Denizlerde pet şişeler yüzüyor, kıyılarda tomar tomar çöpler, pis kağıtlar, yemek artıkları, boş şişeler ve hatta yetmiyor "kumsala gömülen kirli çocuk bezleri..."
Pek çok belde ve ilçenin belediye başkanı feryat, figan olup biten rezaletten şikayetçi.
Kıyılar bir yana, koruluk ve ormanlık alanlarda yine aynı pislik... Mangallardan arta kalan kömür parçaları... Şişlerden arta kalan et kıymıkları... Domates, biber, soğan kabukları... Ekmek kırıntıları... Elbette pet şişeler, her yana dağılmış vaziyette...
"Orman" deyince... "Bir haftada yurdun çeşitli yerlerinde tam yirmi üç orman yangını çıkıyor". Yangın çıkartanların bir bölümü yakalanıyor, bir bölümü kaçak. Asıl soru, "o ormanları kimler, neden yakıyor?.." Genellikle olduğu gibi, yine "ormanları imara açmak" numarası mı?..
Korona faciası
Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı bir genelge çok çarpıcı ve işin perde arkasını, "açıklanmayan gerçek durumu" ifşa eder türde. Genelgede:
"Korona ile mücadelede evde tedavi sürecinin ön plana çıktığı bir döneme girilmiştir.
(...) Evde numune alma, evde ilaç verilmesi, izolasyon sürecinin evde izlenmesi..."
Neden evlerde tedavi?..
Söylenmiyor, çünkü pek çok ilde hastaneler dolup taşıyor. Artık hasta kabul edecek durum geride kalıyor.
Hatta, aynı genelgede filyasyon ekibi olarak görevlendirilen şu personele bakar mısınız:
"Hekim, diş hekimi, ebe, hemşire, sağlık memuru, tıbbi teknolog, diyetisyen, psikolog... Hangi branş ve kadroda olursa olsun bu ekip üyeleri işlemleri yapmakla görevlidir."
Belli ki, aylardır Korona ile mücadelede yorgun düşen sağlık personeli de artık yetmiyor. "Ebe ve diyetisyenler ve hatta psikologlar bile" evdeki tedavilerde görevli kılınıyor!..
Sağlık alanında, herhangi bir branşta kıyısından köşesinden geçmiş olanlara filyasyon ekibinde ya da evde tedavide görev veriliyor.
Ve bu manzara...
Bayram sırasında yaşanan kepazeliğin henüz sonucu değil.
Bayram öncesindeki cehaletin, vurdum duymazlığın sarsıntıları.
Siyasi kaygı
"Korona faciasını" saklamak isterken, başvurulan yeni önlemler, saklanan gerçeği açığa çıkartıyor.
Neden bu gizli, saklı sır perdeleri?..
"Siyasi kaygıdan!..."
Mart ve nisan aylarında verilen mücadele, sağlık personelinin henüz diri ve dirençli olmasının olağanüstü etkisiyle, ayrıca siyasi irade tarafından getirilen kısıtlamaların yerli yerine oturmasıyla belli ölçüde başarı sağlanıyor.
Elde edilen sonuçları o tarihlerde bizzat Tayyip Erdoğan övünçle kamu oyuna aktarıyor, konuşmalarında sık sık "dünya bize hayran" mesajlarını eksik etmiyor.
Son günlerde ise, "bu konuda çıt yok!.."
Başlangıçta Korona ile mücadeleyi siyasete tahvil etmek isteği apaçık görülüyor. Şimdi ise, Korona ile mücadele sanki "tabu". Çünkü, artık "başarısızlık" söz konusu.
Ses çıkarmıyor, çünkü "mücadelede başarısızlığın kendisine siyaseten fatura edileceğinden kaygı duyuyor".
Öyle ya, başarıyı kendi hanesine yazıyorsa, başarısızlık da, yine onun hanesine yazılıyor.
Oysa, toplumun beklentisi, normale dönüş yolunda atılacak adımlar.
Bir ayda 36 cinayet
Kıyıların pisliği, orman yangınları, Korona faciası derken...
Günümüz Türkiye’sinde bir başka facia daha var:
"Temmuz ayında 36 kadın daha cinayete kurban gidiyor... Ayrıca, on bir şüpheli kadın ölümü var..."
Her gün birden fazla kadın işlenen cinayetler sonucu hayatını kaybediyor.
Dolar ve TV'ler
Ve bu arada "dolar 7 TL’nin üstünü görüyor".
Önceki akşam çeşitli TV kanallarına bakıyorum. Tartışma programlarına...
Varsa yoksa, "Devlet Bahçeli’nin Meral Akşener’e MHP’ye dönmesi için yaptığı çağrı".
Olmadı... "Muharrem İnce parti kuracak mı, kurmayacak mı" teranesi...
Dişe dokunur tek bir tartışma programı yok!.. Havanda su dövmek serbest!..
AKP’nin getirdiği eğitim sistemi ile yetişen insanlar ve yirmi yıla yakın belli bir ideolojiyle yönetilen bir toplumda "insan yapısı" ortada. Yaşadığımız her olay bu çıkmazlar zincirinin sonucu.
Pislik ve vurdum duymazlık ve onca uyarıya rağmen, kulak tıkanan önlemler ancak "cehaletle" mümkün.
Orman yangınlarından, her gün yaşanan kazalara, çeşitli felaketlere, kadın cinayetlerine, ağır ekonomik bunalıma, işsizliğe kadar her şey... Ve ipe sapa gelmez tartışmalar... Topluma hiç bir şey kazandırmayan polemikler... Ortaya atılan "hilafet" zırvaları...
Yirmi yıllık AKP iktidarı ektiğini biçiyor!..