16 Ocak...
İki gün önce Aydın'da Tayyip Erdoğan çoğunlukla olduğu gibi, yine döktürüyor:
"Amerika'ya bak, enflasyon felaket. Avrupa'ya gelin, aynı. Aradığınız gıda ürünlerini bile bulamıyorsunuz orada.
Hamdolsun Türkiye'nin böyle bir sorunu yok."
Erdoğan'ın geçmiş aylardaki enflasyon ile ilgili sözlerini bir yana bırakıyorum. Her sayfası birbiriyle çelişen bir ansiklopedi olur!.. Şu son on gün içinde söylediklerine bakalım.
Hangisi doğru?.. Hangisi tutarlı?..
Hiçbiri doğru doğru değil, hiçbiri tutarlı değil.
Amerika ve Avrupa
Diyor ya... "Amerika ve Avrupa'daki enflasyona bakın" diye...
Bakıyoruz...
Şunu görüyoruz:
"Amerika'da enflasyon yüzde 7...
Avrupa'da ortalama yüzde 5...
Türkiye'de, üstelik ve hem de emir - komuta odaklı TÜİK'in verilerine göre, yüzde 36!.."
Diyor ya...
‘Hamdolsun bizde enflasyon yok!.."
Gıda ürünlerine gelince... ‘Aradığınız ürünleri bile bulamıyorsunuz' diyor ya...
Uluslararası ekonomi istatistiklerini yayınlayan "Trading Economics" verilerine göre, Amerika ve Avrupa'da her türlü gıda ürünü o kadar bol ki, gıda fiyatları hatta düşüyor ve her ürün bulunuyor.
Türkiye'de, hem de TÜİK'in verilerine göre bile, gıda enflasyonu yüzde 44!..
Erdoğan'a ait bu sözlerin neresini düzelteceksiniz?..
Hangisi doğru?
Aynı konuşmasında, yine iki gün önce Aydın'daki aynı konuşmasında:
"Enflasyonun milletimizi bunalttığını biliyoruz."
Hangisi doğru?..
Birkaç dakika önce söylediği...
‘Hamdolsun enflasyon yok' mu doğru?..
Yoksa...
Bir kaç dakika sonra söylediği...
‘Enflasyonun milleti bunalttığı' mı doğru?..
"Erdoğan'a göre", hangisi doğru?..
Bu cümleler arkaya arkaya geliyor, Erdoğan farkında mı?..
Kendisi olmasa bile, çevresindekiler farkında mı?..
"Elbette var"
Makarayı 16 Ocak'tan geriye saralım, 12 Ocak AKP Grup toplantısında Erdoğan:
"Ülkemizde elbette enflasyon sorunu var."
Dört gün sonra Aydın'da, ‘hamdolsun yok."..
Dört gün önce AKP Grubunda ‘var'!..
Devamında hepimizi rahatlatıyor:
"Ülkemizde enflasyon sorunu elbette var, buna rağmen, enflasyondaki artış diğer ülkelerin altında kalmıştır."
Dünyada sekizinci
Erdoğan'ın söylediği gibi, bizdeki enflasyon gerçekten diğer ülkelerin gerisinde mi?..
Yine uluslararası istatistik bilgilerini derleyen "Trading Economics" verilerine göre, 185 ülkenin yer aldığı listede:
"TÜRKİYE ENFLASYONDA DÜNYADA EN YÜKSEK SEKİZİNCİ ÜLKE.
Türkiye'den daha yüksek enflasyona sahip yedi ülke var, Venezuela, Sudan, Lübnan, Suriye, Surinam, Zimbabwe ve Arjantin."
Uganda, Namibia, Togo, Benin, Botsvana, Eritre, Cibuti, Etiyopya, Burundi gibi dünyanın en geri kalmış Afrika ülkelerindeki enflasyondan bile daha yüksek.
