09 Mart 2019

Her şey o kadınla başladı

Tek bir kadın milyonlarca insanın hayatını değiştiren adımı atıyor

Tam 381 gün tek bir siyah bir daha otobüse binmiyor. Kilometrelerce yol yürüyor ama, otobüse binmiyor.

Siyahlar otobüsleri boykot ediyor, boykota beyazlar da katılınca, otobüs firmaları iflas ediyor.

Rosa Parks isimli kadın bir şirkette terzilik yapıyor. Kadın siyah. İşine her sabah otobüsle gidiyor.

O tarihte, Amerika’nın o kentinde siyahlar otobüsün arka tarafında oturuyor. Ayrıca ve daha önemli olmak üzere beyazlar asla ayakta gitmiyor, eğer yer yoksa, siyahlar kalkıyor, beyazlara yer veriyor.

1 Aralık 1955, günlerden perşembe. Amerika’da Montgomery kenti.

Rosa işine gitmek üzere otobüse biniyor, boş bir yer buluyor ve oraya oturuyor.

Bir süre sonra otobüse beyazlar binmeye başlıyor.

Otobüs gittikçe kalabalıklaşıyor, yer kalmayınca, beyazlar siyahların oturduğu koltukların önüne geliyor. Bir beyaz geliyor, bir siyah yerinden kalkıyor ve yerini beyaza veriyor.

Rosa kalkmadı

Bir, iki, üç... Beyazlar geldikçe, siyahlar yerinden kalkıyor.

Bir beyaz ayakta, bir siyah oturuyor... Olacak şey değil!.. Hemen yerini beyaza vermesi gerek.

Siyahların hepsi kalkıyor, Rosa hiç umursamadan hâlâ oturuyor.

Sonunda bir beyaz Rosa’nın başına dikiliyor, “kalk, ben oturacağım”.

Rosa itiraz ediyor, “kalkmıyorum”.

Şoför otobüsü durduruyor, Rosa’ya kalkması gerektiğini söylüyor. Rosa direniyor:

“Yerimi bir başkasına vermem gerektiğine inanmıyorum”.

Tutuklama

Sen misin kalkmayan?.. Sen misin yerini bir beyaza vermeyen?..

Bir, iki uyarı, yok Rosa yerinden kalkmıyor.

Bunun üzerine şoför arabayı polis karakoluna çekiyor. Kısa bir sorgu sual, Rosa tutuklanıyor.

Ertesi güne kadar karakolda tutuluyor, ailesi geliyor, belli bir kefalet ödüyor ve Rosa bırakılıyor.

Karakoldan çıkarken, polis uyarıyor:

“Bir daha böyle yapma, tekrar edersen, cezan daha ağır olur, seni kefalet de kurtarmaz”.

Profesörün tepkisi

Olay kentte hemen duyuluyor.

Haberdar olanlardan biri de, Alabama Üniversitesinden beyaz bir profesör.

Her türlü tepkiyi üzerine çekmeye kararlı bir biçimde, profesör Montgomery Halkını otobüsleri boykot etmeye çağırıyor:

“Beyazlara sesleniyorum, kendi rengimden olanlara ve elbette siyah arkadaşlarıma da sesleniyorum, insanlar arasında renk ayrımı yapan bu otobüslere binmeyin!..”

Boykot öyle başarıya ulaşıyor ki, otobüs firması iflas ediyor. Bu arada siyahlar bir birlik oluşturuyor, bu sorunu çözmek üzere kararlı bir hareketin organizasyonu başlıyor.

Hem de, ne başlamak!..

Bir efsane doğuyor

Birliğin başına 26 yaşında genç bir rahip geliyor:

Martin Luther King.

Daha sonraki yıllarda siyah - beyaz ayrımının ortadan kaldırılması için ömrünü adayan ve bu uğurda hayatını kaybeden, öldürülen Martin Luther King.

King tam bir efsane oluyor. Verdiği mücadele Amerika sınırlarını aşıyor, dünyaya mal oluyor.

Amerikan yönetimleri ise, eyaletler dahil, bu mücadele karşısında çaresiz, geri adım atıyor. Amerika beyazlara olduğu gibi, siyahlara da aynı hakları tanıyan “Vatandaşlık Yasasını” kabul etmek zorunda kalıyor.

On dört dolar ceza

Bu arada Rosa’nın mahkemesi devam ediyor.

Yargıç şaşkın, ne yapacağını bilemiyor ancak, yine de bir ceza vermesi gerektiğini düşünüyor.

Rosa’ya itaatsizlikten dolayı on dört dolar ceza kesiyor.

On dört dolar siyahları iyice kamçılıyor, hatta renk ayrımına karşı çıkan beyazları da.

Otobüs boykotu yaygınlaşırken, Amerikan Anayasa Mahkemesi kabul edilen son yasa doğrultusunda bir karar veriyor.

Bir yıl sonra

Yıl 1956...

Gözler Amerikan Anayasa Mahkemesinde. Ve o karar açıklanıyor:

“Otobüslerde renk ayrımı insan haklarına aykırıdır. Siyah ya da beyaz otobüslerde herkes istediği yere oturabilir. Hiç kimse de başkasına yer vermeye mecbur değildir”.

42 yaşında bir kadının, Rosa Park’sın başlattığı itiraz, önce bir profesörün, sonra Martin Luther King’in, derken ırk ayrımını insan haklarına aykırı bulan on binlerce Amerikalı beyazın ve daha sonra dünyanın odağına oturuyor.

Kendi halinde o kadın bir protestoyu başlatıyor. Her şey o kadınla başlıyor.

Tek bir kadın milyonlarca insanın hayatını değiştiren adımı atıyor.

Kangren olmuş bir sorunu ortada kaldırıyor, tek bir kadın.

Kadınlar!... Eminim, gücünüzün farkındasınız!..

Dünyanın her yerinde...

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"