24 Ocak 2018

“Gazi” Erdoğan yetmez, “mareşal” de olsun

Erdoğan “Gazi” unvanı almak için nerede “savaşa” katılıyor? “Hangi savaşta” yara alıyor?

Bakalım daha neler göreceğiz? Sabredin, daha görecek ve yaşayacak çok şey var anlaşılan. İnsanın aklına ve bilgisine asla sığmayan, tarihimizle alay eden daha neler yaşayacağız kim bilir...

İşte, son örnek.

AKP milletvekili Metin Külünk bir yasa önerisi hazırlıyor, “Tayyip Erdoğan’a Gazi unvanı verilmesini” öngören bir yasa önerisi.

Gerekçe, dostlar alış verişte görsün türünde:

“Emek, fikir, ter dökülen ve bütün bir varlık ile can koyulan gazaların komuta edicilerine, mevzi bekleyenlerine ve dolayısıyla vatan uğrunda yara alanlara Gazi deriz.

Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk, manevi yönü ağır basan bu unvanı önemle kullanmış bir liderdir.

Tam, bütün ve milli bağımsızlık yolunda vatan uğruna yalnız elini değil, tüm varlığını hasreden Sayın Cumhurbaşkanımız, özellikle Davos’daki ‘one minute’ çıkışının ardından karşı mevzilerin doğrudan hedefi haline gelmiş, saldırıların bizatihi muhatabı olmuştur.

Cumhurbaşkanımızın verdiği mücadele bu manada birçok cephe savaşıyla ilerlemiştir. Öyle ki, 7 Şubat MİT krizi bir cephe iken, Gezi hadisesi bir cephe, 17/25 Aralık darbe teşebbüsleri ve MİT TIR’larının durdurulması olayı yine bir başka cephedir”.

Kendi içinde çelişiyor

Zorlama gerekçe daha ilk adımda kendi içinde çelişiyor.

Erdoğan “Gazi” unvanı almak için nerede “savaşa” katılıyor? “Hangi savaşta” yara alıyor? Yok, öyle bir savaş yok ki, Erdoğan katılmış olsun ve yara alsın.

Ya da bir orduya fiilen komuta etmiş olsun ve komuta ettiği ordu bir zafer kazansın. Masa başında değil, savaş alanında.

Külünk’ün dile getirdiği olayların tamamı “siyasi” nitelikte. Askeri yönü yok.

Afrin ve benzeri sınır ötesi askeri harekatlar ise, terörle mücadele kapsamında tam kırk yıldır yapılıyor. Turgut Özal, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve Necmettin Erbakan’ın Başbakanlığı dönemlerinde.

Külünk’ün önerisi ciddiye alınacaksa, Türkiye’yi yöneten ve adı geçen Başbakanların hepsine “Gazi” unvanı verilmesi gerekir.

Hele de, Ecevit’e... 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Ecevit’e “Gazi” unvanı vermek kimsenin aklına gelmiyor. Zaten normali de bu.

Verilemez, ne Ecevit’e, ne diğer Başbakanlara, çünkü hiç biri fiilen savaşa katılmış, bir orduya savaş alanında komuta etmiş değil. Savaşa fiilen katılmak, orduya komuta etmek de yetmiyor.

Fiilen katılmak, savaşmak, savaşta yara almak ve savaştan sağ salim geri dönmek gerekiyor.

“Gazi “Mustafa Kemal

“Gazi” denilince, hepimizin aklına ilk gelen bir “Gazi” var. Cumhuriyet’in kurucusu, “Kurtuluş Savaşı” destanını yazan, aradan doksan yıl geçmiş olmasına rağmen, dünyadaki yerini hala koruyan Gazi Mustafa Kemal.