Hukukun üstünlüğü, demokrasi, adil yargılama, yargı bağımsızlığı, basın ve ifade özgürlüğü, temel hak ve özgürlükler, yaşama sevinci sıralamalarında dünyada en düşük basamaklarda yer alan Türkiye, enflasyon sıralamasında ilk sekiz arasında.
Erdoğan'ın diğer ülkelerle karşılaştırması da, baştan sona yanlış.
28 Şubat ve 2001 krizi
Makarayı sadece bu ayın şu son on gününde geriye sarmaya devam ediyorum.
10 Ocak, Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri açılışında Erdoğan akıllara durgunluk veren, muhteşem bir tespitte bulunuyor:
"28 Şubat müdahalesi, 2001 krizinin toplum hayatımızda ve ekonomideki faturalarını uzun yıllardır ödemeye devam ediyoruz."
Yani...
Türkçesi...
Erdoğan'a göre, ‘ekonomik krizini nedeni 28 Şubat müdahalesi ile 2001 krizi!..'
28 Şubat 1997'de... 25 yıl önce!..
2001 krizi yirmi bir yıl önce, o kriz sonrasında Türkiye bir ara derlenip toplarlanıyor, bir önceki iktidardan devralınan ekonomik programı devam ettirerek, enflasyon düşüyor.
Erdoğan dişini biraz daha sıksa...
"İki yıldır her geçen gün derinleşen ekonomik krizi belki de, 1970 petrol krizine ve hatta 1929 dünya ekonomik bunalımına bağlayabilir!.."
Günün birinde, bu sözleri duymayacağımızın garantisi yok!..
1929 Amerika
1929 dünya ekonomik bunalımı Amerika'da başlıyor.
O sırada Amerikan Başkanı Herbert Hoover.
İzlediği ekonomik politikalarla Amerika'yı ve dünyayı krize sürüklerken, halkını da Amerikan tarihinde görülmemiş bir yoksulluğa itiyor.
Hoover ilk seçimi zaten kaybediyor da...
Onun ötesinde...
"1928 yılında Herbert Hoover'ın Başkan seçilmesiyle birlikte, Amerika'da ailelerin yeni doğan çocuklarına Herbert ismini vermesi artmıştır.
Ancak ertesi yıl Amerika misli görülmemiş bir ekonomik krizle baş başa kalınca, Hoover ismi bu krizle özdeşleştiği için sönecek ve...
Öyle ki, ekonomik bunalımın ardından evsizlerin kurduğu gecekondu yerleşimleri Hooverville olarak anılacaktır." (Doğan Gürpınar, Özel İsimlerin Tarihi, s.403).
Hooverville, Hoover'ın neden olduğu gecekondu semtleri anlamında.
Enflasyon ve ekonomik kriz böyle bir şey!..
Adamın ismini tarihten sildiği gibi, yoksulluğa yol açtığı için "ülkeyi yönetenleri yoksulluğun simgesi" haline getirebiliyor.
Kim ne diyor?
"Enflasyon hamdolsun yok, enflasyon var, halkımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz" gibi çelişkili nutuklar kervanına iki kişi daha katılıyor:
Erdoğan "enflasyon yok" derken, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati tahminde bulunuyor:
"Ocak ayında enflasyon pik yapar."
Yani, çok artar.
Buna karşılık Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı:
"Ocak ayında enflasyon eksi çıkar."
"Yok, pik yapar, eksi çıkar" arasında başı dönen enflasyona bu ayın ilk on beş günü içinde son noktayı 5 Ocak'ta AKP Genel Merkezinde Erdoğan koyuyor:
"Ekonomi daha istikralı ve güven verici olacak, enflasyon odaklı politikalar izleyeceğiz."
Ne kendisinin, ne yardımcılarının bir türlü anlaşamadığı enflasyonda, bir de bakmışsınız ki, günün birinde gecekondu semtlerine yeni isimler veriliyor:
"Erdoğanville!.."