21 Aralık 2017

En zor baraj: ‘Siz’ ve ‘Biz’

Farklı siyasal görüşte olanlar aynı bakkala gitmiyor, aynı kasaptan alış veriş yapmıyor, aynı doktora gitmiyor, aynı avukata başvurmuyor...

Önceki anayasalarımızın başlangıç bölümünde yer alan  ifadeyi aramızda ezbere bilmeyen yoktur herhalde:

‘’Tasada ve kıvançta ortak olarak…’’

Bir ulusu ulus yapan, o beraberliği vurgulayan, ulusun sevinçlerini ve kederlerini paylaşan bireylerden oluşan bir topluluk…

Yeni anayasada aynı anlama gelen ifade şöyle:

‘’… Milli sevinç ve kederlerde (…), nimet ve külfetlerde (…) birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla huzurlu bir hayat talebinde hakları bulunduğu…’’

Bu sözler bir ulusun ortak yaşama iradesini anlatıyor.

Hangi etnik kökenden gelirse gelsin, hangi siyasal görüşü taşırsa taşısın, hangi gelir düzeyine sahip olursa olsun, hangi dine inanırsa inansın, hangi kentte oturursa otursun, hangi mesleği icra ederse etsin…

Hiç fark etmiyor, “nimet ve külfette, birbirinin hak ve hürriyetlerine saygılı’’ olmak, “karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla…’’

Bekir Ağırdır’ın açıklaması

Geçenlerde Konda Araştırma şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın açıklamalarını okuyunca, eski ve şimdiki anayasamızda yer alan yukarıdaki ifadeleri düşünüyorum.

Ağırdır’ın söyledikleri masa başında değil, araştırmaya dayanıyor. Sözleri içinden üç başlığa vurgu yapmak gerek:

“1-Son kırk yılda 31 milyon kişi göç etmiş.

2-Herkes en çok adalet talep ediyor.

3-Ortak yaşama iradesini kaybediyoruz’’.

Zıtlıklarla dolu bir hayat

Göçle birlikte gelen sorunlar bir başka devasa sorunlar yığını, yine de o bir yana, diğer iki temel unsur ‘’adalet talebi ve ortak yaşama iradesi’’ anayasanın başlangıç ilkeleriyle taban tabana zıtlık içinde.

Günlük hayat zaten bu zıtlıklarla dolu. O kadar ki:

Farklı siyasal görüşte olanlar aynı bakkala gitmiyor, aynı kasaptan alış veriş yapmıyor, aynı doktora gitmiyor, aynı avukata başvurmuyor. Aynı… Aynı… Aynı…

Ve en küçük bir anlaşmazlıkta insanlar parlamaya çoktan hazır.

Günlük hayatta gerilim had safhada.

‘’Siz’’ ve ‘’biz’’ ayrımı, gerginliği, sevgiden ve saygıdan yoksunluk…

Böyle bir kutuplaşmayı Türkiye ilk kez yaşıyor.

Onarım var ve yok

AKP iktidarıyla on beş yılda gediğimiz yer burası.

On beş yılda tahrip olan pek çok değerlerimiz var. Bir iktidar değişikliğinde belli bir sürede bunları onarmak mümkün.

Ancak, ‘’kaybedilmekte olan ortak yaşama iradesini’’, bunun devamı olan ‘’biz’’ ve ‘’siz’’ ayrımını onarmak hayli zor.

Bu aşılması en zor baraj.

Ve de çevre tahribatı

Onarımı çok zaman alacak olan diğer konu çevreye verilen zarar.

On beş yıllık AKP döneminde ‘rant uğruna’ çevreye olağanüstü zarar veriliyor.

Çevre…

Çevrede bir tahribatı onarmak onlarca yıl alıyor. Kesilen ormanlar, kurutulan göletler, elden çıkan SİT alanları, kıyılar…

Bir daha, hangi zamanda, nasıl yetişecek o ormanlar, sulak araziler?

Ağırdır ve benzeri uzmanların teşhislerine AKP ne yazık ki, kulaklarını tıkıyor.

O zaman da,  baraj daha çok yükseliyor.

   

Yazarın Diğer Yazıları

Bahçeli’nin baştankara çıkışına karşı: İspanya modeli

Hiçbir partiyle konuşmadan hatta, belki kendi partisinin organlarıyla bile görüşmeden, Bahçeli’nin çıkışı elbette pek çok kuşkuyu beraberinde getiriyor. Ortada devlet kurumlarının hazırladığı böyle bir plan var mı?..

Erdoğan uğruna: Bahçeli 55 yıllık birikimi sildi attı

DEM’in aklından asla geçirmediği “Apo’ya af” önerisine sırtını dönmesi imkânsız. Karşılığında anayasa değişikliğine onay vermesi, yıllardır eleştirdiği Erdoğan’a yeniden adaylık fırsatı tanıması ne ölçüde mümkün, orası da ayrı

Osman, yarın yedi yıl bitiyor!..

Duruşmalar devam ederken tahliye talepleri sürekli geri çevriliyor, ya mahkeme heyeti değişiyor ya Gezi davasına bakan yargıçlardan biri AKP milletvekili aday adayı çıkıyor ya da... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “hak ihlali vardır, derhal tahliye edilmelidir” kararı vermesine rağmen, hem de iki kez, o karar Anayasa’ya aykırı olarak uygulanmıyor

"
"