02 Eylül 2024

İflastan önce son çıkış: Sanayiciye “konkordato” eğitimi

Sanayici tam bir darboğaz içinde. “Borçlarımı ödeyemiyorum” diyemeden, konkordatoya gitmeden, kepenk indirmek zorunda kalıyorlar

“Kırk yıldır sanayiciyim. 1979-80 krizi dahil, bugüne kadar yedi ekonomik kriz gördüm ama, bir Sanayi Odası’nın sanayicilere ‘Konkordato Başvuruları Üzerine Bilgi Notu” dağıttığını ilk kez görüyorum.”

Durum bu kadar ciddi.

Konkordato İtalyanca kökenli bir kavram.

Mali durumu bozulan firmaların borçlarını ödeyemez duruma düştüklerinde, borçlarını erteleme seçeceği, ilk adımda iflastan kurtulmanın ancak, kepenkleri indirme yolunun başlangıcı.

2018 yılında ilgili yasalarda yapılan değişiklikle “iflas erteleme” yürürlükten kaldırılıyor, yerini kapsamı genişletilmiş konkordato alıyor.

Konkordato hukuki bir süreç, Ticaret Mahkemesi tarafından onaylanması gerekiyor. Alacaklıların da erteleme planını kabul etmesi şart.

Yedinci kriz

Kırk yıllık sanayicinin gözünden bakınca, şu anda yaşanan yedinci ekonomik kriz.

“1979-80, 1991, 1994, 1999, 2001, 2007 krizlerini gördüm ama, böyle bir krizi ilk kez görüyorum.”

İlk kez gördüğü bugünkü krizi diğerlerinden ayıran bir fark var.

“Önceki krizler finans sektöründe çıkıyor, şimdiki kriz ise, reel sektörde çıkıyor, onun için çok daha derin, propagandayla, allı ballı aldatmacalarla geçiştirilecek gibi değil.”

Sanayici tam bir darboğaz içinde. O darboğazı TOBB verileri de doğruluyor. Geçen yılın temmuz ayına göre, bu yılın temmuz ayında kapanan şirket sayısı yüzde 39.8 oranında artıyor.

Bu yılın ilk yedi ayında ise, kapanan şirket sayısı geçen yılın ilk yedi ayına göre, yüzde 28.3 artıyor. “Borçlarımı ödeyemiyorum” diyemeden, konkordatoya gitmeden, kepenk indirmek zorunda kalıyorlar.

Yüzde 8.5’la borçlanma

Reel sektör buraya nasıl geliyor?..

“Faiz sebep, enflasyon sonuçtur, Nass varken sana bana ne oluyor” gibi, gerçekle ve bilimle zerre kadar ilgisi bulunmayan ekonomik sapma sonucu, Merkez Bankası faizleri emirle yüzde 8.5’a kadar düşürüyor.

Düşük faizi gören sanayici bol bol kredi kullanıyor.

Bol bol borçlanıyor.

Faizlerin yüzde 8.5’a kadar düşürülmesi Şubat 2023 tarihinde.

Şubat 2023 kritik bir tarih, geçen yıl Cumhurbaşkanı seçimi ile genel seçimlerden bir ay önce.

“Ben gidersem batarsınız”

Seçim, düşük faizle aşırı borçlanan sanayiciyi korkutuyor, onları AKP’ye oy vermeye zorluyor. Aynı anda Tayyip Erdoğan sanayicilere gerekli sinyali veriyor:

“Ben gidersem, batarsınız!..”

Neden batarlar?..

Çünkü, yeni gelecek iktidar faizleri yükseltecek, binlerce sanayici, özellikle küçükler borç batağına saplanacak, borçlarını ödeyemez duruma düşecek.

Erdoğan gitmiyor ama, pek çok sanayici yine de battı ve batıyor!..

Seçim sonrasında klasik ekonominin kuralı işliyor, faizler yükseliyor. Bu durum kredi kullananları tahminlerin ötesinde zorluyor:

1-Borçlar ödenemez hale geliyor.

2-Krediden kaçış başlıyor.

İlk çare, konkordato ilanı!..

Büyük sanayicilerin yanı sıra, en çok etkilenen KOBİ’ler, küçük ve orta boy işletmeler. Sadece üretim sektörünü değil, tüm hizmet sektörünü kapsayan, ekonominin dinamiği olan şirketler.

Çalışanlara etkisi

Konkordato ilanı o şirkette çalışanları birebir etkiliyor.

Şirket ödeme güçlüğüne düşüp, konkordato ilan ettiğinde, orada çalışanlar işlerini kaybediyor, onların üç aylık ücreti Ücret Garanti Fonu’ndan ödeniyor.

Sonra?..

Sonrası bugünkü sefalet!..

ESO’nun bilgi notu

Konkordato ilan eden, borçlarını ödeyemez hale düşen firma sayısı her geçen gün artınca...

Eskişehir Sanayi Odası (ESO) kendisine bağlı sanayi firmalarına bir hafta kadar önce bir bilgi notu gönderiyor. Eskişehirli sanayiciler kırk yıldır, daha önceki ekonomik krizlerden farklı olarak, ilk kez böyle bir bilgi notu ile karşılaştıklarını söylüyor. O notun adı şöyle:

“Konkordato Başvuruları Üzerine Bilgi Notu”

O notta konkordato koşulları nelerdir, nasıl ilan edilir, hukuken ne yapmak gerek, konkordato bir firmaya hangi avantajları sağlar, hangi dezavantajlar söz konusudur gibi, teknik bilgiler veriliyor.

Reel sektör borç ödemede hayli zorlanıyor, AKP iktidarının çizdiği pembe tablodan epey farklı ki, krizi fiilen yaşayan sanayi örgütlerinden biri, ESO böyle bir bilgi notu paylaşmak zorunda kalıyor.

Kendisine üye sanayicilere “konkordato üzerine eğitim vermek” gereğini duyuyor.

Krizi ilk elden yaşayanlar, krizin derinliğini daha nasıl anlatabilir?..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Acıklı bir güldürü: Asgari Ücret Komisyonu

Kendisine yakın sermaye gruplarının vergilerini defalarca siliyor, onlara defalarca teşvik armağan ediyor. Sildiği milyarlarca lirayı asgari ücretlilere aktarsa... Milyonlarca çalışan hiç böyle “acıklı bir güldürü” izlemek zorunda kalır mı?.

Ecevit, Lenin, Birand, Mengü: Savaşlara basın da ışık tutar

Salih Müslim Temmuz 2013 ile Ekim 2014 arasında Ankara’ya üç kez geliyor, kırmızı halılarda karşılanıyor, o sırada yine PYD’nin başında...

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

"
"