64 yaşında. İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi mezunu. Aynı fakültede yüksek lisansı var.
Önce tersanelerde mühendis ve yöneticilikle işe başlıyor. Sonra IDO Genel Müdürü.
2002’de Ulaştırma Bakanı. Üç kez, toplam 8 yıl 2 ay, en uzun süre Ulaştırma Bakanlığı yapan kişi.
O unvanlar nasıl veriliyor ise, orası ayrı, on farklı üniversiteden “fahri doktora” alıyor.
2014 yerel seçimlerinde AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı, orada boyunun ölçüsünü alıyor ve seçimi kaybediyor.
Bununla birlikte, “abisi” elinden tutuyor, kim bilir neden, siyasal hayatında merdivenler çıkmakla bitmiyor.
22 Mayıs 2016’da parlamenter dönemin son Başbakanı.
24 Haziran 2018 seçimi sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı.
İzmir’de kaybetse de, “başarılarla dolu siyasi hayatını” 23 Temmuz 2018’de Tayyip Erdoğan taçlandırıyor:
Ona Şeref Madalyası takıyor.
Ne de olsa, kayıtsız şartsız “sadakat.”
31 Mart seçimlerinde AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı, İzmir’de olduğu gibi, yine kaybediyor.
Şaibeli bir kararla tekrarlanacak İstanbul seçiminde şimdi yine aday, yine kaybedecek.
Huzurlarınızda Binali Yıldırım...
Ufak tefek gaflar
Sakin duruşu, o kadar zeka ürünü olmasa da, kendine özgü esprileri, kavgadan uzak hali ile önceleri, ona hiçbir zaman oy vermeyecek kitlede bile, belli bir gülümseme yaratıyor.
Ancak, adaylık sürecinde, kendisine yöneltilen sorularda tam manasıyla çuvallıyor.
Binali Bey İzmir’de aday olduğunda “İzmir Tayyip Erdoğan’ı Adnan Menderes Hava Limanı’ndan tanıyor” diyor.
Oradan tanıması mümkün değil!.. Çünkü:
Adnan Menderes Hava Limanı’nın temeli 1984’te atılıyor, 1987’de faaliyete geçiyor!..
Diyarbakır’da kürsüye çıkıyor:
“Sayın Başbakanım Diyarbakır’dan size selam gönderiyorum!..”
“Başbakana” selam göndermesi mümkün değil. Çünkü:
O sırada kendisi Başbakan!..
“Sadakat” uğruna böyle ufak tefek gaflar olabilir, siyasi hayatı boyunca Erdoğan’a hep sadık kalmış, ki Erdoğan bu tiplere bayılır, her fırsatta ona selam göndermeyi görev biliyor.
Binali Bey “eyvaaaah” ki “eyvah”
Binali Bey’e adaylık pek yaramıyor. Biraz sempati toplamışsa, ağzından çıkan her sözde, o sempati uçup gidiyor. Örneğin:
“31 Mart’ta oy çaldılar” diyor.
YSK’nın gerekçeli kararı açıklanıyor, tepeden tırnağa hukuk sefaleti akan o gerekçede bile, “oyların çalındığına ilişkin tek satır yok”.
Binali Bey bir kez daha çuvallıyor.
Yine 31 Mart ile ilgili bir soruyu geçenlerde yanıtlarken:
“Sandık görevlileri bakıyor seçmene, diyelim ki AKP adayına oy verecek gibi, anladığı seçmene Büyükşehir pusulasını vermiyor”.
Bu “psiko siyasi” analize ve muhteşem gözleme kim ne diyebilir ki?..
Üstelik, Binali Bey bunu öyle ayak üstü filan söylemiyor, sosyal medya üzerinden paylaşıyor.
İnsana “Eyvaaaah, yazık oldu Süleyman Efendiye” dedirtecek bir durum!..
İstanbul’da 31 bin 124 sandık var.
Tek bir sandıkta bile böyle bir olay yaşanmıyor. Tutanaklar ortada.
“Mühendis” dediğin, “mantıklı kişidir”.
Ne var ki, seçim yaklaştıkça, Binali Bey’de mantık uçuyor.
Kaybetme telaşı.
İmamoğlu ile TV’de tartışmak
Ağzını her açtığında biraz daha irtifa kaybeden ve belli ki, bundan sonra daha da kaybedecek olan Binali Bey’in “tavan yapan” yanıtı üç gün önce.
TV’de canlı yayında Didem Arslan Yılmaz soruyor:
“Ekrem İmamoğlu ile canlı yayına çıkar mısınız?..”
Binali Bey patlatıyor yanıtı:
“Buna ben karar veremem”.
Ne?.. Nasıl yani?.. Ne gibi?..
Kim karar verecek?..
64 yaşında, Bakanlık, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı koltuklarında oturmuş...
Ama, rakibiyle TV’de tartışmak için “abisine soracak”!...
Demek “Şeref Madalyası” böyle kazanılıyor. Her durumda, kendini koşulsuz çiğneyerek.
Gel vazgeç sen adaylıktan
Bu yanıt “top ten” vaziyetinde dolaşıyor sosyal medyada.
Ya birader, bu yaşta ve başta sen her adımını atarken, hâlâ abine soracaksan, hangi akla hizmet, İstanbul’a aday oluyorsun?..
Kazanman zaten mümkün değil de, demek kazayla kazansan...
Belediye Başkanı sen değil, abin olacak!..
Daha TV’de tartışma kararını bile kendi başına veremiyorsan, bunu bile abine soruyorsan, gel sen vazgeç bu adaylıktan!..
Kaldı ki akla, mantığa, hukuka aykırı bir seçim tekrarı ki, belli, mesela İmamoğlu ile birebir TV’ye çıksan, perişan olacağın ortada. Abin de onun için sana izin vermiyor.
Hesaplaşmaktan korkuyorsun!.. Seçimin tekrarı gibi, bir hukuk rezaletine ne diyeceğini bilemiyorsun!..
Zaten abin de sana güvenmiyor ki, “Şeref Madalyasına” rağmen, kendisini ortaya atıyor, İstanbul’da bilmem kaç tane miting düzenlemeye hazırlanıyor.
Binali Bey aziz kardeşim, sen rahatına bak, “her şey çok güzel olacak”...