuluyla, yeni kurulan bu şirketin kullanımına veriliyor.

“Mahdum Beyin arkadaşı” olan o vatandaş, o arsaları ticari faaliyet dışında nerede kullanacak?..

Muhtemelen AVM ya da on beş, yirmi katlı konutlar dikecek.

On bin lira sermayesi var, inşaatlar için o parayı nerede bulacak?..

O da dert mi?..

Bir emir yeter, “devlet bankalarının kredileri ne güne duruyor?..”

Yılda ortalama on defa

İnsanın vicdanını kanatan, hukuksuzluğun ayyuka çıktığı, kendi yaptıkları yasalara kendilerinin bile uymadığı bir dönem...

171 defa değişen İhale Yasası...

Çünkü, her ihalede özel durumlar olabiliyor, ihalenin verilmek istendiği şirket ve de şirketlerin o özel durumlara uydurulması için imkanlar zorlanıyor, bakılıyor ki olmuyor, o zaman yasada bir değişikliğe daha gidiliyor.

171 defa... Bunlar 17 yıldır iktidarda... 171’i bölün 17’ye...

Yasa yılda ortalama on defa değiştiriliyor. Tarihi rekor, bizde ya da dünyada örneği yok.

Haydarpaşa ve Sirkeci ihalesinde yasa değişmiyor, yasa değişmediği zaman çözüm yine hazır, saçma sapan gerekçeler uyduruluyor.

800 bin farkı anlamamışlar

İmamoğlu’na halktan ve avukatlardan büyük destek geliyor.

Bunlar hâlâ “800 bin oy farkını” ya anlamıyor ya da anlamak istemiyor.

O farkın kaynağı ne?..

Haksızlık, hukuksuzluk, belediyeyi ve bütün araçlarını babalarının malı gibi kullanmak, çeşitli yolsuzluk iddiaları ile birlikte, adam kayırmak, kollamak...

Belediyeyi kaybediyorlar, kıyısından köşesinden hâlâ kendi adamlarına peşkeş çekmenin peşindeler.

Şimdi “hukuk” zamanı!..

Meraka değer, günümüzde o “hukuk” acaba nasıl işleyecek?..

İhale iptal mi edilecek?..

Yoksa, düzenin çarkları bildiğimiz gibi işlemeye devam ederek, o arsalar, o vatandaşta mı kalacak?..

İstanbul’da büyük rant var. Hele de, Belediyeye sahip oldun mu, 25 yıldır olduğu gibi, istediğin gibi kullan!.. Şimdi arpalıklar kesiliyor. Kesileceğini bildikleri için İstanbul’da seçimi 23 Haziran’da yeniden zorluyorlar, İstanbul Halkı da, “yetti artık” diyerek, tepkisini gösteriyor.

Bu ihale “ille de İstanbul” hırsının bir uzantısı, son örneği.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"