Kurtuluş Savaşının önemli savaşlarından biri Sakarya Meydan Savaşı’nı kazanınca, Edirne mebusu İsmet Bey (İsmet Paşa) ile Kozan mebusu Fevzi Bey’in (Fevzi Çakmak) önerisi ile Mustafa Kemal’e Mareşal unvanı ile “Gazi” unvanı veriliyor TBMM tarafından 16 Eylül 1921’de.

Ancak, oraya gelinceye kadar Mustafa Kemal:

1911-12’de Trablusgarp Cephesinde ilk kez savaşa katılıyor.

1912-13’de Balkan Savaşlarında yer alıyor.

1915-16’da dünyanın hala parmak ısırdığı Çanakkale Savaşında yaralanıyor ve albaylığa terfi ediyor.

1917-18’de Kafkasya Cephesinde savaşıyor, gösterdiği yararlık sonucu generalliğe terfi ediyor.

1918’de Sina ve Filistin Cephelerinde savaştıktan sonra Yıldırım Orduları Başkomutanlığa getiriliyor.

1921 Sakarya Meydan Savaşı ve 1922’de Büyük Taaruz Kurtuluş Savaşındaki “askeri” zaferleri.

Ve elbette, bir bütün olarak yeni ve modern bir Cumhuriyet’in kuruluşuna giden yolu açan Kurtuluş Savaşı.

“Gazi” olmak kolay değil.

Osman ve Ahmet Muhtar paşalar

Tarih kitapları da şanlı sayfalara imza atan iki “Gazi Paşa’mız” daha var.

Gazi Osman Paşa 1877-78 Osmanlı-Rus Harbinde Plevne savunmasıyla askeri tarih kitaplarında yerini alıyor ve “Gazi” ünvanıyla taltif ediliyor. Gazi Osman Paşa ayrıca 1878-1885 arasında Genelkurmay Başkanı.

Gazi Ahmet Muhtar Paşa ise, yine 1877’de ve yine Ruslara karşı iki kez Gedikler ve Yahniler savaşını kazanıyor. Savaştaki yararlığı ona Mareşal ve “Gazi” ünvanlarını getiriyor. Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın 1912’de sekiz aylık Sadrazamlığı var.

Ve Erdoğan

Tarih ortada, savaşın kahramanları ve “Gazileri” ortada.

Şimdi Erdoğan’a “Gazi” ünvanı verilmesini öneren yasa önerisi... Tarihle alay eder gibi.

Halk arasında bir söz var, “Şeyh uçmaz, müritleri uçurur” diye. Yani, bir kişinin çevresindeki insanlar o kişide “var olmayan nitelikleri” o kişiye atfediyor anlamında. Sırf ona yaranmak amacıyla. O kişide olmayan özellikleri çevresine inandırma çabasıyla.
Şimdi yapılmak istenen bu.

Ama, “Gazi” ünvanı vermek yetmez. Olsun, savaş filan kazanmamış olsun, fiilen savaşa katılmamış olsun, hazır “Gazi” demişken, yanında bir de “Mareşal” olsun.

İş çığrından iyice çıkmış durumda.

Aklımıza mukayyet ol, Tanrım!

Yazarın Diğer Yazıları

Bu karanlıkta Tuncer Bakırhan’ın “demokratik zemini müsait!..”

Orta Çağ benzeri, hiç olmadığı kadar karanlık, karanlık, karanlık günler!..

Acıklı bir güldürü: Asgari Ücret Komisyonu

Kendisine yakın sermaye gruplarının vergilerini defalarca siliyor, onlara defalarca teşvik armağan ediyor. Sildiği milyarlarca lirayı asgari ücretlilere aktarsa... Milyonlarca çalışan hiç böyle “acıklı bir güldürü” izlemek zorunda kalır mı?.

Ecevit, Lenin, Birand, Mengü: Savaşlara basın da ışık tutar

Salih Müslim Temmuz 2013 ile Ekim 2014 arasında Ankara’ya üç kez geliyor, kırmızı halılarda karşılanıyor, o sırada yine PYD’nin başında...

"
"