26 Aralık 2015

Hiçbir hükümet böyle hezimete uğramadı

Musul'da Türkiye ile on altı ülke var ama sadece Türkiye zılgıtı yiyor...

“Türk askeri birliklerinin Irak topraklarına girmesi Irak’ın egemenliğine karşı düşmanca tavrı, aynı zamanda Arap güvenliğine tehdit oluşturduğu itibariyle Türkiye Hükümeti kınanmıştır.

Türk birliklerinin Irak’ta bulunması bölgedeki kaosu daha da körüklemektedir. (…)

Türkiye Irak’taki askerlerini derhal geri çekmelidir”.

Bu ağır cümlelerin altında yirmi iki Arap ülkesinin imzası bulunuyor. Türkiye’yi kınayan ve özetle yukarıdaki bildiriyi yayınlayan Arap Birliği son yıllardaki en ağır bildirisini Türkiye’ye karşı yayınlıyor.

Bizimkilerin “Müslüman kardeşlerimiz”, diye yere, göğe koyamadığı yirmi iki Arap ülkesinin yer aldığı Arap Ligi. Aralarında bugün Türkiye’de bankalardan turizme kadar pek çok alanda yatırım yapan Katar da var. Hani, Tayyip Erdoğan’ın altı kez ziyaret ettiği ülkelerden, Katar.

Bildiri Arap Dünyasının “Türkiye’deki kardeşlerine” yılbaşı armağanı.

Bildiri “Stratejik Derinlik” üstadı, muhteşem dış politika mimarı Ahmet Davutoğlu’nun ve Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında, her geçen gün derinleşen ve yaygınlaşan dış politika hezimetlerinden biri daha.

Hezimet sadece bildirideki üslup sınırlı değil.

 

O zaman neden

 

Şimdi dört gün öncesine, 22 Aralık gününe gidiyoruz, Meclis’te Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz Türk askerinin Irak’taki varlığı ile ilgili bilgi veriyor:

“Çevremizdeki ülkelerde barış ve istikrarın sağlanması için yoğun çaba harcıyoruz. Bu bakımdan Türkiye için önem taşıyan ülkelerden biri Irak’tır”.

Türkiye’nin içine barış ve istikrar getiren hükümet, şimdi Irak’a barış ve istikrarı getirecek!

Bunu sağlamak ve Irak askerlerini teröre karşı mücadelede eğitmek amacıyla Türk askeri Irak’a giriyor. İsmet Yılmaz devamla:

“Irak Hükümet sürecinden başından muhtelif seviyelerde bilgilendirilmiştir”.

Madem bilgilendiriliyor, o zaman Bağdat Yönetimi “çekil ülkemden” diye, neden bas bas bağırıyor? Neden Güvenlik Konseyine başvuruyor? Neden Arap Ligini topluyor ve böyle ağır bir bildiri yayınlatıyor?

 

Herkes Irak’ta

 

Aslında çok daha vahim bir gerçek var, yine Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın ağzından:

“Irak’ta eğitim amacıyla Amerika var, Almanya var, Avustralya, Belçika var. Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere var. İspanya, İtalya, Macaristan, Norveç, Portekiz, Yeni Zelanda var”. (22 Aralık, TBMM Tutanağı).

Yedi düvel orada, ta Avustralya, Yeni Zelanda’ya kadar herkes orada, ama Irak Hükümeti sadece Türkiye’ye “çekil” diyor, “egemenlik hakkının Türkiye tarafından saldırıya uğradığını” söylüyor.

Türkiye ile on altı ülke orada, ama sadece Türkiye zılgıtı yiyor. Bu da, Türkiye’nin dış politikada on üç yılda nasıl bir dizi düşman kazandığını, kim bilir kaçıncı kez, gösteriyor.

Cumhuriyet Tarihinde hiçbir hükümete nasip olmamış bir hezimet.

 

 

Beş, altı bin Avro’ya ölüme yolculuk

 

İstanbul-Çanakkale hattı. Ölüme yolculuk Aksaray, Laleli’de başlıyor, Çanakkale-İzmir kıyılarında son buluyor. İnsan kaçakçılığı, mülteci avı.

Bu yılın son aylarında en çok konuşulan konuların başında, Türkiye’de ve Avrupa’da mülteci akını geliyor.

Suriye’den, Irak’tan başlıyor, Türkiye üzerinden, Trakya ve özellikle Ege kıyılarından Yunanistan’a uzanan ölümcül yolculuk.

Bu işin simsarları var. Aksaray, Laleli ve Ege kıyılarında, artık ne tutturabilirlerse, üç, dört, beş, hatta altı bin Avroya kadar yükselen insan kaçakçılığı fiyatları.

İstanbul-Çanakkale-İzmir hattında mülteci pazarları kuruluyor.

Simsarlar çocukların oynadığı lastik botlara dolduruyor insanları, salıyor denize. Garibanların son çaresi, hayatın son çilesi, bot batıyor, umuda yolculuk ne yazık ki, başlamadan sona eriyor.

Son bir ayda dört bin mülteci kaçmak isterken yakalanıyor, elli sekiz mülteci hayatını kaybediyor.

Her ne kadar, insan kaçakçılığından para kazanan simsarlar zaman zaman yakalanıyor, hapse atılıyorsa da, bu pazarın kökü henüz kurumuyor.

İnsan avına son verilmesi, kesin çözülmesi gerek ama, bugün Türkiye’deki her sorun gibi, mülteci avı da, kangrene dönüşüyor.

Konuyu HDP Meclis’e taşıyor. “Göç ve insan kaçaklığında İran, Irak ve Suriye sınırları ile kıyılarımızdaki hak ihlallerinin” Meclis araştırılması ile aydınlığa çıkartılması isteniyor.

HDP bir önerge veriyor. Muhalefet mi veriyor önergeyi, üzerinde durmak bile gereksiz, AKP acele ret ediyor.

O insan pazarlarını kurutmadıkça, açın TV’leri, son dakika haberlerini görmeye devam edeceksiniz:

“…Dün Ege kıyılarında batan bir botta, hayatını kaybeden mültecilerin sayısı…, batan botta kaybolan çocuklar…”

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kandil önce Apo’yu mu dinler, yoksa Amerika’yı mı?

Apo gelecek, DEM Grubunda konuşacak, PKK’ya “silah bırak” diyecek, PKK ve YPG de silah bırakacak!.. Meclis’e gelip konuşması gibi, hiçbir politika ile örtüşmeyen öneri bir yana...

Bahçeli’nin baştankara çıkışına karşı: İspanya modeli

Hiçbir partiyle konuşmadan hatta, belki kendi partisinin organlarıyla bile görüşmeden, Bahçeli’nin çıkışı elbette pek çok kuşkuyu beraberinde getiriyor. Ortada devlet kurumlarının hazırladığı böyle bir plan var mı?..

Erdoğan uğruna: Bahçeli 55 yıllık birikimi sildi attı

DEM’in aklından asla geçirmediği “Apo’ya af” önerisine sırtını dönmesi imkânsız. Karşılığında anayasa değişikliğine onay vermesi, yıllardır eleştirdiği Erdoğan’a yeniden adaylık fırsatı tanıması ne ölçüde mümkün, orası da ayrı

"
"