"Karadeniz'deki yapılaşma ve dere yataklarındaki imar uygulamaları aşırı doğa olaylarını tetiklemektedir."
Türkçesi:
"Ülkenin her yerinde, özellikle ve ayrıca Karadeniz'de dere yataklarında imar izni verilmesi doğal felaketlere yol açabilir."
Bu tesbit resmi bir belgede yer alıyor.
"Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan Karadeniz İklim Eylem Planı'nda yer alan bir tespit."
Eylem planı var da, ne oluyor?..
Türkiye'nin her yerinde dere yataklarına şakır şakır imar izni ve ruhsat veriliyor!..
Giresun'daki son sel felaketi dere yataklarında işlenen cinayetin ta kendisi!..
Dere yataklarına verilen imar izninin açtığı bir felaket.
Pakdemirli'nin gafı
Gelmiş geçmiş en beceriksiz, en kötü Tarım Bakanı olan Bekir Pakdemirli Giresun'da sel felaketini incelerken açıklama yapıyor:
"Muhtarlıklar, belediyeler, kaymakamlıklar, valilikler tarafından defalarca tekrarlanıyor olmasına rağmen, vatandaşlarımız 'nasıl olsa bana bir şey olmaz' diye bir düşünce içerisine giriyor ve dere yataklarına evler yapılıyor."
Madem her yönetim birimi tekrarlıyor, peki insanlar o binaları yaparken o yönetim birimleri nerede?.. Neden engel olunmuyor?.. Neden imar izni veriliyor?.. Hale bakın, imar izninin uyaran birimler veriyor.
Bu nasıl bir aymazlık?..
Devletin görevi ne?..
Aynı bölgede 38 HES
Giresun ve çevresi, Karadeniz Bölgesi Türkiye'nin en fazla yağış alan bölgesi. Deredeler orada şakır şakır akıyor, ormanlar bir başka güzel.
Ne var ki...
Bir ara Çevre ve Orman Bakanlığı görevinden bulunan Veysel Eroğlu Giresun ve çevresinde "57 HES yapımına başlandığını, 38 HES'in tamamlandığını" söylüyor.
HES?.. Hidroelektrik santral...
Bölgenin insanı "HES'lerin yapımının durdurulması için çırpınıyor, eylem yapıyor, polisle çatışıyor, mahkemelerde davalar açılıyor ve hatta bu uğurda, Hopa'da olduğu gibi ölüyor".
Dinleyen kim?..
HES'ler derelerin akışını bozuyor, engelliyor ve aşırı yağış sele dönüştüğünde, karşımıza Giresun ve ilçelerindeki feci manzaralar çıkıyor.
Sonra da:
"Devlet yaraları saracaktır."
İş işten geçtikten sonra... Sen önce "o yaranın oluşmasını önlemekle" sorumlusun!..
Feci manzaralar
Giresun ve özellikle üç ilçesindeki sel felaketi o yerleri tanınmaz hâle getiriyor. Can kayıplarını olağanüstü maddi zararlar izliyor.
Ne ev kalıyor, ne dükkan, ne de yol.
"Sen hâlâ dere yataklarına imar izni ver, ver ve ardından 'devletimiz en kısa sürede zararları giderecektir' nutukları at!..
AKP yönetimini hiçbir facia yola getirmiyor.
Bu kaçıncı dere cinayeti?.. Kaçıncı ölüm zinciri?..
TV'lerde izlediğimiz sahneler korkunç, ürpertici...
Tam anlamıyla doğanın intikamı...
Ve sen hâlâ çeşitli yerlerde HES yapmaya devam ediyorsun...
Yöre insanının isyanını dikkate almıyor, o insanların üstüne polisleri gönderiyorsun..
Ve bir "Bakan" çıkıyor, son derece pervasız bir eda ile vatandaşları suçlamak cesaretini kendinde bulabiliyor.
Dere yatağında AVM
Karadeniz İklim Eylem Planı ortada...
Buna rağmen...
- Dere yatağı üzerine yollar yapılıyor... Yollar!..
- Tek tek yurttaşlar bir yana, dere yataklarına, devletin resmi kurumu TOKİ'lerin bile bina yaptığı iddia ediliyor.
Dere yatakları?..
Bu kaçıncı?..
İstanbul'da yine aşırı bir yağışta "Ayamama Deresi" taşıyor, otuz insan hayatını kaybediyor. Dere yataklarına yapılan binalar nedeniyle.
Aradan yedi, sekiz ay geçiyor.... Aynı dereye ne yapılıyor?..
"AVM!..."
Sonra da, yurttaş suçlu!..
Evet, o AVM'yi yapanlar da, Giresun'un ilçelerinde derelere bina dikenler de sorumlu ama, sen devlet olarak neredesin?..
Trabzon terminali
İşte, bir örnek daha yolda...
"Trabzon'da yapılmak istenen otobüs terminalinin dere yatağı içinde olduğu söyleniyor."
CHP Trabzon milletvekili Ahmet Kaya canını dişine takıyor, uyarıyor, bağırıyor, haykırıyor da haykırıyor:
"Trabzon'da dere yatağı içinde terminal yapmak yaşanan felaketlerden ders almamaktır. O mevki şimdiden trafiğin en çok sıkıştığı yerlerden biridir. Böylesine trafik yoğunluğunun yaşandığı bir yerde, ayrıca trafiği içinden çıkılmaz hale getirecektir.
Bu şehre bu yanlışı yapmayın!..
Dere yatağına terminal yapmak, Trabzon'da felakete davetiye çıkarmaktır.
Yapmayın!.."
Dere yatağına terminal mi olur?.."
Ahmet Kaya feryat figan uyarıyor, acaba dinlerler mi?..
Kendi bildiğini okuyan iktidar
On sekiz yıl boyunca sadece kendi bildiğini okuyan, başka hiç bir sese kulak vermeyen, "acaba başka söylenenler doğru mu" diye en küçük bir düşünceye yer vermeyen bir iktidar.
İşte, Trabzon terminali için bas bas haykırıyor CHP milletvekili Kaya.
Ama, "o CHP'li!.." Olmaz, dinlenmez!..
Ya bunun CHP'lisi, AKP'lisi mi olur?..
AKP'ye göre olur, buz gibi olur!..
Sonuç ortada... Bir Giresun türküsü bakın ne diyor:
"Dere boyu kavaklar... Ben sana doyamadım, doysun kara topraklar... Dere boyunun düzü, Mevlam ayırdı bizi..."
Artık türküler acı veriyor, sadece acı.