"Dolar dün sabah 14 lirayı aşıyor."
Pek çok TV kanalı, yandaşlar hariç elbette, onlar gerçeklere gözlerini kapatmaya devam ediyor, bu haberi hemen hemen aynı başlıkla duyuruyor:
"Türk Lirası'nın çöküşü."
Hayır, değil!..
"Türk Lirası'nın çöküşü" değil!..
Ya?.
"Siyasi iktidarın çöküşü!.. İzlediği ekonomik politikanın çöküşü!.."
Hemen hatırlatmak gerek.
"2018 yılında 'bugünkü tek adam rejimine' geçilirken, dolar 4.60 TL. Bugün neredeyse 14.60 TL. Üç yılda 10 liralık değer kaybını hiçbir siyasi iktidarın kaldırması mümkün değil. Tarihte örneği yok."
Yoksullaşmak
Ders almak için tarihe gitmek iyidir ama, şu anda sorun, çok ağır sorun bu olağanüstü değer kaybının sonuçları:
"- Hepimiz biraz daha yoksullaşıyoruz, gelirlere ağır bir tırpan daha atılıyor.
- Fiyat artışlarının biraz daha artması söz konusu.
- Borç yükü biraz daha katlanıyor.
- İthalat biraz daha pahalı hale geliyor.
- Dövize endeksli garantili ödemeler, havaalanları, yollar, köprüler geçitler gibi, artıyor."
Bunların toplamında bir siyasi iktidarın oy kaybetmemesi mümkün değil. O iktidarı hiçbir gücün yerinde tutması mümkün değil.
Ayrıca...
İktidar "ihracata dayalı" bir model uyguladığını söylüyor. Dolar yükselirken, ihracat artar ancak, ihracatın yüzde 70'i ithalata dayalı. Dolayısıyla ihraç ürünlerinin üretiminde maliyetler artıyor. Bunun sonucunda, AKP'nin güvendiği o model, bir de bu açıdan yara alıyor.
Ancak, asıl vahim sonuç şu:
"Yoksulluk biraz daha derinleşiyor."
Hayatın her alanı döviz endeksli hale geliyor. AKP bunu başarıyor!..
Güvensizlik
Yıllar ve yıllarca döviz kurundaki değişiklikler her zaman yaşanıyor ve fakat sonuçları hayatın her alanını, dakika dakika bu ölçüde etkilemiyor. Nihai olarak, evet etkiliyor, iktidarlar aleyhine hep etkiliyor.
"Ama, şimdi anbean, hayatın her yönünü etkiliyor."
Neden?..
Çok basit.
"İktidara güvensizlikten."
Beklenen iki karar
Dolar dün neden çılgınlaşıyor?..
Birkaç saat içinde bir lira yükseliyor.
Neden?..
"Kapıda iki karar var.
1- Yarın Amerikan Merkez Bankası faiz kararını açıklıyor.
2- Perşembe günü bizim Merkez Bankası yeni faiz oranını belirliyor."
İkisi de, etkileyici.
Özellikle, ikincisi.
Bizim Merkez Bankası faizi sabit mi tutar, yoksa yeniden indirime mi gider?..
Bu sorunun yanıtı bilinmiyor.
"Bilinmeyen yanıt güvensizlik ve belirsizlik yaratıyor, dolara talep artıyor. Merkez Bankasının piyasaya müdahalesi, döviz satması piyasayı artık etkilemiyor, etkilese bile, birkaç saatliğine."
İstifa?..
Böyle durumlarda, normal demokratik ülkelerde, iki istifa gelir.
"- Merkez Bankası Başkanı istifa eder,
- Hazine ve Maliye Bakanı istifa eder."
Ederse, ne olur?..
Piyasa normal koşullarına döner.
Burada böyle bir şey söz konusu bile değil. Zaten:
"İstifa yok, görevden affedilme var."
O "af" bile piyasayı olumlu etkiler.
Eminim, bu tür jestler, siyasal manevralar, ülkeyi yönetenlerin aklından "teğet" bile geçmiyor!..
5.760 Lira
Bu ekonomik karmaşa içinde gündemdeki diğer konu "asgari ücretteki artış".
Hesap çok basit:
"Bu yılın başında, Ocak 2021'de asgari ücret 364 dolara eşit.
Bugünkü dolar fiyatı üzerinden, asgari ücretin yılın başındaki değere ulaşabilmesi için en az 5.760 lira olması gerekiyor, 5.760 lira, o da bugün için."
Dolayısıyla, yok "kırmızı çizgimiz 4 bin lira", yok "3.500 lirayı geçtik" gibi sözler, milyonlarca asgari ücret alanların geçimine çare değil.
Yıllardır bilinen gerçeğin, tarihi gerçeğin altını yeniden ve yeniden çizmekte yarar var:
"Ulusal para değerinin düşmesi eşittir iktidarların düşmesi."