21 Şubat 2019

Günaydın TÜSİAD

Ekonomi, hukuk devleti, insan hakları olmadık yaralar alıyor, siyasal sistem değişiyor, sistem, TÜSİAD hık, pık!..

“Güçlüyüz demekle, güçlü ülke olunmuyor. Ülkeleri güçlü yapan, özgürlük, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıdır.”

Genel bir yaklaşım, genel ve doğru tespit. Teorik bir saptama. Bu genel tespitler bile, bu ülkede artık sansüre yol açıyor.

TÜSİAD’ın dün toplanan genel kurulunda Başkanlığı devreden Erol Bilecik bu sözleri söylediği anda, TV’lerde canlı yayın sona eriyor. Anında kesiliyor.

Her alanda olduğu gibi, TÜSİAD Genel Kurulu’nda da, bu sözlerin sansürü ile birlikte “demokrasi ve ifade özgürlüğünün bugün Türkiye’de nasıl işlediğine ilişkin” yeni bir örneğe daha tanık oluyoruz.

Korku ve korku!..

Birileri doğrudan iktidarı hedef almadan, dolayı yoldan ve genel anlamda olsa bile, hafif eleştirel yaklaşımda bulunsa bile, onu yayınlamak büyük cesaret istiyor.

Otosansür ve fırça

Ancak, bu ilk değil.

Türkiye’nin çeşitli yerlerinde binlerce kez, TÜSİAD üyelerinin  bizzat kendilerinin ise, başına kim bilir kaç kez gelmiş bir olay:

“Sansür, otosansür ve yukarıdan gelen fırça.”

Buna rağmen, TÜSİAD, yeni tabelasıyla Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği yıllar yılı AKP’yi destekliyor. İstanbul’un çeşitli lokanta ve kafelerinde üç TÜSİAD üyesi bir araya geldiğinde, hele de seçim öncesinde, “AKP’yi desteklemek”  üzerinde bir kez daha anlaşıyor. Onların aralarındaki konuşmalara çevresindekiler hep tanık oluyor.

Ne zamana kadar?..

Onların da kapılarında

Belki son iki yıla kadar.

Ne zaman ki, olay ekonomi ve siyasal sistem açısından, hukuk devleti açısından, demokrasi ve özgürlükler açısından olağanüstü fire vermeye başlıyor, Cumhuriyet döneminin görmediği otoriter bir sisteme kayıyor, hazretler uyanıyor.

Ne zaman ki, işlerindeki engeller, ilişkilerindeki bulanıklıklar ve güvensizlik onların da kapılarına dayanıyor, ekonomi ve hukuk sistemi onları da zorluyor, hazretler de iyice rahatsız oluyor.

Dün bu rahatsızlığın açıkça dile getirildiği bir genel kurula tanıklık ediyoruz.

Gazetelere ilanlar

Başkanlığı devreden Erol Bilecik ne zaman konuşsa, yüzünden tebessüm eksik değil. Tebessüm… Bir çekingenliğin, aşırı bir dikkatin tezahürü olarak.

Oysa, TÜSİAD bir zamanlar aslan gibi.

1970’lerde Ecevit hükümetini devirmek için gazetelere sayfa sayfa verilen ilanlar, her fırsatta yapılan konuşmalar arşivde duruyor.

O zamanlar iktidara yönelik eleştiriler cesurca, hiç kimseden korkmadan, açıktan ve pervasız.

Ya son yıllarda?..

Ekonomi, hukuk devleti, insan hakları olmadık yaralar alıyor, siyasal sistem değişiyor, sistem, TÜSİAD hık, pık!..

Oysa, demokrasinin yerleşmesi ve kök salması için bir ülkede işçi sınıfı kadar, burjuvaziye de ihtiyaç var.

Ama, bizimkiler burjuva değil, iş adamı!..

Kendisini korkutan iktidarın suyuna giden iş adamları!..

Özilhan’ın çıkışı

Dünkü genel kurulda TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan bu ölçüde net, şu satır başlarıyla:

-Yüksek adrenalden yorgun düştük.

-Kavga yerine, gelenekten gelen konuşmaya ihtiyacımız var.

-Geçmişte yapılan hataların sonuçlarını gıda enflasyonundan işsizliğe kadar pek çok alanda görüyoruz.

-Gıda fiyatları on yıldan beri enflasyonun üzerinde. Gıda fiyatlarındaki yükselmeyi çözmeye yönelik adımlar, sorunu çözmeye yetmiyor.

-Üretmiyor, tüketiyoruz. Üretim düşüyorsa, gıda fiyatı kontrolüyle bir yere varılmaz.

-Çiftçilerin oranı yüzde ondan yüzde üçe düştü.

Özilhan aslında geçen yılki genel kurulda da, hukuk devleti, demokrasi, kur ve enflasyon sarmalı, büyüme hızındaki düşüş, iç ve dış borçlanmadaki anormal yükselişlere, üretim düşüklüklerine, yatırımların azalmasına dikkat çekiyor. Doğru vurgularda bulunuyor.

Bu doğruları dile getirirken, TÜSİAD ipleri elbette koparmıyor ve buna özen gösteriyor.

Nasıl?..

Yeni yönetimine Saray’a yakın isimleri dahil etmeyi ihmal etmeden.

Yine de, günaydın TÜSİAD!..

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"