Milattan Önce 1279’dan 1213’e kadar, ülkesini tam 66 yıl yönetiyor.
“Efsane Mısır Firavunu II. Ramses”.
Onun döneminde Mısır müthiş bir zenginliğe kavuşuyor. Matematikte, mimaride ve tarımda dönemine göre “en ileri teknikleri” uygulayarak, halkının o zenginlikten pay almasını sağlıyor.
Tarihin bilinen “ilk yazılı anlaşmasında” onun imzası var.
“Milattan önce 1295 yılında Hitit’lerle imzaladığı Kadeş Barış Antlaşması”.
O anlaşma nedeniyle, Mısır’daki hiyerogliflerden ortaya çıkan ilginç bir aşk hikâyesi var, “iki düşmanın aşkını” anlatan bir hikâye.
Mısır Büyükelçisi elinde anlaşma taslağı ile Hititler’in başkenti “Hattuşa’ya”, bugünkü Boğazköy’e (Çorum) geliyor. Hattuşa’da kaldığı sürede Hitit Kralı “III. Hattuşili’nin eşi Puduhepa” ile büyük bir aşk yaşıyor.
Adalet ve adalet
Aradan iki bin yüz yılı aşkın süre geçmesine rağmen, II.Ramses’in bugün hâl, sadece Mısır’da değil, bütün dünyada bir “efsane” olarak anılmasının altında ne yatıyor?..
“Adalet, adalet ve adalet”.
İyi diplomasi yürüten, halkla iyi ilişkiler kuran, halkını incitmeyen bir Firavun olarak onu tahtta tutan en büyük güç, “ondaki adalet anlayışı”.
Örneği var.
Baş vezire ziyaret yok
II. Ramses’in iki sadık dostu var.
Biri yanından hiç ayırmadığı “aslanı”, bildiğiniz aslan!..
Diğeri, en az kendisi kadar güvendiği “baş veziri”.
Onu kardeşi gibi seviyor, her işinde ona çok güveniyor, onun aldığı kararları gözü kapalı onaylıyor.
Ancak...
Günün birinde...
II. Ramses’e bir ihbar geliyor.
“Baş vezirin yolsuzluk yaptığı, kararlarında bazılarına ayrıcalık tanıdığına” ilişkin bir ihbar.
İhbarın araştırılması için Ramses’in izin vermesi gerek, şimdi bizde ve pek çok ülkede olduğu gibi, kamu görevlilerinin yargılanmasına onay verilmesi konusu.
Ramses baş vezire çok güveniyor, yolsuzluk yapmış olabileceğine ihtimal vermiyor.
Yine de...
“Araştırılması gerekir” diyerek, baş vezirin yargılanmasına onay veriyor!..
Duruşmanın ilk oturumunda...
“Baş vezir tutuklanıyor!..”.
II. Ramses şaşkın ve perişan.
Baş vezirini hapiste ziyaret etmek istiyor.
“Ama gitmiyor,
ADALETİ ETKİLERİM, kaygısıyla gitmiyor!..” (Christian Jacq, II. Ramses, beş ciltlik kitabın ikinci cildi, Milyonlarca Yılın Tapınağı, s. 217).
II. Ramses’e boşuna “efsane” dememişler!..
İki bin yılı aşkın süreden bu yana, insanlık onu neden boşuna unutamıyor, işte bundan dolayı, “tarafsız ve adil yönetim, adalet tutkusu!..”
Prens Andrew
İki bin yüz yıl sonra İngiltere...
Kraliçe II. Elizabeth’in oğlu Prens Andrew...
Hakkında suçlama var.
Bir Amerikalı kadın Prens Andrew’un Londra’da ve New York’ta “kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu” öne sürerek, Amerika’da hakkında dava açıyor.
Ancak, Andrew bir prens!..
Dokunulmazlığı var...
Yargılanamaz!..
Unvanların iadesi
Rahatsız edici konu, çirkin sorun Kraliçe II. Elizabeth’in önüne geliyor, onun kararına göre...
Kraliçe’nin oturduğu Buckingham Sarayı açıklama yapıyor:
“Kraliçe’nin onayı ile York Dükü Prens Andrew’un bütün unvanları ve Kraliyet himaye görevleri geri alınmıştır.
Prens Andrew bundan böyle herhangi bir kamu görevi üstlenemeyecek...
Ve...
Dokunulmazlığı kaldırıldığından dolayı, sivil bir yurttaş gibi yargılanacaktır”.
Kraliçe II. Elizabeth’in bu kararına alkış ve alkış ve alkış ve saygı ve saygı ve saygı...
II. Ramses’ten II. Elizabeth’a “ADALET” anlayışı.
Biri en sevdiği ve en güvendiği vezirini gözünü kırpmadan adaletin terazisine gönderirken, diğeri öz oğlunu hiç tereddüt etmeden yargıya teslim ediyor.
İmreniyorum
Her türlü yolsuzluk ve adam kayırma iddialarının havada uçuştuğu Türkiye’den başımızı biraz kaldırdığımızda, bizim payımıza tarihte ve dünyada bu olup bitenleri ibretle izlemek düşüyor.
Ne adalet kalmış, ne hukukun üstünlüğü...
Bir kamu görevlisi bir suç işlediği iddiasına takıldığında, yargılanması için ne onay var, ne izin... Yakın ve tipik örnek, eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan...
Yerine getirilmeyen mahkeme kararları...
Çiğnenen üst mahkeme kararları...
Kanıtlanmayan delillerle insanların yıllarca hapis yatması...
Emirle insanların serbest bırakılması ya da tersi, tutuklanması...
II.Ramses neden efsane şimdi çok daha iyi anlaşılıyor.
Kraliçe II. Elizabeth yerini aynı sınıfta alıyor.
Bize ne kalıyor?..
“İmrenmek ve imrenmek”.